Banu Şen

22 Nisan 2024, Pazartesi 07:00

Karadeniz ve Marmara kıyısında yeşille mavinin kucaklaştığı şehir: Düzce

Mavi ile yeşilin kucaklaştığı Karadeniz sahilleri, büyük alanları kaplayan zümrüt ormanları, sayısız göl ve yaylaları, kaplıcaları ve tarihi zenginlikleri ile Düzce birçok sürprizi bağrında saklayan ‘son’ ilimiz.. Türkiye’nin 81’inci ili Düzce, hem bölgenin hem de ülkemizin cazibe merkezlerinden biri...

Türkiye’nin en yüksekten dökülen şelalesi Güzeldere, kuş cenneti Efteni Gölü, yine Türkiye’nin ilk tabiat anıtı Samandere Şelalesi, Batı Karadeniz’in ayakta kalan tek antik kenti Prusias ad Hypium ve Konuralp Müzesi ile Düzce hem doğa severlerin hem tarih meraklılarının uğrak noktası.. Ankara ve İstanbul gibi iki metropol kent arasında yer almasının da etkisiyle dinamik bir ekonomiye sahip kentte; sanayi faaliyetlerinin yanı sıra tarım, hayvancılık ve ormancılık halkın temel geçim uğraşları arasında...

Düzce kooperatifleşme konusunda da ilerde: Kentte 82 adet Tarımsal Amaçlı Kooperatif ve 1 adet Ormancılık Kooperatifleri Birliği bulunurken, 6 adet Üretici Birliği ve 4 adet Islah Amaçlı Yetiştirici Birliği faaliyette. Ormanlık saha dışında kalan bölümlerde özellikle fındık, mısır, çeltik ve buğday ekimi yapılırken, sığır besiciliği ve tavukçuluk da ekonomisine güç katıyor. Karadeniz’de 22 km uzunluğunda kıyı şeridine sahip Düzce’nin yöresel lezzetleri de dikkat çekici. Yerel mutfağı oluşturan Akçakoca Melengücceği tatlısı, Akçakoca Mancarlı Pide, tahinli fındık helvası, yufkalı Konuralp pilavı, Düzce köftesi, Düzce şırası, Düzce acıkası, kestane kabağı, şekerkamışı pekmezi, Kaplandede Kestanesi, Düzce kestanesi ve Düzce kestane balı gibi pek çok ürün coğrafi işaretle taçlanmış. Maceraseverler ve alternatif turizmi tercih edenler için de bir cennet: Rafting, bisiklet sporları, at biniciliği, havacılık sporları, deniz turizmi, yelken sporları, sualtı dalış sporu, olta balıkçılığı, yaylamağara- eko köy, şelale ve göl turizmi gibi faaliyetler için de Düzce ‘Doğru adres’ diyebilirim.

HEDEF İLK 10 ŞEHİR ARASINA GİRMEK

Geçen 5 yıllık görev süresinin ardından 31 Mart Yerel Seçimleri’nde yeniden seçilen Belediye Başkanı Faruk Özlü’yü ziyaretimizde; eser ve hizmet belediyeciliğine önem verdiklerini anlatıyor. “Bu şehirde ne sorun varsa, benim sorunumdur” diyen ve Düzce’yi Türkiye’nin en gelişmiş ve kalkınmış ilk 10 şehri arasına sokmayı hedefleyen Özlü, bu doğrultuda eğitimden sağlığa, turizmden tarıma, sanayiden spora kadar hayata geçirdikleri projeleri anlatıyor:

VERİMLİ TOPRAKLARDA AKADEMİYLE BİLİNÇLİ ÜRETİM

Düzce’de tarım arazilerinin değerlendirilmesi, nitelikli tarım yapılması ve dezavantajlı kadınlara istihdam sağlanması amacıyla “Tarım Akademisi Projesi”ni hayata geçiren Başkan Dr. Faruk Özlü, belediye mülkiyetinde bulunan arazilere mısır, buğday ve çeşitli sebzelerin yanı sıra tıbbi ve aromatik bitkiler ekildiğini anlatıyor. Hasat edilen ürünlerin belediyenin sosyal tesislerinde kullanıldığını ayrıca satışa da sunulduğunu belirten Özlü, nitelikli tarım yapılması için desteklerinin sürdüğünü şu sözlerle vurguluyor: “Şehrimizde ekilmedik bir karış yer bırakmıyoruz.”

