Yaşam 'Kendimi hep daha başarılı olmak zorunda hissediyorum'

'Kendimi hep daha başarılı olmak zorunda hissediyorum'

Paylaş
'Kendimi hep daha başarılı olmak zorunda hissediyorum'

YKM'nin patronlarından Saruhan Tan'ın eşi reklamcı Rahşan Tan ortağıyla reklamcılığı internet ortamına taşıdı

MERVE ÖZAYTEKİN

Haberin Devamı

mozaytekin@posta.com.tr

Rahşan Tan, YKM (Yeni Karamürsel Mağazaları) Yönetim Kurulu Üyesi Saruhan Tan’ın eşi. Harun Tan’ın eşi Ebru Şallı’nın ise eltisi. Pek fazla göz önünde olmamaya gayret eden Rahşan Tan yıllardır reklam sektöründe çalışıyordu. Geçtiğimiz aylarda iş arkadaşı ve sıkı dostu Leslie Mori’yle reklamcılığı internet üzerinden yapmaya karar verdiler. www.idemama.com adlı bir site kurdular.

Amaçları KOBİ’lere (Küçük ve Orta Bütçeli İşletmeler) internet üzerinden reklam hizmeti vermek. Markalaşmak isteyen herkes bu siteye girip üye olabiliyor. Sitenin bünyesinde çalışan 1500 tasarımcı, markalar için ambalajdan logoya, afişten web tasarımına kadar istenilen tasarımı yapıyor. Leslie Mori ve Rahşan Tan’ın hayali İdemama’yı dünyaya tanıtmak. Rahşan Tan’ı yakalamışken Tan Ailesi’ni de sorduk. Eltisi Ebru Şallı’yla arasının çok iyi olduğunu, hatta birlikte pilates yaptıklarını söyledi...

Haberin Devamı

Sizin hikayeniz ne?

Rahşan Tan: Marmara Üniversitesi Satış Yönetimi Bölümü’nden mezunum. 13 yaşından beri reklamcı olmak istiyordum. Üniversite bitince, Cen Ajans’ta çalışmaya başladım. İşin mutfağını TBWA/İstanbul’da öğrendim. Bir buçuk sene Amerika- Los Angeles’taki TBWA/Chiat/Day’de çalıştım. Ortağım Leslie’yle de TBWA’de çalışırken tanıştık, iş konusunda da çok iyi anlaşan iki sıkı dost olduk. Leslie Mori: Amerika-Northwestern Üniversitesi’nde okudum. Hayalim reklamcı olmaktı. Bir süre TBWA’de, daha sonra çeşitli reklam ajanslarında çalıştım. Rahşan’la işte çok iyi anlaştığımız için bir gün kendi işimizi kurarsak yine anlaşacaktık.

Kendi işinizi kurmak aklınıza nereden geldi?

L.M.: Tanışalı 8 sene olmuştu. Erkeklerin hayatında askerlik değişiklik getiriyor. Kadınlarınkinde ise hamilelik dönemi. Rahşan TBWA’de çalışırken hamileydi. Bense bir başka ajansta çalışırken. Çocuk olunca iş hayatını düşünmeye başlıyorsun. İkimiz de reklam ajansının rutininden sıkılmıştık. Kendimizi tekrarlıyorduk. Gelişmemiz gerektiğini düşündük. İçimizde yeni proje üretme açlığı vardı. Reklam ajansı kurmakla da içimizdeki sesi durduramayacaktık.

Haberin Devamı

R.T.: ‘İnternette reklamcılığı nasıl yaparız?’ diye düşündük. Farklı kişilere ulaşabileceğimizi gördük. Ve idemama.com fikri çıktı.

İdemama’nın çizgisini belirleyen düşünceler nelerdi?

L.M.: Reklamcı olduğumuz için tasarıma büyük merakımız var. Harika bir broşür fikriniz vardır ama ne yazık ki gerek çalıştığınız tasarımcılarla, gerekse ajanslarla doğru yolda ilerleyemezsiniz. Zaman ve para harcar; yaptırdığınız işi beğenmezseniz çöpe atarsınız. İşin doğrusunu, en iyisini yapmak için çeşitli fikirlere ihtiyacınız vardır. Reklam ajanslarıyla çalışırken hep büyük bütçeli, büyük şirketlerle çalışıyorduk. Hiçbir zaman bir KOBİ’ye hizmet vermedik. ‘İyi tasarım her markanın hakkıdır, lüks değildir’ fikrinden yola çıktık. Günümüzün rekabetçi ortamında her markanın kendini anlatmaya, ayrışmaya hakkı var. Anadolu’dan da doğru markalar çıkabilir, ama izleyecekleri yolu bilmiyor olabilirler. İdemama onlara tasarım, kurumsal kimlik konusunda yardımcı oluyor, markalara logodan ambalaja, antetli kağıttan marka ismine kadar tasarım desteği veriyor.

