'Çöpten malzeme topluyor karanlıkta şov yapıyoruz'

RÖPORTAJ: YASEMİN YURTMAN

yyurtman@yahoo.com

Çöplerden malzeme toplayan, odun sobası ile ısınmaya çalışarak prova yapan ekibin yönetmeni Oya Salman'la konuştuk...

- Nasıl başladınız Oya Hanım?

Fikir kimden çıktı? 2007’de bir video seyretmiştim. Türkiye’de benzeri yoktu. Ciddi araştırmalara giriştim. Işık sistemi, kostüm ve aksesuar detaylarını nasıl bulabileceğime dair kafa yordum. Bir yıl sonra bu teknikle gösteri yapan bir grup kurmak için ilk seminerimi gerçekleştirdim. Seminere katılan oyuncu adayları fikri çok saçma bulup ertesi gün provaya gelmedi. Aralıksız oyuncu aradım. İkna etmeyi başardığım dört kişiyle provalara başladım. Çok sayıda kişiye ulaşabilmek için ‘Yetenek Sizsiniz’e katıldık.

- Siz oyuncu musunuz peki?

Bazı hastane ve kliniklerde işletme müdürlüğü yaparken tiyatro ve dizi oyunculuğuna devam ettim. Gösteri işini sevdiğim için sağlık sektöründen ayrıldım. Kapkara Show hangi ay, ne koşulda, hangi yıl, nerelerde olacak, tek tek planladım. Şimdiye kadar da bu hedefleri tutturmayı başardım. Kapkara Show pandomim ağırlıklı. Bu yüzden pandomim derslerine başladım. Yani ekibi kurmadan önce alt yapıyı oluşturmak için elimden geleni yaptım.

- Ekibiniz kaç kişilik?

Toplam 11 kişiyiz. Oyuncularımız; Emre Tura, Emrah Tura, Mustafa Bektaş, Melis Salman, Ahmet Yıldız, Tekin Durmuş, Burcu Demircioğlu.

- Bu nasıl bir teknik?

‘Black light’ tekniği ile ‘black box’ tekniğini karıştırarak ortaya çok farklı senaryosu, konusu olan ve sadece tekniğe ağırlık veren bir şov yapıyoruz. Siyah ışık şovları yurtdışında el üstünde tutuluyor. Özellikle Çek Cumhuriyeti-Prag bu alanda en popüler yer. Biri çıkıp “Türkler de yapmış ama çok kötü olmuş” demesin diye uğraşıyoruz.

- Türkiye’de teknik materyal sıkıntısı var. Siz zorlanmadınız mı?

Haklısınız, Türkiye’de fosfor malzemeye ulaşmak çok zor. Ya inşaat firmaları ya da toptancılarda mevcut. Ama bunlara sahip olmakla kostüm ve dekor işi halledilmiş olmuyor. Çünkü siyah ışık altında kullandığımız kostümlerin kendine has özellikler taşıması gerekiyor. Başlarda tüm kostüm ve dekoru ben yapıyordum. Şimdi ise ekipten bazı arkadaşlarımla birlikte yapıyoruz. Provalarda; karanlığa tolerans, efekt kullanımı, sahne duruşu, beden dili, senkron, kukla kullanımı gibi çalışmalarımız var. Aynı zamanda fosfor renk laboratuvarı oluşturduk. Bilinen turuncu ve yeşilin dışında yüzlerce fosfor renk bulduk. İki yıldır haftada 3 gün 4 saat yapıyoruz.

“Sürekli acil servisteydik”

- Müzikleri nasıl seçiyorsunuz?

Müzik benim için en az senaryo kadar önemli. Günlerce 100’ün üzerinde müzik dinliyorum. Beğendiklerimi arşivleyerek ihtiyaç halinde kullanıyorum. Herkes tarafından bilinen piyasa müziklerini tercih etmemeye dikkat ediyorum. Aynı zamanda herkese hitap edebilen müzikler olmasına da dikkat ediyorum.

- Karanlıkta nasıl hareket ediyorsunuz?

Bu çok zordur. Hele ki kafanızda bir de torba gibi siyah başlık olduğunda... Karanlıkta 10 adamın ellerinde dekorla hızlı bir şekilde sağa-sola koşturduğunu düşünün... Ne kadar matematiğini oluştursak da mutlaka bir çarpışma oluyordu. Başlarda çok sakatlanma yaşadık. Sürekli hastanelerin acil servisindeydik. Şimdi çok daha rahatız. O başlıklarla karanlıkta ayna gibi görüyoruz.

- Kimbilir provalar ya da gösteriler sırasında nasıl komiklikler yaşıyorsunuzdur...

Provalar sırasında ışıkları kapattığımız için mahalleli inanılmaz merak içinde oluyor. “O kadar genç... Işıklar kapalı, acaba neler dönüyor?” diye düşünüyorlar. Bir gün ‘Yeşilçam’ isimli oyunumuzda ‘Sultan’ filmindeki Kadir İnanır-Türkan Şoray’ın diyaloglu sahnesini çalışıyoruz... Erkek “Seviyorum ulan” diyor, kadın “Yalan” diye bağırıyor. Sonra tokat sesleri vs... Provaya ara verdik, bakkala su almak için gittim. Tüm mahalleli bana bakıyordu. “Kızım bıktık artık kavgalarınızdan, adam seni seviyor işte, ya ayrılın ya evlenin” dediler. Meğer mahalleli hepimizin adını çıkarmış, haberimiz yok... Durumu anlattık, pek inanmadılar. Sonra ekranlarda gördüler de rahat bir nefes aldılar.

“Çocuk oyunları da var”

- Nerede gösteri yapıyorsunuz?

Geçen sene Eskişehir’deki Açıkhava Sahnesi’nde bir ay harika gösteriler yaptık. Şu anda İstanbul’da, belediyelerde oyunlarımız sürüyor. Ünlü markaların bayii toplantılarında, özel gecelerinde, o markalara özel koreografiler düzenliyoruz. Milli Eğitim’in katkıları ile okullara özel gösteriler yaptık. Çocuk oyunlarında en önem verdiğimiz şey, aynı zamanda eğitici olması.

- Artık para kazanıyor olmalısınız. Neden hâlâ çöpten malzeme topluyorsunuz?

Kazandığımız para bize az bile geliyor, çünkü kalabalık bir ekibiz. Anca geçiniyoruz. Şovumuzu sahneye koymak için de çöpten malzeme toplamaya mecburuz.

'ODUN SOBASIYLA ISINIYORUZ'

Bizi tanımayanlar çok havalı ve zengin, müthiş iyi kazanan bir grup olduğumuzu düşünüyor ama Fikirtepe’deki atölyemize geldiklerinde çok şaşırıyorlar. Biz orada hâlâ odun sobası ile ısınıyoruz. Kömür ve odun alıp kış aylarında yakıyoruz. Çoğu zaman dekor için gereken malzemeleri çöpten topluyoruz. Boş karton kutular, tahtalar, beyaz eşyaların içinden çıkan köpükler...

Bunlardan inanılmaz güzellikte dekorlar yapıyoruz. Yıllardır her türlü yoklukta çalışarak mücadele verdik. Yine aynı şekilde çalışıyoruz ama en azından artık bol alkış alıyoruz.

(13.10.2012 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)