Bilal Emin Turan

13 Aralık 2024, Cuma 07:00

Isınırken elektrik mi, doğal gaz mı?

Havaların soğumasıyla birlikte ısınma amaçlı enerji tüketiminde ciddi artışlar oluyor. Faturaların kabarmasında yanlış cihaz tercihi de etkili. Özellikle ev ve işyerlerinde sıkça kullanılan elektrikli ısıtıcılar cepte adeta delik açıyor. Klima masum gibi dursa da tek bir oda için oldukça fazla elektrik tüketiyor. En avantajlısı ise şimdilik kombi.

KOLAY KULLANIM CEZBEDİYOR

Soğuk havalar etkisini artırırken enerji faturaları da aylık gider kalemleri içinde önemli bir yer tutmaya başladı. Herkes kendi hesabına göre farklı ısınma aracını tercih ediyor. Fakat elektrikli sobalar, kızılötesi (infrared) ısıtıcılar, fanlı ısıtıcılar, klima bu mevsimde elektrik canavarına dönüşüyor. Evde kombisi olanlar dahi bazen bu elektrikli cihazları çalıştırıyor. Çünkü çok pratik ve hemen ısı vermeye başlıyor. Ama bu cihazlar bütçeyi sarsıyor.

TARİFE LİMİTİNE DİKKAT EDİN!

Elektrikli ısıtıcıların her türlüsünü kullanmadan önce iki kez düşünmekte fayda var. Buradaki tüketim hesabını yapmadan güncel tarifeleri hatırlayalım. Meskenlerde şu anda 2 kademeli bir tarife uygulaması söz konusu. Günlük 8 kilovatsaat (aylık 240 kilovatsaate denk geliyor) altı tüketimlerde kilovatsaat başına tüm vergiler dahil 2.26 lira, 8 kilovatsaat üstü tüketimlerde ise 3.29 lira fiyat uygulanıyor. Herhangi bir hanede elektrikli soba kullanılıyorsa mutlaka ikinci kademeye geçiliyor.

INFRARED ISITICI CEBİ YAKIYOR

Doğalgaz kombiyle evin tüm odalarını (2-3) ısıtabiliyorsunuz. Ancak elektrikli sobalar sadece bulunduğu odanın ısısını yükseltiyor. Eğer cihaz verimsizse sadece karşısındaki kişinin belli bir bölümünü ısıtabiliyor. Odadaki havayı da kuruttukları için baş ağrısı yapabiliyor. Infrared ısıtıcılar ve fiyatı ucuz olduğu için tercih edilen elektrikli sobalar 2500-3000 Watt’a kadar güç kullanıyor. Watt yükseldikçe enerji tüketimi artıyor. 2500 Watt’lık bir ısıtıcı her gün 8 saat çalışırsa ayda faturayı yaklaşık 1.595 lira artırıyor.

03 Aralık 2024, Salı 07:00

Çeliğin kalbine girdik

OYAK çatısı altında faaliyet gösteren Erdemir’de çeliğin doğuşuna tanıklık ettik... Yüksek fırında 1430 derecede kaynayan demir yanardağdan çıkan lav gibi akıyor. Sonra merdanelerin içinden geçerek her sektörün ihtiyacına özel yassı çeliğe dönüşüyor. Galvaniz hattında ise paslanmazlık özelliği kazanıyor. Bu ürünler savunma sanayisinden otomotive, beyaz eşyadan makine imalatına kadar hayatın her alanında kullanılıyor. Yeşil dönüşüme de hız veren şirket bu yılı 1.1 milyar dolar yatırımla kapatacak.

Türkiye’nin yassı çelikte 25 milyon ton civarında kurulu üretim kapasitesi bulunuyor. Ancak yıllık üretim 13.5 milyon ton seviyesinde. Diğer yandan Türkiye’nin yıllık ortalama yassı çelik tüketimi 19 milyon ton. Yani ihtiyacının bir bölümünü ithalat yoluyla temin ediyor. OYAK Maden Metalürji Grubu bünyesinde faaliyet gösteren Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları (Erdemir) ve İskenderun Demir ve Çelik (İsdemir), yıllık yaklaşık 7 milyon ton yassı çelik üretimiyle Türkiye’nin ihtiyacının önemli kısmını karşılıyor.

