Türkiye (Son Dakika) Ekrem İmamoğlu: Bir hata yok

Ekrem İmamoğlu: Bir hata yok

Paylaş
Ekrem İmamoğlu: Bir hata yok

Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun deprem bölgesini ziyaretinin ardından Palandöken’de kayak yapmasını eleştirmişti. Cevap hakkını kullanması için Ekrem İmamoğlu'nu aradığında "Bir hata yok" cevabını aldı. İşte Abdülkadir Selvi'nin köşesinde aktardıkları...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun deprem bölgesini ziyaretinin ardından Palandöken’de kayak yapmasını eleştirmiştim.

Haberin Devamı

Eleştirilerim hem zamanlamaya yönelikti, hem de deprem acısının devam ettiği bir sırada kayak keyfi yapılmasını siyaseten doğru bulmamıştım. Ekrem İmamoğlu sıradan bir belediye başkanı olsa bunu yapmazdım. İmamoğlu, 25 yıl sonra İstanbul Belediye Başkanlığı’nı kazanarak önemli bir başarıya imza attı. İsmi Cumhurbaşkanlığı ve CHP Genel Başkanlığı gibi çok önemli görevler için geçiyor. O nedenle kendisinden beklenti yüksek. Ancak şu mesleki ilkeyi de göz ardı etmemeye çalışıyorum: Eleştirmek ne kadar haksa, cevap hakkı da o kadar kutsal. O nedenle Ekrem İmamoğlu’na ulaştım. Kıyasıya eleştirdikten sonra nasıl bir tepki vereceğini de bilmiyordum. Söze cevap hakkını kullandırmak için aramamdan dolayı memnun olduğunu söyleyerek başladı. Ben ne sorduysam cevap verdi.

Haberin Devamı

'Ailem benim kutsalım'

“Ekrem İmamoğlu kayak yapmaya geçmek için deprem bölgesine uğradı” şeklinde eleştiriler var. Ne diyeceksiniz?

Yani tabii iftira atmanın veya bir komplo teorisi üretmenin ya da polemik üretmenin sonu yok. Öncelikle çocukların tatili daha önce belirlenmişti. Benim onlara eşlik etmem de önceden belirlenmiş bir programdı.

Ne zaman belirlemiştiniz?

15-20 gün öncesinden ara tatile denk getirip ailece tatil yapmak istedik. 400 günde çocuklarıma 8 gün ayırdım, birincisi bu. İkincisi, ailemin bütünüyle ilk defa bir 3 gün geçirdim. Dolayısıyla biz siyasetin elbette bedelini biliyoruz. Ama ben her yerde şunu söylerim: Siyaseti kutsallaştırmanın bir anlamı yok. Milyonlarca babanın olduğu gibi benim de ailem kutsalım. Yani ben kızıma, ergenlik çağı gelmiş oğluma, üniversite talebesi oğluma, hatta çok sevdiğim eşime zaman ayırmak zorundayım. Benim kutsalım bu. Siyaset benim için zaten meslek değil. Ben siyasete girdiğim günden beri, siyaseti bir günde bırakabilecekmiş gibi yapmanın ruhunu yaşıyorum. Herkese de tavsiye ediyorum. Onun için siyaseti meslek edinmiş insanların yaptığı tanımlar beni ilgilendirmiyor. Şimdi Elazığ’da üzüntü verici bir deprem yaşadık.

'Sosyal medyada kirli paylaşımlar yapıldı'

Eleştirilere biraz da deprem bölgesinden geçmeniz sebep oldu.