Haberin Devamı

Sistem nasıl çalışıyor?

R.T.: Diyelim bir avukatsınız ya da bir restoranınız var. Logoya ihtiyaç duydunuz. www.idemama.com’a giriyorsunuz. Üye oluyorsunuz. 42 proje türümüz var. Web tasarımı, logo, kartvizit gibi... Markanız için önce sitedeki ‘Markan ne işe yarar?’, ‘Rakiplerin kim?’, ‘Ürününüzü kimlere satıyorsunuz?’ gibi basit soruları yanıtlamalısınız. Ardından www.idemama.com bünyesindeki tasarımcılar, bu marka için tasarımlar yapıyor. L.M.: 1500 tane tasarımcımız var. Portfolyolarını gönderiyorlar. Biz onaylayınca uzmanlık alanlarına göre projelere yönlendiriliyorlar. Sonrasında istediği projede çalışmakta özgür. Tasarımcı proje listesine giriyor, kendine uygun bir iş seçiyor.

Ücretler nasıl belirleniyor?

R.T.: Tasarımcıların emeğinin karşılığını almasını isteriz. 50 liraya bir logo çalışması yapılmasın diye minimum bedeli belirliyoruz. Proje sahibi isterse bu bedeli yükseltebiliyor. Diyelim bin liraya bir iş yapılması isteniyor. Tasarımcılar da ona göre işe yöneliyor. Biraz yarışma gibi. Proje ortaya çıkınca tasarımcılar yaptıklarını internet sitemiz üzerinden sunuyorlar. Diyelim markaya 15 öneri geliyor. Proje sahibi hepsine bakıyor. ‘Daha gösterişli bir şey istemiştim’ derse, 15 tasarımcı yeni çalışmalar sunuyor. Kiminki güzelse, aklına yattıysa onunla çalışmak istediğini söylüyor. Ve sitede online konuşmaya başlıyorlar. Projeyi internet üzerinden konuşarak sonlandırıyorlar. Yapılan tasarımlar internet aracılığıyla yollanıyor.

Haberin Devamı

L.M.: Marka sahibi işinin ne zaman yapılacağını biliyor. Tasarımcı için de iyi. O da işinin patronu. Bu sistemden Türkiye’nin her yerinden yararlanılabiliyor.

Bu sistemin bir adı var mı?

R.T.: Evet. İngilizce ‘Crowdsourcing’ yani ‘topluluk kaynak kullanımı’ deniyor. Outsourcing yani dışarıdan kaynak sağlamaktan esinlenilmiş. Bazı firmalar yeni çıkaracağı bir modeli, ürünü crowdsourcing yöntemiyle, öneriler üzerinden giderek buluyor. Bizde ise profesyonel kaynak var.

İşini aldığınız kimler var?

L.M.: Çook değişik sektörler. Halı firması, alışveriş sitesi, eczane gibi çeşitli. Bizi şu aralar en çok heyecanlandıran, bir büyükşehir belediyesinin bizi bulması.

R.T.: Geçtiğimiz günlerde tespih afişi hazırlandı. Belçikalı, Amerikalı ünlü tasarımcılar var. Ama tespihi kime nasıl anlatacaksın...

Aranızda iş bölümü var mı?

R.T.: Biraz var, biraz yok. Ben daha çok galeriler, portfolyo onaylanmasıyla ilgileniyorum. Leslie ise finansal konularla. Satış, yeni proje geliştirmesiyle ikimiz de ilgileniyoruz. Birlikte karar veriyoruz. Bir de yazılımcımız var. Teknolojik kararları da onunla veriyoruz.

Neler yapacaksınız?

L.M.: En büyük hedefimiz, siteyi büyütmek. Sonrasında da siteyi Ortadoğu’ya tanıtmak. Orada da bir ihtiyaç var. Türkiye pazarı çok önemli; hedefe ulaşmadan koşalım demiyoruz. Yakında bir de facebook uygulamamız olacak.

‘Ebru’yla yazları pilates yapıyoruz’

Saruhan Tan dünya offshore yarışlarının vazgeçilmez ismi.