OTOMOTİVİN ANA TEDARİKÇİSİ

Geçtiğimiz hafta basına kapılarını açan Erdemir’de demir cevherinin nasıl katma değerli bir ürüne dönüştüğünü gözlemledik. 1965’te faaliyete başlayan ve Türk sanayisinin geleceği için stratejik bir öneme sahip şirket, 2006’da OYAK Grubu’na geçmişti. Şirket bugün sıcak ve soğuk haddelenmiş, çinko, kalay ve krom kaplı (galvaniz kaplamalı) çeliklerle pek çok sektöre hammadde sağlıyor. Altay tankının zırh çeliğini, denizaltılarda kullanılan yüksek basınca dayanıklı çeliği üreten Erdemir, OYAK Renault’nun yanı sıra Tofaş, Toyota, Ford’un da tedarikçisi.

2030’A KADAR 3.2 MİLYAR DOLAR

Dünyanın sayılı, Türkiye’nin ise ilk ve en büyük entegre yassı çelik üreticisi Erdemir, son dönemde yatırımlara hız vermiş durumda. Bu yatırımların odağında ise ‘yeşil dönüşüm’ yer alıyor. Doğal kaynakların sınırsız olmadığı anlayışıyla çevresel etkileri en aza indirmek, enerjiyi etkin ve verimli kullanmak için harekete geçen şirket, 2030 yılı sonuna kadar 3.2 milyar dolarlık dönüşüm yatırımı yapacak. Bu yılı ise 1.1 milyar dolarlık yatırımla tamamlayacak. Grubun 2016 yılından bu yana toplam çelik yatırımı 4.5 milyar doları buluyor.

İSTİHDAMI VE ÜRETİMİ KORUYARAK YATIRIMLARA DEVAM

29 Kasım 2024, Cuma 07:00

Emeklilik için eksik primi olanlar dikkat! Ucuza gün almak için acele edin

Asgari ücret artışı sadece çalışanları değil prim eksiği olan emekli adaylarını da yakından ilgilendiriyor. Çünkü doğum, askerlik borçlanması ile Bağkur primlerinin ihya maliyeti asgari ücrete endeksli. Yıl sonuna kadar borçlanma yapanlar en az yüzde 25-30 avantajlı çıkacak.

ÇOĞU KİŞİ BU ŞARTA TAKILIYOR

Emeklilikte üç şart aranıyor. Yaş, prim gün sayısı ve sigortalılık süresi. Bu şartları yerine getirenlere maaş bağlanıyor. EYT düzenlemesiyle 8 Eylül 1999’dan önce sigorta girişi olanlarda yaş şartı kaldırılmıştı. Yani bu kişilerin prim ve sigortalılık süresini tamamlaması gerekiyor. Çoğu kişi diğer şartları taşısa da primlerini tamamlamakta zorluk yaşıyor. Bu noktada belli şartlarda borçlanma hakkı tanınıyor.

BU HAKTAN KİMLER YARARLANIR?

Bağkur prim borcu olanlar, staj sigortasından veya SSK’lı işe girdikten sonra çocuk sahibi olan anneler, vatani görevini yerine getiren erkekler, yurtdışında çalışanlar veya yurtdışında kaldığı süre içinde çalışmayan ev kadınlarının borçlanma hakkı bulunuyor. Yine memurlarda ücretsiz izin süreleri, halk eğitimde usta öğreticilikte geçen eksik günler, doktora ve tıpta uzmanlık süreleri için SGK’ya prim borçlanması yapabiliyor.

EN DÜŞÜK TUTAR NE KADAR OLDU?

Prim borçlanması sigortalının emeklilik için ihtiyacı olan primi tamamlamasına yardımcı olurken, bazı durumlarda sigorta başlangıç tarihini geri çekebildiğinden erken emekliliğin de yolunu açıyor. Fakat prim borçlanmasının asgari ücrete göre her dönem değişen bir maliyeti var. Bu maliyet de brüt asgari ücrete göre belirleniyor. Şu anda 20 bin 2 liralık brüt asgari ücrete göre 1 günlük borçlanmanın en düşük tutarı 213 lira 36 kuruş.

26 Kasım 2024, Salı 07:00

Mobilyaya İtalyan işi dokunuşla ‘hayat’ verdi

Modanın ve tasarımın kalbi İtalya’da 7 yıl önce ihaleye girip 65 milyon Euro’ya dev bir fabrika aldı. Toplamda 210 milyon Euro’luk yatırımla üretime başladı. İtalya’daki mobilya ve ağaç benzeri atıkları yüzde 100 geri dönüştürerek yılda 450 bin metreküp yonga levha üretip ülkedeki ilk 5 firmadan biri oldu. Bu stratejik yatırımın mimarı Hayat Holding çatısı altında faaliyet gösteren Kastamonu Entegre.

