Bakım Erkeklerde saç dökülmesi önlenebilir mi?

Erkeklerde saç dökülmesi önlenebilir mi?

Paylaş
Erkeklerde saç dökülmesi önlenebilir mi?

Çağımızda yaygın bir şekilde görülen erkek tipi saç dökülmesi doğrudan kelliğin kafa kısmının en tepesinden itibaren başlamasıdır. Bu problem özellikle orta ve ileri yaş grubundaki birçok erkeklerde meydana geliyor. Çeşitli sebeplere bağlı olarak oluşan bu problem tedavi edilemediği takdirde bireylerde ruhsal sorunlar, stres, depresyon belirtileri, özgüven düşüklüğü ve daha birçok sorunlara neden olabiliyor.

Trikolog, Saç Bilimi Uzmanı Serap Öztürk Niya, erkeklerde saç kayıplarının nasıl önlenebileceğini ve bakım yağlarının saç dökülmesinde etkili olup olmadığını posta.com.tr okuyucuları için anlattı.

Trikolog, Saç Bilimi Uzmanı Serap Öztürk Niya, erkeklerde saç kayıplarının sebebi yüksek oranda genetik olduğunu, genetik mirasında saç kaybı olan kişilerde saç kayıplarının ergenlikten sonra herhangi bir dönemde meydana gelebileceğini belirtiyor. Her iki ebeveynde de saç kaybı geni varsa daha erken yaşlarda oluşuyor ve kişi yirmili yaşlarının sonuna doğru kelleşme görülüyor.

Haberin Devamı

 

SAÇ KAYBININ SEBEBİ NEDİR?

Niya, genetik saç kaybında yıkımı gerçekleştiren etkinin DHT adı verilen bir hormon (androjen) olduğunu, bu hormonun saç derisinde açığa çıktığını ve saçı kökten yıkıma uğrattığını vurguluyor: Erkeklerde saç kaybını ertelemek ve incelmiş saçları kalınlaştırıp ömrünü uzatmanın mümkündür. 35 yaşına kadar yıkım hormonu olan DHT maksimum seviyededir, bu yaştan sonra DHT’nin yıkım gücü azalmaya başlar yani 35 yaşına kadar saçımızı ne kadar korursak o kadar çok saçımız olur.”

Trikolojik uygulamalar DHT’nin yıkım etkilerini ortadan kaldırabilir

Saçları DHT’nin etkilerinden koruma yöntemlerinden biri de biyoteknolojik yöntemlerle üretilmiş trikolojik uygulamalar. Niya, bu yöntemlerin avantajlarının; sistemik dolaşıma geçmediği için hiçbir yan etkisinin olmaması, DHT’nin yıkım etkilerini saç folikülü seviyesinde yok etmesi, saç için gerekli olan aminoasitlerle saçı kökten beslemesi ve güçlendirmesi olduğunun altını çiziyor.

Haberin Devamı

Niya, erkeklerde diğer bir çözüm yöntemi ise saç ekimi olduğunu, genetik alanda saç kaybı yaşamış kişilerin bu alanda tekrar saçlarına kavuşabilmelerinin bu yöntemin avantajı olduğunu belirtiyor. Ancak saç ekimi, henüz dökülmemiş saçların yıkıma uğramasını önlemiyor ve bu sebeple bu alanlar için tekrar başka yöntemler gerekiyor.

Niya bu noktada, minoksidil içeren ve uzun süreli kullanılması gereken topikal losyonların doktora danışarak kullanılmasında fayda olduğunu vurguluyor.



ÖZEL ŞAMPUAN VE YAĞLARLA DÖKÜLME ÖNLENEBİLİR Mİ?

Niya, yağ ve şampuanlarla saç dökülmesinin engellenemeyeceğini belirtiyor ve sebeplerini anlatıyor: “Saçımızın canlı bölümü olan saç kökü (papilla) saç derisinin altında bulunur folikül tüpü denilen bir girintinin en dip noktasıdır saçımız sadece buradan damarlar yoluyla kanla (protein ve oksijen) beslenir. Saçımızla ilgili her şey burada gerçekleşir. Şampuanla saç dökülmesini önlemek engellemek çok da gerçekçi değildir.”

Niya, saç derisinde en fazla 2-3 dakika bekletilip daha sonra su ile durulanan şampuanın saç köküne geçip saç dökülmesini engellemesinin mümkün olmadığını, moleküler yapısının da müsait olmadığını belirtiyor. Ancak iyi kaliteli, saç derisine uygun şampuanlar kullanmak gerekiyor ve bu şampuanların paraben ve sülfat içermeyen ürünler olması gerekiyor.

Haberin Devamı

Yağlar da ne yazık ki saç köküne geçip saçı güçlendirmiyor ancak bazı çalışmalarda saç derisine sürülen yağların saç derisini temizlediğini bunun da dolaylı olarak saçı etkilediği belirtiliyor.

Niya, çay ağacı yağının cilt düzensizliklerinde bakteri ve mantar enfeksiyonlarında temizleyici düzenleyici etkiye sahip olduğunu, okaliptüs ağacı yağının cilt tahrişlerinde antiseptik olduğunu, Hint yağının yumuşatıcı özelliği bulunduğunu ve cildin yumuşak ve elastik kalmasını sağladığını, lavanta yağının akne, egzama, cilt irritasyonlarında rahatlatıcı ve etkili ve antibakteriyel, antiviral, antiseptik olduğunu, ciltte yağ salgısını düzenleyerek ve kan dolaşımını artırdığını belirtiyor.