15 Nisan 2024, Pazartesi 07:00

Çeşme ve Alaçatı Agro turizm ve gastronomide de iddialı

Antik çağdaki ismi “Agrilia” olan Alaçatı’nın birer birer restore edilen göz alıcı taş evlerinin çoğu, 1850-1890 arasında inşa edilmiş. Osmanlı döneminde Rumların yöreye yerleşip Türk toprak sahiplerinin verimli tarlalarını kiralamasıyla Alaçatı’da bağcılık da gelişmeye başlamış. Önemli İyon kentlerinin ortasında bulunduğu için her daim ekonomiden ve sanattan faydalanma şansını bulmuş insanların yaşadığı yerler, bu topraklar… “Çeşme ve Alaçatı’yı bu kadar cezbedici kılan nedir” sorusunun onlarca cevabından bir tanesi de yıl boyu esen rüzgarı… Avrupa’da “Surf Paradise-Sörf Cenneti” olarak bilinen Alaçatı’nın turistik beldeye dönüşümü, 1990’lara gelindiğinde rüzgar sörfü tutkunlarının limana gelmesi ile birlikte başlamış. Başka bir cezbedici özellik de bölgede yetişen; sadece lezzet değil, aynı zamanda sağlık deposu olan Ege otları... Hem ekolojik hem tıbbi hem de beslenme amacıyla kullanılan binlerce çeşit ottan fazlasıyla nasibini almış Alaçatı.

EGE’NİN ZENGİNLİĞİNİ YANSITIYOR

Şifalı yaşamın peşinde koşanların, çevrecilerin, vegan ve vejetaryenler ile mutfak kültürünü zenginleştirmeye ömür adayanların adeta hazinesi olan 125’ten fazla ot çeşidiyle Alaçatı, ülkemizin doğal ot bankalarının başında geliyor. Sadece Alaçatı topraklarında yetişebilen endemik türlere de ev sahipliği yapan bu yeryüzü cenneti, tam anlamıyla bir hazine sandığı. Bazıları Türkiye’de bazıları ise sadece Alaçatı’da bulunan, lezzet ve şifa turizmi konusunda Alaçatı’yı markalaştıran, sağlıklı yaşamın temeli otlardan bazıları Şevketi Bostan, Cibes, Arapşaçı, Dağlama, Deli Kereviz, Ebegümeci, Hardal Otu, Gelincik Ot, Hodan, İğnelik, Radika, Su Teresi, Tilkişen, Zahter... İşte tam da bu kültürün korunması, gelişmesi, gelecek nesillere aktarılması ve ekonomiye de katkısı için 13 yıl önce bir festivalin tohumları atıldı. Her yıl baharın gelişinin müjdelendiği günlerde düzenlenen festival; çeşitli etkinlikleri, yerli ve yabancı katılımcıları ile doğanın uyanışına eşlik etmeye başladı. Bölgenin doğasını anlamak ve ot çeşitliliğini gözlemlemek amacındaki Alaçatı Ot Festivali bu yıl 13’üncü kez düzenleniyor. Festival günleri; çeşitli söyleşiler, renkli eğlenceler, meydana kurulan tezgahlar ve tadım faaliyetleriyle dolu dolu geçiyor. Bölgeye has otların tanıtılması, unutulmaya yüz tutan yemeklerin yeniden mutfaklara girmesi ve ot çeşitliliğinin gözler önüne serilmesi için yapılan festival, ilk kez 2010’da 1 gün olarak düzenlenmiş. Katılımcıların samimi bir ortamda ot topladığı, yemekler pişirdiği, sofralar kurduğu ve paylaşmanın tadını aldığı festival her geçen yıl büyüyerek süresi ve kapsamı genişlemiş.

BU YILKİ TEMA ÖZ’E DÖNÜŞ

Bu yıl 4 gün; 18-21 Nisan arasında düzenlenecek Alaçatı Ot Festivali’nin tanıtım etkinliğinde bir araya geldiğimiz Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, organizasyonun Ege’nin doğal ve kültürel mirasını keşfetmek için eşsiz bir fırsat olduğunu anlatıyor. Denizli, “Öz’e Dönüş” temasıyla düzenlenecek festivalin bölgenin zengin kültür mirasını yansıtacağını aktarıyor.

