COVID-19 hastasının bilgileri çalınır, kötü niyetli kişilerin eline geçer ya da konumunun belli olmasından dolayı başına başka bir iş gelirse o zaman ne olacak? Veriler, insan ve hasta haklarına uygun şekilde saklanabilecekse güzel bir uygulama. Ancak aksi uygunsuz durumlar yaratabilir.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. İlyas Dökmetaş, Sağlık Bakanlığı’nın daha önce ‘Hayat Eve Sığar’ uygulamasını başlattığını hatırlatarak “Zaman zaman telefona ulaşılamayan, sistemin bloke olduğu anlar oluyor.
Bu bileklikler o noktada da mı devreye girecek? Net bilmediğimiz için net de konuşamıyoruz ama bu işin maliyet yükünün ağır olacağını düşünüyorum” diyor.
“Peki ne yapmak gerekir?” sorusunu ise şöyle yanıtlıyor:
“Bir kere insanımızın bilinçlenmesi şart. Siz ‘pozitif’ olduğunuz halde evden çıkarsanız, ki çıkanlar genellikle eş, dost, akrabalarına gidiyor, bir başka sevdiğiniz de hasta olacak! Sevdiğinizin hasta olmasını ister misiniz? Yakında, Anadolu’dan büyükşehirlere tersine göç başlayacak.Mümkünse kalın yerinizde. Kıpırdamayın. Hz. Muhammed bir hadisinde ‘Nefsine yapılmasını hoş görmediğin şeyleri diğer insanlar için de hoş görme!’ diye buyuruyor. ‘Ben iyi olayım da başkası hastalansın’ demenin kul hakkına girdiği inanç ve kanaat önderlerince topluma anlatılabilir.Kamu spotları hazırlanıp TV’lerde yayımlanırsa daha etkili olabilir. Yoksa tüm topluma ‘kelepçe’ vurmak hem gerçekçi hem de pek mümkün gelmiyor bana.”