Şirketlerinin adını taşıyan YKM adlı tekneyle, kuzeni Kerim Zorlu’yla yarışıyorlar. Eşinizin tutkusu sizi tedirgin ediyor mu? Hızı, adrenali, denizi ikimiz de seviyoruz. Oğlumla eşimi seyrederken heyecanlanıyoruz. Taa ki geçen seneye kadar bu böyleydi. Geçen yıl çok fazla kaza atlattılar. Bu beni tedirgin etti. Bir kazayı oğlumla seyrediyorduk. Korkutmamak için ‘Baban şimdi geliyor, çıkacak’ dedim. Kerim en yakın aile dostumuz. Onun da korkusu Saruhan’ınkinden geri kalır değil. Bu yaz iki haftada bir yarış var. Kazalardan dolayı pek coşkulu değilim. Yine de sonuna kadar destek vereceğim. Kerim’in oğluyla Saran da ilerde birlikte yarışacaklarmış. Bakalım...

Sizin hobileriniz var mı?

Spor hep hayatımdaydı. Evde ağırlık torbam var. Stres atıyorum. Boks, kickboks yapıyorum. Pilates’ten de vazgeçmiyorum.

Eltiniz Ebru Şallı’dan ders aldınız mı?

Hayır. Zaten yapıyordum. Yaz aylarında Bodrum’da birlikte olduğumuzda birlikte yaparız. Bilmediklerimi ona danışırım.

Eltinizle aranız nasıl?

Gayet iyi. En yakın arkadaşımla bile çok sık görüşemiyorum. Ebru’yla da öyle. Çok şanslı bir aileyiz. Hafta sonları bizim meşhur pazar yemeklerinde ailece birlikte oluruz. Kayınvalidem çok toparlayıcıdır. Böylece Ebru’yu her hafta görürüm. Onun dışında, ortak arkadaşlarımız var, akşam yemeklerine birlikte çıktığımız oluyor. Yazın ise evler yanyana Bodrum’da hep beraberiz.

Boyner Mağazaları’nın 62 yıllık YKM’nin yüzde 63 hissesini 190 milyon liraya aldığı yazıldı. Ardından Tan Ailesi satışa onay vermediğini açıkladı ve yargıya başvurdunuz. Sonuç ne oldu?

Hep birlikte göreceğiz. Mahkemeye intikal etti. Bir şey söylemem doğru olmaz. Bilgi kirliliği var ortada. En doğru kararı mahkeme ve Rekabet Kurulu verecektir.

İşte kendinizi ispatladınız mı?

Ortağım Leslie de ben de hep hedefler koyuyor ve kutlamak istiyoruz. Ama hiçbir zaman kutlama yapamıyoruz. Çünkü başka hedefler koyuyoruz. Hiçbir zaman kendimi başarılı bir iş kadını olarak göremiyorum. Çok daha iyisi olmak zorundayım.

Eşinizden maddi destek aldınız mı?

İkimiz de kendimize söz vermiştik. Kimseden destek almayacağız diye. Eşlerden destek almadık. Manevi desteklerini aldık.

Eşiniz sizi kıskanır mı?

Gurur duyar. Reklamcılıkta göz önündeyim; sosyalleşmek zorundaydım. Ama o beni yıllardır tanıyor. Mesleğime alışık. Kıskançlık yok.

Yüzünüzde estetik var mı?

Bana soruyorlar. Dudakların doldurma mı, burnun yapılı mı diye. Estetik yok. Bu konuda korkağım. Herkesin suratının aynı ifadede olması beni ürkütüyor. Sırf onlara bakarak bile yaşlanmak güzeldir diyorum. Arada vitamin desteği yapıyorum. Ne yapılırsa yapılsın beslenme kadar yararı olmaz. Sigara içmem, içki içmem. Sebzeyle beslenirim. Kırmızı et yemem, balık yerim. Siyah pirinç, bulgur yerim. Bu da yüzüme yansıyor.

Evde son sözü kim söyler?

Oğlum söylüyor son sözü diyebilirim. Evde de Leslie’yle olduğu gibi iş bölümü var. Bazı konularda kararı ben veririm, bazı konularda da Saruhan. Oğlumuz Saran’ın hakkında bir karar alınacaksa o zaman Saran’a soruyoruz. Zorlayarak hiçbir şey yaptırmıyoruz. Harun ve Ebru’nun oğlu Bero en yakın arkadaşı. Pars’a da bayılıyor. Harun’un büyük oğlunu ağabeyi gibi görüyor. Onun yapma dediğini yapmaz. Otoritesi var üzerinde.

(29.04.2012 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır.)