İtalya ile 2022 yılında 26 milyar dolar olan ticaret hacmimiz 2023 yılında 27.3 milyar dolarla rekor kırdı. İtalya, ülkemizin en çok ihracat yaptığı 5’inci ve en çok ithalat yaptığı 6’ncı ülke. Türk şirketlerinin son dönemde İtalya’da yatırım ve üretim iştahı dikkat çekiyor. 2002-2023 yılları arasında Türk sermayeli firmaların İtalya’ya gerçekleştirdiği doğrudan yatırımların toplamı 600 milyon dolar. Hayat Holding’in MDF, yonga levha (sunta), parke ve kapı paneli üreten şirketi Kastamonu Entegre’nin stratejik yatırımı en çok dikkat çeken yatırımlardan biri oldu.

YÜZDE 100 GERİ DÖNÜŞÜM SAĞLIYOR

Romanya, Bulgaristan, Bosna Hersek ve Rusya’daki yatırımlarının ardından, 2017 yılında da İtalya’nın üçüncü büyük yonga levha üreticisi Gruppo Trombini’yi alan Kastamonu Entegre, bu hamleyle mobilyanın başkenti Pomposa’da 450 bin metreküp, Frossasco’da 320 bin metreküp yıllık üretim kapasitesine sahip iki tesisi bünyesine kattı. 2018 yılında Pomposa’daki tesisi devreye alan şirket, burada yüzde 100 geri dönüştürülmüş hammaddeden yonga levha üretiyor. Pazar payı yüzde 15’e çıkan şirketin yıllık cirosu 110 milyon Euro.

ATIĞI OLAN ÜSTÜNE PARA ÖDÜYOR

Pomposa’daki fabrikayı gezerken bize eşlik eden Kastamonu Entegre CEO’su Haluk Yıldız ve fabrikanın müdürü Esat Özoğuz önemli bilgiler paylaştı. İtalya’da kimsenin mobilya ve inşaat atığını sokağa bırakmadığını vurgulayan Yıldız, “500 toplayıcı firma var. Atığı olanlar ton başına 60-80 Euro ödeyerek toplayıcılara teslim ediyor. Devlet de toplayıcılara ton başına 10-12 Euro destek veriyor. Toplanan atık bize geliyor. Biz bedel ödemiyoruz. En ucuz yonga levha maliyetimiz İtalya’da. Türkiye’de dünyanın en pahalı odununu kullanıyoruz, tonu 80-90 Euro. Avrupa’da ise 40-50 Euro” dedi.

MODA VE TRENDLER YAKIN TAKİPTE

25 Kasım 2024, Pazartesi 07:00

Güzellikte kırmızı ruj etkisi: 150 milyar lira

Güzellik sektörünün krizlerden büyüyerek çıkan bir sektör olduğuna dikkat çeken L’Oreal Türkiye Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen, “Çünkü ‘Kırmızı Ruj’ etkisi denilen bir şey var. Yani insanlar ev ve araba alamadığında kendini mutlu etmek için ‘Kendime iyi gelen bir parfüm alayım’, ‘Cildime iyi bakayım’ vs gibi küçük mutluluklar arıyor” dedi. Gökçen, 2023’ü 85 milyar lirayla kapatan Türkiye güzellik pazarının bu yıl 150 milyar liraya çıkacağını söyledi.

Türkiye güzellik pazarı sadece pandemide daraldı. İnsanlar sosyalleşmeyi bıraktığı için parfüm ve makyaj azaldı. Ancak sonrasında sektör katlanarak büyümesine devam etti. Turistlerin harcamaları, sağlık turizminin etkisi Türkiye’de sektörün büyümesini destekledi. Diğer yandan Türkiye’nin genç nüfusu, kozmetik ürünlerinin kullanım yaşının düşmesi, sosyal medyanın çok fazla kullanımı da güzellik sektörünün itici güçlerinden biri oldu. Sektörün en büyük derdi ise sahte ürünler.

