Yaşam Biraz siesta, fiesta, futbol, flamenko

Biraz siesta, fiesta, futbol, flamenko

Paylaş
Biraz siesta, fiesta, futbol, flamenko

Ölümsüz şair Yahya Kemal Beyatlı'nın 'Endülüs'te Raks' şiirini hatırlar mısınız? Zil, şal ve gülden söz edilir...

Yazı ve fotoğraflar: Esra BAYHAN

Şair; gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli bir kadını anlatır... Raks ederkenki işvesini okurken sahne gözlerinizin önünde canlanır adeta... İşte o şiiri yerinde yaşamak için Endülüs’e gitmek gerek. Turizm zengini İspanya’nın 17 eyaletinden biri olan Endülüs’ü görme zevkine eriştim. Ama size orayı yeterince anlatamamaktan çekiniyorum, çünkü Endülüs’ü gerçekten anlamak için görmek gerek...

Yağmurlu bir İstanbul sabahında, Türk Hava Yolları’na ait uçağın tam vaktinde havalanmasıyla başlıyor Endülüs yolculuğum... Yeni bir uçuş, yeni bir yolculuk benim için yine anlam dolu. Sadece eşyalarımı yerleştirdiğim çantam, fotoğraf makinem ve bilgisayarım yok yanımda; bütün önyargılarımı, sıkıntılarımı, dertlerimi yüklediğim bir de şeffaf çantam var. Yunanistan, İtalya ve Akdeniz üzerinde devam eden 5 saatlik uçuşun ardından alçalmaya başlıyor uçak. Malaga’dan kuşbakışı gözüme ilk çarpan şeyler yemyeşil golf sahaları ve birçok Avrupa ülkesindeki gibi rüzgar tribünleri... Evet, işte Endülüs’deyim. Endülüs, İspanya’nın 17 eyaletinden biri ve şüphesiz en geleneksel olanı. İspanya`nın güneyinde yer alıyor. Akdeniz ikimi hakim. Gerçekten de Endülüs, ülkenin tüm geleneklerini bütün doğallığı ile yaşayabileceğiniz eşsiz bir yer. Geleneksel İspanya denince ne bekliyor insanı? Özetlenecek olursa; 3F 1S.

1.F) Fiesta (festival): Avrupa’nın yaramaz çocuğudur İspanya. 77’den 77’ye bütün İspanyollar eğlence düşkünüdür. Hal böyle olunca sayısız günü “fiesta”ya çevirmişler. Bütün dini, ulusal bayramlar ve eyaletlere göre önemli olan günler, festival ilan edilmiş.
2.F) Flamenko: İspanyollar “bir çingenenin hayata isyanı” olarak tanımlıyor bu müthiş dansı. Kadının güzelliğini, erkeğin gücünü sergilediği bu dans ve müziği bilirsiniz. İspanyol gitarından çıkan nağmelerle vücutlar şekilden şekile girer, dansçının tüm duyguları yüz hatlarına yansır, her hareket uyumlu, tutkulu ve estetiktir... Dansçıları hayranlıkla izler, flamenkocu olmayı hayal edersiniz.
3. F) Futbol: İspanya’da herkes futbol oynamayı sever, maçlar ilgiyle izlenir. Ülkede, kadınlar bile saatlerce futboldan konuşabiliyor.
1. S) Siesta: Tüm resmi daireler 14.00-17.00 saatleri arasında kapalıdır. Bu, bölgede 800 yıl hüküm süren Endülüs Emevi Devleti’nden kalan “kaylule” denilen öğle uykusudur aslında. Ama İspanyollar bu uyku arasını uzatıp 3 saate, hatta bazı yerlerde 5 saate çıkarmış. Peki bu kadar siesta-fiesta ile ülke ekonomisi nasıl ayakta kalıyor? Cevap veriyorum: İspanyolların kıvrak zekası sayesinde. Burada geleneğe ait her şey, müthiş yöntemlerle turistik hale getirilmiş.

Nüfusu 46 milyon olan ülkeyi, her sene 65 milyon turist ziyaret ediyor, düşünebiliyor musunuz? Bir diğer etken ise, Avrupa Birliği’ne girildikten sonra doğan bütçe olanağı ve sürdürülen tarım sayesinde İspanya, Avrupa’nın manavı olmuş. Her türlü tarım ürününün yetiştirildiği ülke, zeytin ve zeytinyağı üretiminde ilk sıralarda. İşte Endülüs’ün en gözde şehirleri...

SEVİLLA


Caddeleri portakal ve 500 yıllık manolya ağaçlarıyla bezeli bir şehir. Kentin içinden geçen Guadelguivir Nehri ve iki yakasına inşa edilmiş birbirinden güzel evler buraya apayrı bir hava katıyor. Nehrin kenarında dikkat çeken bir yapı daha var: Torro del Oro-Altın Kule. Şehri kuşbakışı görebileceğiniz bu kule, eskiden Alcazar Sarayı’nın dış surlarının parçasıymış. Sarayın devamı şehrin merkezinde.

İspanyol ve Arap mimarisinin özelliklerini taşıyan büyüleyici yapıtın 2 metre kalınlığındaki duvarı depremlere, kuşatmalara karşı mükemmel bir sipermiş. Sarayın günümüze kadar ayakta kalmasının bir nedeni de bu duvar. Alcazar Sarayı’nın karşısında mutlaka görülmesi gereken bir yapıt daha var: Hiralda Katedrali. İspanya’nın en büyük katedrali olup dünyanın da en zengin ve en büyük gotik kilisesi. Yapımı 43 yıl süren katedrale, aralarında Kristof Kolomb’un da bulunduğu bir çok önemli şahsiyet defnedilmiş. Sevilla’yı gezmek için uzun zaman ayırmak gerek, çünkü Isla la Magic (Sihir Adası), Santa Cruz Meydanı, İspanya Meydanı ve daha nice yer var bu kentte. Oralara gitmişken seyahat planınızı biraz daha uzatıp Guadelguivir Nehri’nde kano yapmanızı özellikle tavsiye ederim.

