Bir garip normal: Yeni normal

Bugüne dek dünya, sayısız savaşa, depreme, yangına ve felakete sahne oldu. Ancak tehlikenin bu denli büyük olduğu ve geleceğin öngörülemez hale geldiği bir felakete tanık olmamıştık. Corona virüs bilançosu tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor. Dünya genelinde kaydedilen verilere göre 3 milyonu aşkın vaka ve 217 binleri aşan ölümler... Her gün ölüm rakamlarını duymaya alıştığımız bu dönemlerde geleceğe yönelik felaket senaryoları yazanlar da var. Bu sürecin sonunda her şeyin eskisi gibi olacağına dair ümitli olanlar da.

Dünyayı evlerimize sığdırdık

Bir bilinmezin içinde yaşamlarımızı devam ettirebilmenin çabasındayız. Kumandalar elimizde günlerdir izliyor, dinliyor ve seyrediyoruz. Dünyanın öbür ucuna kadar pek çok şey hakkında sayısız bilgiye sahibiz. Gel gelelim konu gelecek olduğunda orası koca bir muamma. Bugünlerde hepimiz yaşamımızı ve dünyayı evlere sığdırdık. Alarmlar artık çalmıyor. Metroya, otobüse ya da servise yetişmek için koşturmuyoruz. Ne iple çekilen hafta sonları kaldı ne de aylar öncesinden rezervasyon yapılan tatil planları. İçinde bulunduğumuz koşullar bir şaka olmaktan öteye gidemezdi belki ama artık bunlar bizim gerçeğimiz. Ya da adını son günlerde sık sık duyduğumuz “yeni normal” imiz. Peki, nedir bu yeni normal?

Eski normaller şimdilerde anormal oldu

Yeni normal ile kastedilen bir nevi bizleri bekleyen gelecek ve bu gelecekte nelerin olacağı, nelerin olmayacağı. Bunların başını da şüphesiz alışkanlıklar çekiyor. Sabah uyanıp işe gitmek, trafikte saatlerce eve gitmek için çabalamak, sevdiğimiz insanlara dokunmak, sarılmak ve öpüşmek... Sayısız insanı bir araya getiren konserler, tiyatrolar, festivaller ve buralarda sınırsızca geçirilen saatler... Bugün biri çıkıp yukarıda saydıklarımdan birini yapmak istese pek çok insanın tepki göstereceğine şüphe yok. Corona virüs yaşamlarımıza girdiğinden bu yana sıradan olan pek çok şey şimdilerde anormal geliyor. Çalışma şekilleri, iletişim biçimleri ve kurallar tamamen değişti. Yeni normalde bunların yerini mesafeler, maskeler, kurallar ve deyim yerindeyse evin dışında olan her mekâna karşı tedirginlik ve tehlike altında hissetme dürtüleri aldı.

Salgının bize ne getirdiğini şimdilerde net bilemediğimiz gibi gelecekte bizden ne götüreceğini de söylemek bir tahminden öteye gitmez. Unutulmaması gereken tek bir şey , bahara er ya da geç kavuşacağımız.