SORU: Ligde bu sezon için hedefleriniz nelerdir?

HAKAN DEMİR: Geçen sezonun 7. Haftasından sonra görev aldım. Kendi kurmadığım bir takımdı. Sezon içinde belirli değişikler yaptık. Belirli oyuncular aldık. Tabii bu gibi faktörler her zaman takımın takım olma yönünde birtakım süreci uzatıyor. Zaman zaman oturmamış bazı durumlardan dolayı hiç beklenmedik mağlubiyetler de alabiliyorsunuz. Sezon sonu biraz daha öyle bir noktaya denk geldi. Aynı zamanda sezonda bitirdikten sonra Playoff’a kadar 20 günlük bir boşluk olmuştu. COVID dolayısıyla daha az maçımız ertelenmişti. 20 günlük boşluk bizim maç ritmimizi kaybetmemize sebep oldu. Şimdi burada daha yeni sezona daha erken başlayıp yeni istediğimiz oyuncular ile kurduğumuz bir takım var. Çok geniş bir rotasyonumuz yok. 12 kişilik kadronun 4’ünde hep genç oyuncular olacak. 8 tane tecrübeli oyuncumuz var, bunlardan 5’i yabancı, 3’ü tane Türk tecrübeli oyuncumuz var. Herkesten elimizden geldiği kadar faydalanmaya çalışacağız. Hem Türkiye Ligi, hem de Şampiyonlar Ligi’nde mücadele ettiğimiz için rotasyonu genişletmeye çalışacağız.

SORU: FIBA Şampiyonlar Ligi dediniz. FIBA’nın katılım payı ULEB’den daha yüksek. Tofaş da birçok kez Eurocup’a katıldı ama şimdi FIBA Şampiyonlar Ligi’ni tercih ediyor. Sizce FIBA bir atılım yaptı mı, ilerleyen yıllarda FIBA’nın ULEB’i geçebileceğine düşünüyor musunuz?

HAKAN DEMİR: Euroleague’nin bu seviyelere ulaştıktan sonra tekrardan eski duruma döneceğini düşünmüyorum. Organizasyon çok ciddi seviyelere ulaştı, takımların kalitesi, bütçeleri aynı zamanda Euroleague organizasyonunun kalitesi anlamında çok üst bir seviyede. Euroleague giden yol da ULEB Cup’tan geçtiği için ULEB Cup da belli bir seviyede devam edecektir. İlerde ULEB ile Şampiyonlar Ligi birleşebilirse ve oradan çıkacak 2 takımın Euroleague katılma hakkı olursa en doğru çözüm olur. FIBA Şampiyonlar Ligi zorlu bir lig. Her sene takımların kalitesi artıyor.

SORU: Tofaş son yıllarda tamamen eğitimci, yetiştirici bir takım izlenimi verdi, kulübün gelecek hedefleri bu şekilde mi devam edecek?

HAKAN DEMİR: Tofaş’ın Türk Basketbolunun içinde her zaman olması gerekiyor. Her zaman olabilmesi için nasıl bir yatırım yapılması gerekiyorsa bizler de o yatırımı yapıyoruz. Bunu makul bir bütçe ile altyapıdan yetiştirdiğimiz oyuncuları bu işin içine sokmaya çalışarak yapıyoruz. Türk Basketbolunda altyapıya yönelme konusunda eksikliklerin olduğu bu dönemde bizim amacımız bu eksikliği kapatmak. Eğer yetiştirdiğimiz oyuncuları elimizde tutabilirsek, onlarla bu kupalarda oynamaya devam eder, onlara tecrübe kazandırabilirsek en sonunda kendi yetiştirdiğimiz oyuncularla aynı yerlere gelebileceğimizi düşünüyorum.

SORU: Milli takımda alt yaş kategorilerinde gelmiş başarılar, niçin Avrupa Şampiyonalarına, Dünya Şampiyonalarına, olimpiyatlara yansımıyor?

HAKAN DEMİR: Son dönemlerdeki altyapıdaki parlak başarılar geçmişte olduğu kadar yok. Birçok ülke artık altyapılarda iyi yatırım yapıyor, iyi eğitim veriyor, onların yatırımları ve yetişen oyuncuları bizimkinden fazla. Sporda ne kadar emek harcarsan o kadar karşılığını alırsın. Aynı şeyleri yapıp farklı bir sonuç bekliyoruz fakat aynı sonucu almaya devam ediyoruz. Sporda dürüstlüğe ve şeffaflığa yer verdiğimiz sürece bu tarz sorunlarla karşılaşmayacağımızı düşünüyorum. Belirli etik kurallara saygı duyarak Türk sporunu kendi kulübümüz kadar öncelikli noktaya sokarak yapabileceğimizi düşünüyorum.

SORU: Son dönemde NBA’den Avrupa’ya Arupa’dan NBA’ye bir koç değişimi var. İlerleyen yıllarda NBA’de daha fazla Avrupalı koç görecek miyiz sizce?

HAKAN DEMİR: İnşallah görebiliriz. Messina gidiyor mesela ilk Avrupa’da iyi bir teklif geldiğinde geri dönüyor. Buna benzer birçok örnek var. Oraya gidenlerin aslında aklında Avrupa’da hep iyi bir kulüp çalıştırma oluyor dolayısıyla kalıcı olma konusunda sıkıntı yaşıyorlar. Bu daha çok eğitimsel bir dönem oluyor. Yerleşik bir düzene geçmede Avrupalı antrenörlerin genel bir sıkıntısı var. Böyle olduğu sürece çok mantıklı bir şey olduğunu düşünmüyorum. Orada uzun süre kalmış, kendini o işe adamış artık NBA’de kalmış, jenerasyonlara da yardımcı olmuş bir antrenör olmadığı için bir şey söyleyemeyeceğim. Gidenlerin ilk niyeti genellikle Avrupa’ya geri dönmek oluyor.