Merve Tokaz “Savaş, insan soyunun en onursuz deliliğidir”
HABERİ PAYLAŞ

“Savaş, insan soyunun en onursuz deliliğidir”

Haberin Devamı

“Kimse silahlanmadan söz açamamalıydı bugün dünyamızda. İnsanlık savaştan söz edenleri tehlikeli birer deli saymalıydı. Yıkım, yıkıcılık bir deliliktir. İnsanlık bunu çoktan öğrenmeliydi. Savaştan yana olanları, savaştan söz edenleri, silahlanma yarışına girenleri insanlık ya tımarhanelere, ya hapishanelere doldurmalıydı.”

Bu sözlerin sahibi usta yazarımız Yaşar Kemal. Seneler öncesinden bugünümüzü görmüş ve adeta seslenmiş insanlığa. Biz kulak asmamışız. Ve bugün bir savaşın bir ulusu ve bu ulustan başlayarak dünyamızı ne hale getirdiğini hep birlikte görüyoruz.

Bundan binlerce yıl önce tek savaşımız, doğayla olan savaşımızdı. Hepimiz kardeştik ve hepimizin tek bir gayesi vardı: Yaşamak. Günümüzde işler değişti. Şimdilerde çağımızın en büyük insanlık dramıyla karşı karşıyayız. Türkiye’den yola çıkan on binlerce göçmen sınır kapılarının önünde hayatta kalma mücadelesini veriyor. Güçlerin savaşının bedelini her zaman olduğu gibi güçsüzler ödüyor.

“Savaş, insan soyunun en onursuz deliliğidir”

Türkiye’nin sınır kapılarını geçişlere açması sonrası ülkenin dört bir yanından Yunanistan’a doğru yola çıkan on binlerce göçmenin tek bir umudu var. Avrupa’ya geçmeyi başarmak ve burada yeni bir hayat kurmak. Sırtlarında çantaları, ellerinde küçücük çocukları ve yüreklerinde umutlarıyla kilometrelerce mesafelik yolları yürüyor ve sınıra ulaşmaya çalışıyorlar. Gerek sosyal medya gerek haber kanallarında dolaşan görüntüler içler acısı. Kadınlar, erkekler, yaşlılar ve çocuklar dikenli arazilerde yerlere serdikleri örtülerde, derme çatma çadırlarda uyuyor. Arazilerde soğuk havaya aldırmadan yaktıkları dal parçalarıyla ısınma çalışıyorlar. Yaşam ile ölüm arasındaki o incecik çizginin üzerinde hayatta kalmak için mücadele ediyorlar.

Tüm dünya adeta dilini yutmuşçasına yaşananları seyretmekle yetiniyor. Oradaki insanlara Yunan kuvvetlerinin attığı sayısız ses bombası, biber gazıyla müdahalesi ve coplarla attığı dayaklar karşısında şunu sormadan edemiyorum: Nerede bu insan hakları ve insanın en temel hakkı olan yaşama hakkı? Nerede Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler?

Ne zamandan beri savaşın olmadığı bir dünyaya inanmak bir ütopyaya dönüştü. Günlerdir zihnimde sayısız sorunun cevabını vermeye çalışıyorum. Biz ne ara bu hale geldik? Ne zamandan beri acının dili, dini ve milleti var? Ve en çıkmaz soru: Peki ya şimdi ne olacak?

Ne olacağını yaşayacak ve göreceğiz. Ama bir an evvel bir şeyler yapmazsak orada yitip giden canların sorumlusu hepimiz olacağız.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder