Giriş
Ebru Destan da elendi. Böylece Survivor’da (Show TV) olasılık hesapları biraz daha küçüldü. Nihat Doğan’ın bileğinin sakatlanması diline vurdu sanırım. Sürekli mola halinde, korumalı ama çatal dilli... O konuştukça birileri memlekete dönmeye devam edecek. Biraz torpilli görüntüsü veriyor ilk bakışta. Ama torpil sadece Nihat’a özgü değil. Adanın bu sezonki sakinlerinin alayı torpilli. Neden derseniz... Survivor bir hayatta kalma olduğu kadar bir de ödüllendirme oyunu.
[[HAFTAYA]]
Geçen sezonlarda hakikaten tüm yarışmacıların gözümüzün önünde eridiğine tanıklık ettik... Ama bu sezon, özellikle de yarışma içine ürün reklamları alınmaya başladığından beri kimsenin öyle aman aman bir açlık çektiğini düşünmüyorum... Hani bir peynir firması reklamını verse Nihat da yurdumun o çok özlediği tulum peynirine kavuşacak neredeyse. Durum böyle... Bu kez hayatta kalmak ekseninden çok psikolojik bir alanda devam eden savaşı izliyoruz. Ve bu savaş için çalışan bir bileğe ihtiyaç olmadığı da ortada. Ne dersiniz?
Ekranların Tarabya’sına buyurun...
Flash TV sularına çoktandır uğramıyordum. Digital platformdaki sıralaması çok gerilerde olduğu için belki... Ama önceki akşam Oğuz Yılmaz’ın sunduğu bir eğlence programına rastlayınca anladım ki Türk televizyonlarının Tarabya ortamı artık Flash TV olmuştur... Yayın akışında sürekli bir “haydi eller havaya” hali var. Her gün başka bir sanatçı sahne alıyor prime time diliminin ortasında. Ve kafalar hep mi böyle güzel olur? Bana göre kimse itiraz etmesin. Televizyon dediğin eğlendirme kutusu aynı zamanda. Ve bir misyon yükleyeceksek Flash TV’nin ustalıkla yaptığı iş TV dünyasının piyanist şantörü olmaktır. Bravo diyorum; bir boşluğu doldurduğu için...
Gözler Birand’ı aradı!
Fenerbahçe’nin şampiyon olması üzerine gözler koyu bir Galatasaray taraftarı olan Mehmet Ali Birand’ı aradı. Ama tesadüfe bakın ki ünlü anchorman tam da hafta sonu itibarıyla tatile çıkmıştı... Açıkçası ben Birand’ın Fenerbahçelinin coşkusunu resmeden haberleri nasıl sunacağını çok merak ediyordum ki, izlemek kısmet olmadı... Ama aynı akşam Uğur Dündar parıldayan gözleriyle şovun sıkısını yaptı. Üstüne bir de Aziz Yıldırım röportajı koydu ki Birand’ı tamamen kontrpiyede bırakan gol tam da bu hattan geldi... Ne diyelim haber de bazen yuvarlaktır!
Ezel’in mezarlığı nerede?
Ezel’de ölenler yaşayanlardan daha kalabalık bir nüfustur artık. Bu arada ilginç bir detay dikkatimi çekiyor... Ezel’de kim öldüyse ertesi hafta filan TRT 1’deki Sen de Gitme dizisinde ortaya çıkıyor. İlk olarak Ezel’in kardeşi Mert derken, Dayı’nın karısı Selma’yı da görünce önceki akşam; “Ezel için öbür dünya Sen de Gitme isimli bu diziymiş meğerse” diye düşündüm... Önümüzdeki hafta Temmuz’u koluna takmış Tefo’ya da denk gelirsem bu fikrim netleşecektir. Vallahi bekliyorum öyle bir şey...
RUMELİ RÜZGARI SEVENLERE...
Kanallarda özellikle de dizilerde ciddi bir Rumeli/Balkan eksikliği çarpıyor göze. Elveda Rumeli’den sonra bu boşluğu doldurup Balkan kökenli izleyiciyi mutlu edecek bir iş yapılmadı hâlâ... Durum böyle olunca insan içindeki toprak özlemini tematik kanallarda gidermeye çalışıyor. Önceki akşam Tek Rumeli televizyonunda Arif Şentürk’ü görünce hakikaten iyi hissettim kendimi...
Köklerinin dörtte biri o coğrafyaya uzanan bir adam olarak Arif Ağa’yı görüntüsü yaşlanmış olsa da yaşlanmayan sesiyle dinlemek harikaydı... Öyle içinizde bir özlem tütmeye filan başlarsa bulun Tek Rumeli TV’de Arif Şentürk’ü. O coğrafyanın türküleri ve söylenceleriyle enfes bir akşam geçirin. Ruhunuz şenlensin!
Keçi yemi mi, sağlık hapı mı?
Altın çilek isimli meyve hakkında kafalar bir hayli karışık. Haber kanallarının verdiği bilgiye göre çok sayıda ürün elde kalmış ve keçilere yem oluyormuş geçen hafta itibarıyla... Bilmeyenler için bir iddia olarak bu meyvenin hapını kullanan bir vatandaşımızın can verdiği olayı hatırlatıyorum. İşte o dakikadan sonra Başbakan kullansa bile arasına mesafe girmiş altın çilek ile vatandaşın... Hal böyleyken uydu kanallarının çoğunda hâlâ dakikalarca reklamının dönmesini pek kestiremiyorum. Bir yandan keçi yemi oldu diyorlar, öte yandan sadece birkaç kapsüllük altın çilek haplarını onlarca liraya satıyorlar. Ne tuhaf bir ülke olduk ama...