KÜÇÜK MUTLULUKLAR ARANIYOR

Güzellik pazarındaki son durumu, rakamları, trendleri özetle akla gelen tüm detayları L’Oreal Türkiye Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen’le konuştuk. Sektörün krizlerden büyüyerek çıktığını vurgulayan Gökçen, “Kırmızı Ruj’ etkisi denilen bir şey var. Yani insanlara mutluluk veren bir etkiden söz ediyoruz. İnsanlar ekonomik nedenlerle ev, araba alamadığında veya tatile gidemediğinde kişisel bakım (kozmetik, güzellik) gibi küçük mutluluklar arıyor” diye konuştu.

ADETSEL BÜYÜME YÜZDE 15

Türkiye güzellik pazarının değersel büyüklüğünün geçen yıl 85 milyar liraya ulaştığına işaret eden Gökçen, “Bu yıl pazarın 150 milyar lira olması öngörülüyor. Bu değersel artışta enflasyon da etkili. Pazar sadece değerde değil adette de büyüyor. Yüzde 12-15 civarında bir adet büyümesi söz konusu. Dünya güzellik pazarı ise yüzde 7 civarında büyüyor. Dünyada yıllık kişi başı güzellik harcaması 20 Euro. Türkiye’de bu rakam 35 Euro (yaklaşık 1.300 lira). Avrupa’da ise 70 Euro” dedi.

ÜRÜN KULLANIM YAŞI DÜŞÜYOR

23 Kasım 2024, Cumartesi 07:00

Temiz enerjiyle 'alo' ve internet

Daha yeşil ve verimli bir ekosistem oluşturmak için son dönemde yatırımlarını hızlandıran Vodafone Türkiye’nin CEO’su Engin Aksoy, “Türkiye genelinde 11 teknoloji merkezi, 15 ofis binası ve 25 binden fazla baz istasyonunda tüketilen elektriğin yüzde 100’ünü yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlıyoruz” dedi. Aksoy ayrıca, enerji verimliliği çalışmaları sonucunda, şirketin 2020’ye göre baz istasyonu başına enerji tüketimini yüzde 2, mobil veri başına enerji yoğunluğunu yüzde 56 azalttıklarını söyledi.

Türkiye, enerji ithalatı için yılda 90-100 milyar dolar harcıyor. Bu, sürdürülebilir bir durum değil. Enerjide yerli yeşil dönüşüm yani yenilenebilir kaynakların ağırlığının artırılması şart. Son dönemde başta sanayi şirketleri öncülüğünde yenilenebilir enerji yatırımlarında hatırı sayılır artışlar gözleniyor. Gelinen noktada Türkiye’nin yenilenebilir kurulu gücü 67 bin 400 megavata ulaştı. Ancak bunun 12 bin 400 megavatı rüzgardan (RES), 18 bin 700 megavatı ise güneşten (GES) sağlanıyor. Oysa bu durum Türkiye’nin gerçek potansiyelinden çok uzak.

5G teknolojisi, daha hızlı veri iletimi ve düşük enerji tüketimi vaat eden bir teknoloji. 5G’ye geçişte altyapının yenilenebilir enerjiyle entegre edilmesi de çok önemli.

11 YILDA 80 MİLYAR DOLAR

Bir taraftan enerji talebinde artış devam ediyor diğer yandan 2053 net sıfır emisyon hedefi bulunuyor. Üstelik 2026 itibarıyla sınırda karbon vergisi de şirketlerin karşısına çıkacak. İşte bunun içindir ki geçtiğimiz günlerde yenilenebilir enerjide 11 yıllık (2035 hedefi) bir yol haritası çizildi, GES ve RES’te 120 megavatlık hedef kondu. Bu hedef için oluşan yatırım potansiyeli ise 80 milyar dolar. İşin ekonomik boyutu kadar sürdürülebilirlik odağı da var. Şirketler bu konuda çok fazla mesai harcıyor. Bu şirketlerden biri de son günlerdeki temiz enerji yatırımlarıyla dikkat çeken Vodafone Türkiye.

SÜRDÜRÜLEBİLİR OPERASYON

Yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektriği kullanarak operasyonlarını daha sürdürülebilir hale getirmeyi amaçlayan Vodafone’un bu alandaki çalışmalarını ve Türkiye’nin net sıfır karbon hedefine sağladığı katkıları Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy anlattı. Kısa süre önce Vodafone’un GES kurulumu için YEO Teknoloji ile yaptığı işbirliğine dikkat çeken Aksoy, “Yap-İşlet-Devret modeli üzerine kurulu bu sözleşme kapsamında, YEO Teknoloji mevcut yıllık enerji ihtiyacımızın yüzde 35’ini karşılayacak güneş enerjisi tesisleri kuracak” dedi.