08 Nisan 2024, Pazartesi 07:00

Hedef: Dünyanın şifa merkezi: İzmir

Tarihin bilinen ilk sağlık merkezinin İzmir Bergama’da kurulduğunu günümüzde pek kimse bilmez… Pergamon’un hastanesi olarak bilinen Asklepion; Bergama’da bulunan, zamanında pek çok tedavi yönteminin kullanıldığı, Antik Çağ’ın en önemli sağlık merkezlerinden biriydi... Dünyanın ilk sağlık merkezlerinden biri olarak kabul edilen Bergama Asklepionu, aynı zamanda dönemin ünlü hekimlerinin yetiştiği bir tıp okulu ve dünyanın ilk psikiyatri hastanesi olarak da tarihe geçer. Müzik, tiyatro, kutsal su, çamur banyoları, su ve SPA terapileri, doğal ve bitkisel karışımlar, masaj, aromaterapi ve telkin yöntemleri uygulanarak insanların sağlığına kavuştuğu merkez; şifa merkezi kimliğiyle dikkat çekerken aynı zamanda huzura kavuşma mekanı olarak da görülüyordu. Asklepion 108 metre rakıma sahip korunaklı bir bölgeye kurulmuştu. Havasının ve suyunun güzel olmasının yanı sıra bölgenin kutsal olduğuna da inanılıyordu. Antik dönemlerde yaşasaydınız, hastalandığınızda Asklepion’a giderdiniz. Sizden hastalığınıza ve maddi durumunuza göre para alınırdı. Yalnız Bergama köylüsü iseniz size parasız bakılırdı. Bunun için de özel bir vergi alınırdı...

SAĞLIK TURİZMİYLE YENİDEN MERKEZ OLMA YOLUNDA İLERLİYOR

Tarihin ilk hastanesi Asklepion’un kurulduğu İzmir, günümüzde tekrar dünyanın sağlık merkezi olma yolunda hızla ilerliyor. Yüzyıllar boyunca insanların şifa bulmak amacıyla ülkelerarası yaptıkları seyahatlerin ardından İzmir, yeniden “sağlık turizmi”nin gözdesi konumunda. Tarih boyunca “ölümün girmediği yer”, “vasiyetnamelerin açılmadığı şehir” olarak anılan İzmir; sunduğu üst düzey sağlık hizmetleri, arkeolojik ve doğal güzellikleri, doğası, yumuşak iklimi, şifalı kaplıcaları, modern konaklama tesisleri, sağlıklı yaşam için vazgeçilmez yürüyüş parkurları, bisiklet yolları, hoşgörü ve misafirperverliği ile sağlık turizmi kapsamında kente gelen yerli ve yabancı konuklar için cazip bir destinasyon oluyor.

İLK ÜÇTE YER ALIYOR

İzmir’in Türkiye’de tıp turizmi, termal turizm, Medikal SPA, geriatri (yaşlı)-engelli turizmi denilince akla ilk gelen kentlerden biri olduğunu belirten İzmir İl Sağlık Müdürlüğü Sağlık Hizmetleri Başkanı Uzm. Dr. Hüseyin Bozdemir, “İzmir, Türkiye genelinde uluslararası hastaların tercih ettiği ilk 3 il içinde yer almaktadır” bilgisini veriyor. Bozdemir, turist yoğunluğu ve ülkelerarası direkt uçuş imkanları göz önüne alındığında, İstanbul ve Antalya’dan sonra en önemli sağlık turizmi merkezi olan İzmir’in sağlık ile ilgili ayrıntılarını da şöyle aktarıyor:

“HAYAT İZMİR’DE”

“Kaliteli, güvenilir ve ulaşılabilir sağlık hizmetlerini uygun fiyatlarla almanın yanı sıra unutulmaz bir tatil yapmak isteyenleri “Hayat İzmir’de” sloganıyla kentimize bekliyoruz. İzmir’de toplam 397 sağlık tesisi ve 76 aracı kuruluş mevcut. Sağlık Turizmi Yetki Belgesi alınan 2 bin 60 yataklı Bayraklı Şehir Hastanemiz de önemli sağlık turizmi yatırımları arasında yer alıyor. 2022’de kentimize gelen yabancı hasta sayısı 29 bin 324 olarak gerçekleşmişti. Bu sayı 2023’te yüzde 30 artarak 38 bin 200’e ulaştı. Yine 2022’de şehrimize gelen yabancı hastaların yüzde 47.43’ü sağlık turizmi için gelirken, 2023’te bu oran yüzde 55’e yükseldi. Sağlık turizmi hastalarında ilk sırayı Büyük Britanya, Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı, Almanya ve Suriye alırken; İrlanda, Libya, ABD ve Romanya gibi ülkelerden de çok sayıda hasta gelmeye devam ediyor.”

