Lanetli dizi diye bir şey var mı?

Aralık diziler için müthiş bir kıyım ayı oldu. Art arda 10 küsur dizi son buldu. Kimi henüz izleyiciyle buluşmuştu, kimi zorlamayla ayakta duruyordu. Yürümedi... Tüm bu tabloya bakınca sona eren dizilerin ortak bir yönünün olduğunu görüyorum. Bu hepimizin bildiği benzer hikayeler ya da yanlış saat gibi meseleler değil. “Dizisi tutmayan oyuncu” diye bir lanetten bahsediyorum... Şimdi burada isim vererek kimsenin canını sıkacak değilim. Ama bitirilen dizilerin başrollerindeki birkaç ismin son işlerine bakacak olursanız içlerinde sezonu tamamlayan bir yapımı göremiyorsunuz... Yani; biraz ara vermek, biraz oyunculuk modelini değiştirmek, bir süre bu yeni tip izleyici ne istiyor ona bakmak lazım. Elbette ekmek teknesinin çalışıyor olması gerek ama motor da yoruluyor işte. Bu tuhaf laneti kaldırmak yine bu lanetle anılan isimlerin elinde!

[[HAFTAYA]]

Öyle gündeme böyle tepki!

Önceki gece “Öteki Gündem” (Habertürk) isimli programda Pelin Çift’in sinirleri boşaldı. Genellikle doğaüstü olayların ve paranormal meselelerin tartışıldığı programda sürekli bir merak havasında olan sunucu meselelere daha fazla tahammül edemedi ve kahkahayı koyuverdi... Bu türden satır arasında gerilimi bol tartışma programlarında sunucunun sinirlerinin çelik yaydan olması gerekiyor sanırım... Kaldı ki Pelin o yayları bugüne kadar büyük bir başarıyla gergin tutabildi. Ben daha önce su koyuvermesini bekliyordum, nasip önceki geceye oldu... Beriki gündem nasıl insanın aklını başından alıyorsa, öteki gündemin de farklı olacağını düşünmüyordum açıkçası. Ne diyelim, canlı yayın işte; bazen öyle oluyor...

*

Artık bekletmese diyorum...

Yeni başlayan işlerde tek korkum attığın taşın ürküttüğün kurbağa değmemesi. Kanal D’nin müthiş prodüksiyonlarından biri olarak duyurulan “X Factor” isimli yetenek yarışmasında durum netleşti... Jüri artık belli. Gülşen, Mazhar Alanson, Mustafa Ceceli filan derken işin profesyoneller ayağı fena bir resim vermiyor. Ama kalanı daha büyük iş... “O Ses Türkiye” (Star TV) karşısında, alışkanlığı bozacak, insanları kendine mıhlayacak bir içerik yaratmak gerekiyor. “X Factor”de meselenin sadece sese dayalı olmayacağını biliyorum... Katılan yeteneklerin birbirinden ilginç hayat öyküleri de yarışacak. Ve biz vicdanıyla SMS arasında gidip gelenler için bu önemli bir ayrıntı... Korkum ise, aylardır duyurulmasına rağmen bir türlü başlayamayan yarışmanın sonunun benzer bir stratejiyle ekrana sürülen “Fatih” dizisinin sonu gibi olması. Allah korusun diyelim!


*

Bir gol averajlı...

Bazı işlere gönüllü olarak inanırım. Başlamadan kişisel skor tabelama onlar için bir gol fazladan koyarım. Mesela bu akşam seyirciyle buluşacak “Cinayet” (Kanal D) o işlerden biridir... Yapımcı şirketin “Behzat Ç.”, “Elveda Rumeli” gibi unutulmazlarını düşününce bir uyarlama (The Killing) bile olsa “Cinayet”in sıkı bir iş çıkaracağını düşünüyorum. Aynı şekilde tanıtımları da izleyiciye o lezzeti veriyor... Karşısı sarsılmayacak işlerle dolu değil, hikayesi akıcı, oyuncuları iyi ve “Çalıkuşu” gibi bir işin bıraktığı zemin de fena değil. Tökezlerse fena bozulurum. Bahtı açık olsun...


*

Beyaz ve Okan karşı karşıya

Bildiğim kadarıyla profesyonel hayatlarında hiç karşı karşıya gelmemişlerdi. Biri diğerinin yayın yaptığı saatte yayın yapmaktan hep kaçındı... Biri cumanın kralıysa, diğeri cumartesinin kralı olmayı tercih etti. Böylece kimi zaman o yok edici boyuta varan rekabetin dışında dolaylı rakip olarak kaldılar... Ama koşullar değişti. 10 küsur yıldır ilk kez karşı karşıya aynı saatte yayın yapacaklar. Biri Kanal D’de olacak, diğeri Show TV’de... Uzatmayalım; Beyazıt Öztürk ile Okan Bayülgen artık karşı karşıyalar. Seyirci cuma geceleri iki talk şovla savrulacak... Profesyonel bir tahmin isterseniz; Beyaz’ın eli çok güçlü. Kemik izleyicisi o gecede öbeklenmiş. Okan ise hâlâ arayışını sürdürüyor. Bir yerlere dağılan izleyicisini tek adreste toplamak telaşında... Maçın ilk raundunda kimin önde olacağı konusunda bu yüzden şüphem yok. Sonrası mı, iyi olan kazanacak işte!