İstanbul Belediye Başkanı elbette ki Türkiye’nin her konusuyla ilgilenmek durumundadır. Bu bakış açısıyla ben programımı değiştirdim ve eşim de bana katılmak istedi, beraber Elazığ’a gittik. Sabah erken gittik, o geceyi Elazığ’da geçirdim. Gece insanların kamp yaptığı yerleri gezdim, cemevi ziyaretlerinde bulundum, gece Elazığ’da kaldım. O gece uçak da vardı, ertesi sabah uçak da vardı. Yani ben seyahatimi öyle de planlayabilirdim. O geceyi Elazığ’da geçirdim. Sabahı yine Elazığ’da geçirdim. Daha sonraki günün tamamını Tunceli ziyaretine ayırdım. O günün akşamında da çocuklarımın yanına vardım ve üç gün çocuklarımla geçirdim. Yarın (bugün) sabah Erzurum’da ziyaretler yapıp, öğle saati İstanbul’a döneceğim. Toplam 3 gün. Ben burada 3 gün boyunca çocuklarımla spor yaptım. Ejder diye bir zirveye çıktım, kayak yaptım ve akşam çocuklarımla dertleştim, sohbet ettim. Yani 3 gün boyunca kayak yapmam, birisinin acısını hissetmiyor anlamına geliyorsa, bu bence insanların kafasında başka düşünceler dönüyor anlamına gelir. Benim öyle bir kafam yok. İlk gün paylaşmak zorunda kaldım. Çünkü ilk bir günün sonunda sosyal medyada o kadar kirli, iğrenç paylaşımlar gördüm ki çocuklarımla ilgili, ailemle ilgili, eşimle ilgili... Eşimin yeğenleriyle ta Eylül 2019’da çektirdiği fotoğrafı başka türlü sahaya sürüp, bundan da medet uman gazetecilerin yorumu gibi... Bunları görünce, ben ertesi sabah burada olduğumu yayınlamak durumunda kaldım. Tabii ki yayınlamak niyetim yoktu. Zaten çocuklarımla baş başa kalmak istiyorum. Onun için yayınlamak zorunda kaldım. Tabii ki istemezdim ama netice itibariyle, benim kızıma öğretmenleri ya da arkadaşları ‘İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın kızı Beren’ diyor, benim kızım da onlara ‘Hayır, ben babamın kızıyım’ diyor. Ben onun hayat boyunca babası olacağım.

Haberin Devamı

'Onlara en güzel cevap...'

Haberin Devamı

Başka siyasiler çocuklarıyla siyaset yapmayı tercih edebilir. Herkesin tercihi kendisine. Ben çocuklarımla hayat boyu siyaseti paylaşmayan bir kişi olacağım. Çünkü siyaset bu, her an bitebilir. Benim yaşama bakışım bu. Bunu toplumun çok iyi anlayacağını görüyorum, hissediyorum. Burada yapılmış hiçbir hata yok. Bunu siyaseten kullanmak isteyen mecralara, kişilere, kurumlara, parti içinde bulunan insanlara, hangi parti olursa olsun bu bakış açısıyla değerlendirmelerini, hatta benim yaşadığım şu süreci çocuklarıyla, torunlarıyla, eşleriyle paylaşmalarını tavsiye ederim. Onlar en güzel cevapları eşleri, çocukları verecektir diye düşünüyorum.

Haberin Devamı

'Ben çok dürüst siyaset yapıyorum'

Sizi eleştirenlerin bir kısmı iyi niyetli olarak “Tatilin zamanlaması yanlış oldu, siyaseten zarar görür” diyor.

Tekrar ifade edeyim, biz burada bir eğlence, kutlama yapmıyoruz. Ben çocuklarımla baş başa bir an yaşıyorum. Bu da bir insanın kutsalıdır, samimiyetidir, dürüstlüğüdür. Yani algı yönetmemektir, algıyla uğraşmamaktır, siyaseti böyle büyük bir kutsalmış gibi yaşamının ana merkezine oturtmamaktır. Bu kadar farklı, bu kadar yeni nesil bir siyasetten bahsediyorum. Ben kimseyi aldatmıyorum, çok dürüst bir siyaset yaptığımı düşünüyorum. Klasik siyasi tavırları kimse benden beklemesin. Yani ben işte mış gibi yapıp, İstanbul’da olup bir de eğlenceye katılmadım. Mış gibi yapıp, İstanbul’da olup, bir yerde bir açılış yapıp, orada müzik programı yaptırmadım. Çocuklarımla 3 gün vakit geçirdim. Bu kadar masum bir şeyin siyasi geleceğiyle ilgili bir kaygı uyandıracak bir şey olduğunu düşünmüyorum. Tam aksine bu masumiyetin daha doğru algılanacağını, hatta bunu topluma da pozitif bir mesaj verdiğini düşünüyorum. Ailesine, çocuklarına, değer veren bir siyasi kimlik.

'Kirliliğe boyun eğmem'

Sosyal medyada yaratılan kirliliğe boyun mu eğeceğim? Ben buna asla boyun eğmem. İyi niyetli eleştiriler olabilir, onlara saygı duyuyorum, doğru olmadığını anlatıyorum. Ama kirli bir şekilde bu süreci kullananlara da İmamoğlu boyun eğecek değil.