DİREKT UÇUŞLAR ARTMALI

01 Nisan 2024, Pazartesi 07:00

Ege'nin seçimi kırmızı

CHP en büyük oy patlamasını Ege Bölgesi’nde yaşadı. 2019’da İzmir, Aydın ve Muğla’yı kazanan CHP, dün bölgeyi tamamen kırmızıya boyadı. 8 ilde de CHP’li adaylar kazandı. Afyonkarahisar ve Manisa çok partili sistemde ilk kez CHP yönetimine geçti. CHP’nin İzmir’de aldığı oy oranı düşse de kazandığı ilçe sayısı arttı.

CHP, İzmir’de aday belirlemede büyük değişikliğe gitmişti. Kendi yönetimindeki 23 belediyenin 19’unda mevcut başkanları aday göstermedi. Yalnızca; Dikili Belediye Başkanı Adil Kırgöz, Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin, Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel ve Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan yerini korumayı başardı. Büyükşehirde de mevcut Başkan Tunç Soyer yerine, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay aday gösterildi. Bu tasfiyeler ve değişiklikler hem seçmen hem de il örgütü tarafından zaman zaman eleştirilere neden oldu. Seçim sürecinde çoğu İzmirli seçmenin tepkisini, sandığa gitmeyerek göstereceği konuşuluyordu. Anketlere de kararsız seçmen oranıyla bu sinyal yansıdı. Nitekim, seçime katılım oranı yüzde 80’in altında kaldı. 2019 seçimlerinde katılım oranı yüzde 84.31’di.

İZMİR’İN TERCİHİ DEĞİŞMEDİ

CHP, İzmir’de seçimi kazandı. Karşıyaka eski Belediye Başkanı Cemil Tugay, oyların yüzde 48.73’ünü alarak Büyükşehir Belediyesi’nin yeni başkanı oldu. CHP, 23 olan ilçe sayısını 28’e çıkardı. Yüzde 37 oy alan AK Parti’nin elindeki ilçe sayısı, 5’ten 1’e düştü. MHP ise elindeki bir ilçeyi korudu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen CHP’nin adayı Cemil Tugay, “Bugün İzmir için yeni bir gün. CHP Türkiye’nin umudu oldu. Biz biliyoruz bugün bir başlangıç” diye konuştu.

HER KESİME ULAŞTI

AK Parti’nin adayı İzmir’in sorunlarını yakından bilen Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’dı. Kampanya boyunca her kesime ulaşmaya çalışan Dağ, yüzde 38.68 oranında oy aldı. CHP’nin adayı Cemil Tugay ise yüzde 48.73 oy aldı. 2019 seçimlerinde CHP, yüzde 58.1 oy alırken, AK Parti’nin oyu yüzde 37.02’ydi.

KÜTAHYA

CHP, Cumhur İttifakı partilerinin yarıştığı Kütahya’da aradan sıyrılarak seçimi kazanmayı başardı. Eyüp Kahveci yüzde 29.39’la ipi göğüslerken MHP’li Alim Işık yüzde 28.88, AK Parti’li Kamil Saraçoğlu ise yüzde 27.69 oy aldı.

27 Mart 2024, Çarşamba 07:00

Onlarca şehir, onlarca hikaye

Şehirlerin başarı hikayelerini yazmak için yola, bundan 3 yıl önce çıktık. Her pazartesi “Bereketli Şehirler” sayfasında onlarca şehrin, ilçenin, bölgenin başarı hikayelerini yazdık. Bu hikayelerde yerel yönetimlerin payı büyüktü. Özellikle kadınlara yönelik, kadın emeğini öne çıkarıp, ekonomiye katkı sağlaması amaçlanan projeler hep dikkatimi çekti. Burada da en çok onlara yer vermeye çalıştım.

5 YIL GERİDE KALIRKEN

Elbette Anadolu topraklarını karış karış gezerken; tarım, gastronomi, turizm ve alternatif turizm çeşitlerinin yükselişte olduğunu da gözlemledim. Bazı şehirleri, ilçeleri bir defada bitiremedik. Bir daha, bir daha gidip daha detaylı anlatmaya çalıştım.