Şair Yahya Kemal Beyatlı’nın ölümsüz şiiri Endülüs’ü mükemmel anlatmakta:

Endülüs’te Raks


Zil, şal ve gül; bu bahçede raksın bütün hızı
Şevk akşamında Endülüs üç def’a kırmızı
Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir
İspanya neşesiyle bu akşam bu zildedir
Yelpâze çevrilir gibi birden dönüşleri
Devriliş, saçılış, örtünüşleri...
Her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır
İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır
Alnında halka halkadır âşüfte kâkülü,
Göğsünde yosma Gırnata’nın en güzel gülü
Altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir
İspanya varlığıyla bu akşam bu güldedir
Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi
Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi
Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli
Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kerre öpmeli
Gözler kamaştıran şala, meftûn eden güle
Her kalbi dolduran zile, her seneden: ‘Ole!’


MALAGA

Sevilla’dan sonraki en büyük ikinci Endülüs şehri ve ünlü İspanyol ressam Pablo Picasso’nun doğduğu yer. Golf sahaları ile ünlü. Gece hayatı epey hareketli olan şehrin plajları da güney güneşinin tadını çıkarmak için ideal.

CORDOBA

İspanya’da 800 yıl hüküm süren Endülüs Emevi Devleti’nin başkentiymiş. Endülüs ruhunu taşıyan daracık sokaklar, pencerelerinden sardunyalar sarkan beyaz badanalı evler, seramiğe işlenmiş kapı numaraları, at arabaları ve tarihi yapılar içinde dolaşırken kendinizi geçmişte yolculuk eder gibi hissediyorsunuz. Cordoba’daki tarihi yapıların başında La Gran Mezquita-Büyük Camii, diğer adıyla Kurtuba Camii geliyor. Sonu yokmuş gibi görünen kırmızı beyaz kemerli 1293 sütun... Endülüs’ün düşmesinden sonra aynı yere katedral inşa edildiği için bazı yerlerde cami-katedral şeklinde tanımlanıyor.

GRANADA

Endülüs’ün son kalesi olan Granada’da o eski medeniyetin ihtişamını haykıran Elhamra Sarayı’nı duymayan yoktur sanırım. Oraya gidince duyduklarınız ya da okuduklarınız yetersiz kalacak: Sarayın dantel gibi işlenmiş duvarları, Aslanlı Avlu’su anlatılamayacak kadar güzel. Sarayın arka bahçesi, Cennet’ül Arif, diğer adıyla Generalife, çam labirentleri ve rengarenk çiçeklerle donatılmış. Elektriğin ve motorun olmadığı bir zamanda suyun eğimi hesaplanarak serinlemekte kullanılan fıskiyeler, bahçeye bambaşka bir güzellik katmış. Mutlaka gitmeniz bir başka yer de Al Bayzin Tepesi. Burada Elhamra’yı seyredebilir, tepeye çıkarken göreceğiniz dar sokaklarda harika fotoğraflar çekebilirsiniz. Ayrıca Al Bayzın orijinal flamenko şovunu izleyebileceğiniz ideal yer. Çünkü diğer şehirlerdekinden farklı olarak burada sanatçılar şovlarını yüksek bir platformda değil, seyircilerin arasında sergiliyor.

Bilmenizde FAYDA VAR

-İspanya’da İngilizce bilmek pek işe yaramasa da yol tarifinde vücut dillerini o kadar iyi kullanıyorlar ki söyleneni kolayca anlıyorsunuz. Hatta iki gün içinde İspanyolcayı söktüğünüzü dahi sanabilirsiniz.
-İspanyollar sıcakkanlı, esmer, kıvırcık saçlı, kolaycı ve disiplini sevmeyen insanlar. Samimiler ama bize göre sert mizaçlılar da. Tanımadığınız bir insanın size “ola-merhaba” demesine şaşırmamanız gerektiği gibi, restoran çalışanın siparişinizi masaya sertçe bırakmasını da “kabalık” olarak algılamamalısınız.
-Uluslararası kodlamalarda E-471 ve E-472, domuz ve domuz ürünlerinin kodu. Tercih etmiyorsanız, seçiminizi, ambalajın ‘içindekiler’ kısmına göre yapabilirsiniz.
-Hayvan hakları savunucularının bitmek bilmeyen çabasıyla boğa güreşleri Katalan (Barselona) Bölgesi’nde yasaklandı. Endülüs’ün de aralarında olduğu diğer eyaletlerde yasaklanması için girişimler sürüyor.
-Arapça’dan İspanyolca’ya tam 2500 kelime geçmiş. Halen pek çok yerin ismi, Arapça.
-İspanya’da kahvaltı kültürü bizdeki kadar zengin değil. Ülke zeytin imalatında ilk sıralarda yer alsa da kahvaltıda zeytin bulamazsınız. Onların kahvaltısı zeytinyağı ve kızarmış ekmekten ibaret.
-Geleneksel yemekler yerini “tapas” olarak adlandırılan aperatif yiyeceklere bırakmış. En popüler olanı da yumurtalı patates diyeceğimiz tortilla. Endülüs’ün ve dünyanın diğer ülkelerinin güzelliklerini keşfetmeye ‘Uçuyorum’ adlı programda devam edebilirsiniz. Program her cumartesi saat 21.00’de TRT Haber’de.

( 19.11.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır. )

Haberin Devamı