Giriş
Şu belli oldu. Setini İstanbul’un dışına kurarak dizisini çeken her kim varsa o seti İstanbul’a taşıdığında işi bitiyor... En iyisinden iki örnek var. “Sultan” ve “Kötü Yol” (Kanal D). “Firar” (Star TV) vardı bir de, o da yenilerdendi.
Başka bir sürü örnek de siz ekleyebilirsiniz... Yerinde kalanların ise ömrü daha uzun oluyor. “Yer Gök Aşk” (FOX) örnek buna. Bir “Hanımın Çiftliği” (Kanal D), en eskilerden “Asmalı Konak” da (atv) bir başka örnek... Demek ki neymiş; taş yerinde ağırmış. Bırakalım da öyle kalsın!
DİŞİLİĞİN KİTABI ÜSTÜNE...
Star TV’nin sabah haberlerini sunan Seda Akgül “Kişilik mi Dişilik mi?” isimli kitabıyla yazarlığa da el attı... Seda’nın samimi tavrının kelimeler üzerinden de devam edeceğine eminim. Üstelik sadece ekran popülaritesi üzerinden kitap yazanlara oranla çok daha etkin bir alanda olacaktır... Sadece konukluk ettiği programlarda kitabı üzerinden cümleler kurmaması gerekiyor. Çünkü o noktada samimiyet yerini pazarlamaya bırakıyor...
[[HAFTAYA]]
20 yılda değişmeyen nedir?
Bayramın en iyi işlerinden biri “Siyaset Meydanı”nın (Show TV) 20 yıllık arşivinden yaptığı derlemelerdi. O kadar çok konuşulmuş, o kadar çok insan konuşmuş ki; izlediğim her kare beni yaşamımın başka bir kuşağına taşıyıp durdu... Tüm bunların yanında “Siyaset Meydanı” gösterdi ki, ekranda tipiyle en çok oynayan haber adamı Ali Kırca imiş...
Ali ağabey 20 yılı artık popülerliğini yitiren deyimiyle tam bir metroseksüel gibi yaşamış. Ve geçenlerde de dediğim gibi yıllar kendisinden hiçbir şey almamış. O meftunu olduğu “Çökertme” türküsü de buna dahil...
İki haftada bir aynı soru!
“Arka Sokaklar”da (Kanal D) iki haftada bir ekipten birilerine kurşun sıkılıyor, bıçaklanıyor, bomba filan atılıyor. Dolayısıyla iki haftada bir sorumuz aynı; “Acaba eleman ölecek mi?”... Bizde bir polisiyede en çok iş yapan soru bu. El aleme gelince onlar daha çok sonuca odaklı; “Katil uşak mı?” gibisinden... Hangisi daha etkin bir soru artık siz karar verin.
Ama kabaca bir hesapla iki haftada bir ekipten bir eleman hastanelik olursa, “Arka Sokaklar” bu sezonu da rahatlıkla çıkaracaktır. Soru da yanıt da aynı kalsa bile...
Futbolizm buysa!
Yanlış saymadıysam programı 15 ayrı parçaya bölerek Türk TV tarihine bir ilki kazandıran “Futbolizm”i (Kanaltürk) şaşkınlıkla izliyorum... Aslında tek parça yayınlansa çok da farklı sonuçlar çıkmayacak ama 15 parçaya bölününce ortaya saçma sapan bir resim çıkıyor. Neyse...
Programda önceki gün eşini kaybeden futbol yöneticisi Ayhan Bermek hakkında bir sürü laf edildi. Ama hepsi “Türk futbolu” diye başlayıp biten kelamlardı... Başı sağ olsun; acısı taze bir adamın ismi üzerinden futbol tartışmak Futbolizm oluyorsa ben daha da yeşil sahalara bakmam arkadaş!
MONK İLE GOL ATAR!
Başarılı oyuncu Engin Günaydın uzun bir süre ekrandan uzak durdu. Büyük bir başarıyla performans gösterdiği Burhan Altıntop olarak hatıralarda kaldı... Öyle ki Burhan Altıntop rüzgarını harem ağası olarak girdiği “Muhteşem Yüzyıl” (Star TV) bile unutturamadı...
Ama tam da kendisini sıfırlayıp yeniden bir fenomen yaratacağı bir fırsat ayağına geldi. Ünlü TV dizisi “Monk”un Türkçe versiyonunda Monk’u oynayarak efsaneleşeceği bir fırsat... Dilerim kendisi de sıkılmıştır Burhan Altıntop’tan da bu fırsattan bir altın gol çıkarır!
BU İŞ KLASİĞE YÜRÜR!
“Bunu Konuşalım” ekranın en cesur işlerinden biri oldu. Hatta en samimi işlerinden biri de diyebiliriz... Bizim gazetenin lafla gediği birleştiren sıkı kalemlerinden Candaş Tolga Işık’ın Kanaltürk’te başladığı bu yeni programında ağırladığı konuklara sordukları açıkçası çok hoşuma gidiyor...
Candaş hem iyi bir ev sahibi, hem de meraklı bir haylaz arasında gidip geliyor. Böylece konuklar manşetlik laflar ettiklerini anlayamıyorlar bile... Bir de ağırladığı konukları çok yakından tanıyor oluşu Candaş’ın elini kolaylaştırıyor. Buna rağmen torpilsiz soruları da saygınlığını arttırıyor. Bravo kardeşime!
Karşılaşmak iyi oldu...
Bayramın en iyi işlerinden biri NTV ekranına gelen “Bayram Karşılaşmaları” oldu. Bu tip buluşma işlerinde NTV ekranının sıkı bir enerjisi var... Devamlı müdavimleri kanalın yılın diğer önemli günlerinde yine benzer karşılaşmaları daha melodik işler üzerinden yaptığını hatırlarlar. Bu kez şarkıların yerine geçen söz buluşmaları da iyi bir fikir olmakla kalmadı, başarılı da oldu bana göre!