ZOR GÜNLER HAFIZALARA KAZINDI

Pandemide, yerel yönetimlerin 2.5 yıl boyunca etkin rol oynadığını gördük. 6 Şubat depreminde ise neredeyse tüm belediyelerin aylarca yıkılan şehirlerimizin üzerine titreyip elinden geleni yapmaya çalıştığına şahit olduk. Şehirlerin dayanışması yüreklerimize bir parça olsun su serpti…Elbette hayran kalarak gezdiğimiz, dostlar edindiğimiz, yazmaya doyamadığımız şehirlerin depremden sonraki hali yüreklerimizi burktu, acı anılar bıraktı geriye…

ÖNÜMÜZDEKİ 5 YILDA YENİ BAŞARI HİKAYELERİ

Bu pazar yerel yönetimlerin 5 yılı tamamlanıyor. Kimi belediyelerde değişiklikler olacak, yeni yerel yöneticiler, başkanlar seçilecek. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde biz yine şehir şehir Anadolu’yu gezecek, sizleri yeni başarı hikayeleriyle buluşturmaya devam edeceğiz.

MENEMEN ÇOCUK KÖYÜ’NE BİNLERCE KİŞİ AKIN ETTİ

26 Mart 2024, Salı 07:00

Şimdi Gaziantep zamanı

Nice medeniyete ev sahipliği yapmış, her köşesi tarih, kültür kokan kadim şehir Gaziantep! Gaziantep; yüreğimizi sarsan, büyük acılar yaşatan 6 Şubat depreminden etkilenen şehirler arasındaydı. Ancak yaralarını en kısa zamanda saran şehir oldu. Bu günlerde bir yandan depremin yaraları sarılırken bir yandan da eğitimden sağlığa, kültüre, sosyal yaşama, altyapıya, sağlığa, bilime kadar birçok alanda çalışmalar sürüyor. ‘Şehir Hikayeleri’ için gittiğimiz bu güzel şehirde, kentle ismi adeta bütünleşmiş Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile de bir araya geldik. Gaziantep’in ilgi çeken mekanlarından Panorama Müzesi’nde başlayan sohbetimiz, büyülü sokak aralarında devam etti. Fatma Şahin, “Gaziantep benim hayatım, aşkım, sevdam. Çünkü doğduğum topraklara hizmet etmekten çok mutluyum ve çok da büyük bir sorumluluk hissediyorum. Buradaki herkesle karşılıklı bir güven ve gönül bağımız var” sözleriyle anlatıyor bu şehre olan bağlılığını...

5 yıl geride kaldı; bu süreçte pandemi oldu, deprem felaketi yaşandı. Zor günlerdi… Geçen 5 yılı kısaca değerlendirir misiniz?

Projelerimize başlayacağımız sırada tüm dünyayı saran koronavirüsle mücadele etmek zorunda kaldık. ‘Güvenli Şehir Gaziantep’, ‘Güvenli Okul Gaziantep’ gibi uygulamaları hayata geçirdik. GAGEV diye bir vakfımız var ve 15 günde bir Valimizin başkanlığında toplanırız. Kime ne lazım, kim ne yapacak kararlaştırırız. Örneğin; maske kalmamıştı, buradaki ürünler gönderildi. ‘Güvenli şehir’ olma noktasında yaptığımız çalışmada 2017’de ‘Akıllı Ulaşım’ın alt yapısını hazırlamıştık ve Bilişim A.Ş.’yi kurmuştuk. HES kodu ile Gaziantep Kart’ı aynı anda okuttuk ve bu okutma sonunda eğer yolcu koronalıysa Gaziantep Kart onu iptal etti ve emniyete haber verildi. Bu şekilde hem bireyi koruduk hem şehri koruduk hem de güvenli şehir haline dönüştük.

İYİLEŞTİRME BAŞKANLIĞI KURULDU

22 müzemiz var ve yeni müzelerimiz geliyor. 5 antik kentimiz var. Çok büyük bir turizm alt yapımız oldu. Kültür turizmi kapsamında Kapadokya’ya gelen turistleri buraya getirmek için planlama yaparken bu kez de dünyanın en büyük kara depremiyle karşılaştık. Çok hızlı hareket ettik. Dirençli şehir olma konusunda Japonlar ile çalışmıştık ‘öncesi-sırası-sonrası’ şeklinde. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayımız Murat Kurum, hızlıca geldi ve koordinasyonu sağladı. Bugün İstanbul Valimiz olan Davut Gül ile bütün aşamaları çadır, konteyner ve eve geçme olarak tamamladık. 1 yılda bunu başarmak mucizeydi. Cumhurbaşkanımız 4 kez geldi ve ‘Köy Evleri’ni teslim etti. Tüm bütçemizle Deprem Sonrası İyileştirme Başkanlığı kurduk. Bunu ilk kuran belediye olduk; daha sonra kimsenin kurduğunu görmedim. 1995’te aynı depremi yaşayan Japonya’nın Kobe şehrine gittik. Japonlar ‘yenilikçi yapılanma’ demişler. ‘Madem yüzde 80 yapı stoğu indi, yolları genişletelim, beraberinde yüksek teknolojiyi kullanalım dedik. Daha yeşil Nur Dağı’nı nasıl inşa edeceğiz’i görüştük. Şu anda çalışıyoruz. Tam Nur Dağı’nın girişine 10 dönümlük bir alana yapacağımız eğitim ve anma merkezinde 11 şehrimizde depremde ölenlerin ismi yazacak ve bu merkez 7.7’lik depremi simülasyonla yaşatacak.

