Giriş
Haydarpaşa Garı kendi kendine yandı!
102 yıllık tarihinde ikinci kez...
***
Bizdeki tarihi mekanların kaderidir bu...
Kendi kendine yanmak!
Biliyor musunuz, taştan da olsa kalbi vardır o binaların, “Kendim yanıyorum, başkasını da yakmayayım bari” diye düşünürler.
O yüzden genellikle bir tatil günü yanarlar!
Kendi kendilerine...
[[HAFTAYA]]
***
Ölü ya da yaralı da olmayınca ‘kendi kendine’ yanan bu tarihi binalar yine birkaç gün içinde ‘kendi kendine’ unutulur.
Sonra bir bakarsınız kendi kendine birilerine satılmış: restoran, kafeterya, otel, rezidans olmuş...
***
Önlemini almak aslında hiç zor değil!
Bak Dolmabahçe’ye...
Yanında kibrit bile yaktırtmıyorlar!
Niye?
Çünkü içinde Başbakan’ın özel ofisi var.
Çare olacaksa ben razıyım, İstanbul’daki her tarihi mekana...
Başbakan için özel ofis yapılsın!
Kızmayın...
Elinizi vicdanınıza koyun söyleyin:
Bırakın Başbakan’ı, Bayındırlık Bakanı’nın özel ofisi olsa o bina ‘kendi kendine’ yanar mıydı?
***
Bu arada her yere vurduğumuz o meşhur “Türk” damgasını giderayak ‘kültür başkenti’ne de vurmuş olduk:
“2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul’da 102 yıllık bir tarihi bina kendi kendine yandı.”
***
Avrupalıların anlamadığı birşey var: Kültür Başkenti olunmaz, kültür başkenti doğulur... Avrupalının zoruyla kültür başkenti ancak bu kadar olunur!
ŞIRNAK’TA MUM IŞIĞI
Şırnak’ta ön lisans mezunları için yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı, (KPSS) sırasında elektrikler kesilince öğrenciler sınavı mumla tamamladı. Cumhuriyet ve Dicle mahallelerinde birçok okulda havanın kararmasının ardından elektrikler kesildi. Sınav yetkilileri sıralara mum bırakarak sınavın tamamlanmasını sağladı. Mum ışığında sınavlarını tamamlayan adaylar, sınavdan çıktıktan sonra, yaptıkları açıklamada yaklaşık 40 dakika mum ışığında sınav sorularını yanıtlamaya çalıştıklarını, fakat karanlık olması nedeniyle soruları bile doğru düzgün okuyamadıklarını belirtti. Bazı adayların ise ağladığı görüldü. Hani soruyorlar ya “Güneydoğu’da terör neden besleniyor?” diye... İşte bundan!
SADECE KÜRT DİYEMEMEK
Neden içinde ‘Kürt’ kelimesi geçen herhangi bir cümlede aynı zamanda Laz, Çerkes, Arnavut, Gürcü, v.s... deme zorunluluğu hissediyor insanlar? Bir de bu “Kürt kardeşlerim...”lafı bazılarının ağzında ne kadar sakil duruyor değil mi?
KADDAFİ VE İNSAN HAKLARI
- O’nu eleştiren Libya’da yaşayamaz.
- Demokrasiye inanmaz.
- Sırf kendisine muhalif olabileceğine inandığı için onlarca Libyalıyı öldürtmüştür.
- Ülkesinde idam cezası onun keyfine göre uygulanır.
- Uluslararası terörün en büyük destekçilerindendir. Velhasıl Muammer Kaddafi bir dikdatördür ve ‘insan hakları’ onunla asla bir arada anılamaz.
“Kaddafi İnsan Hakları Ödülü” alan Başbakan’ımıza duyurulur.
BAYKAL CEPHESİ’NDEN KIRMIZI ALARM
Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Tekin, Önceki gün Baykal’ın en yakınındaki 2 isimden biri aradı beni... Benden duymuş olmayın ama Deniz Bey size fena halde gönül koymuş! “Ne arıyorlar ne de soruyorlar” diyormuş. “Hazır Önder Sav ve ekibini yollamışken Baykal’ı da tasfiye edelim” diye düşündüğünüze inanıyormuş. İnanmadım, Baykal’ı aradım. “Böyle bir duyum aldım. Doğru mu?” diye sordum. Kötü haber, “Doğru değil” demedi. İyi haber, “Allah herkese selamet versin. Bu konuyu konuşmak istemiyorum” dedi. Anlayacağınız hâlâ vakit var! Şayet Baykal’ı karşınıza almak istemiyorsanız acele edin. Yok istediğiniz buysa, doğru yoldasınız!
BU NASIL BİR ŞEREF TRİBÜNÜ?
Birkaç hafta önce Ali Sami Yen Stadyum’unda oynanan bir maçta şeref tribününde Başkan Adnan Polat’ın hemen arkasında türkücü Nihat Doğan’ı görünce sormuştum: “Şeref tribünü dingonun ahırı mı? Bir türkücünün orada ne işi var?” Şeref tribünlerinden sorumlu kurum olan Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’nden çıt çıkmadı. Geçenlerde Spor Bakanı Faruk Özak’a rastladım. Bakan Bey’e bu durumu anlatınca “Olmaz öyle şey!” dedi. Tam da bu konuyu yazmaya hazırlanırken pazar akşamı oynanan Galatasaray-Beşiktaş derbisinde yine Adnan Polat’ın tam arkasında “Şeref tribününde ne alakası var?” diye sormamız gereken bir ünlüye rastladım: Gazinocular kralı Fahrettin Aslan’ın oğlu, ara sıra oyunculuk filan da yapan Mehmet Aslan! Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’nden umudu kestim. O yüzden Spor’dan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Özak’a soruyorum: “Sayın Bakan bu arkadaşların şeref tribününde ne işi var?”