Seçildiğiniz takdirde en önemli projeleriniz konut ve ulaşım projeleri olacak sanırım?

25 Mart 2024, Pazartesi 07:00

Atlar ve nar diyarı: Suruç

Şanlıurfa’ya 45, Suriye’ye ise 10 kilometre uzaklıktaki Suruç, sınır kapısı olarak önemli konuma sahip. Suruç toprakları, Şanlıurfa Platosu’ndan Suriye’ye doğru inen düzlüklerden oluşuyor. Suruç Ovası adı verilen bu düzlük, yaklaşık olarak bin metre yükseklikte ve ovayı, batı, kuzey ve doğudan Güvercik, Cudi ve Devres dağları çevreliyor. Ayrıca ilçe topraklarında, doğudan batıya doğru dağınık tepeler bulunuyor…

İLÇE İSMİNİ SARAÇLARDAN ALMIŞ

Suruç, tarihi itibariyle oldukça eski olan bir şehir ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. İlçenin İbrahim Peygamber ile de yakın bir ilişkisi olduğu biliniyor. At yetiştirme merkezi olarak bilinen Suruç’ta atların eğitimi ve imalatı ile uğraşan kişilere ‘saraç’ deniliyor. İlçenin ismi ‘saraç’ların yoğunluğundan dolayı Suruç olarak söyleniyor. Saraçlar, atların eğeri gibi at malzemeleri de üretiyor. Bu nedenle, Suruç’un at yetiştiriciliği ve at malzemeleri üretimi konusunda uzmanlığı hala devam ediyor.

YÖRESEL LEZZETLER

Tipik Akdeniz iklimi özelliklerini taşıyan ve yazları sıcak, kışları ise yağışlı geçen Suruç’ta tarım ve hayvancılık önemli geçim kaynakları arasında. Suruç aynı zamanda Urfa’nın meşhur narlarının olgunlaştığı yerlerden biri ve nar ekşisi yapımı için ideal bir bölge. Narlar, sabahın erken saatlerinde bahçelerden toplanıp çeşitli aşamalardan geçirilerek nar ekşisine dönüştürülüyor. Bu lezzetli nar ekşisi, sofralarda birçok yemeğin yanında kullanılıyor ve bölgenin yerel tatları arasında önemli yer tutuyor. Nar ekşisi yapımı, geleneksel yöntemlerle gerçekleştiriliyor ve bölgenin kültürü ve lezzetleriyle birleşiyor.

TURİZM VE SOSYAL HAYAT CANLANIYOR

Bir dönem terörden oldukça erkilenen ilçede şimdilerde hayatı canlı tutmak, istihdamı artırmak, altyapıyı güçlendirmek, sosyal hayatı renklendirmek, turizmi hareketlendirmek için birçok proje hayata geçiriliyor. Ben de Güneydoğu’nun sınır ilçesi Suruç’a geçen hafta yaptığım ziyarette ilçedeki değişiklikleri gözlemledim. Kurs ve atölye çalışmalarıyla el emeklerini ekonomiye dönüştüren, sosyalleşen Suruç kadınları en çok ilgimi çekti. Atölyede kadınlarla hayatlarının nasıl değiştiğini uzun uzun konuştuk. İlçenin meşhur narı değerlendirilerek yapılan nar kolonyasına, lavanta bahçelerinden üretilen sabunlara ve moda atölyesindeki el emeklerine hayran kaldım. Ayrıca yeni Fırın Cafe büyük şehirlerdeki pastaneleri aratmıyor. Sohbet ettiğimiz Suruç Kaymakamı, Belediye Başkan Vekili İbrahim Güneş, “İlçemizin kültür sanat alanında da öne çıkması için emin adımlarla yürüyoruz” diyor.