Sakalı da biz mi düşünelim?

“Muhteşem Yüzyıl” (STAR TV) neresinden bakarsanız bakın artık “oturmuş” bir TV yapımı. Yani dizide sırıtan ayrıntıları bulmak pek de kolay değil. Eh çıta bu kadar yüksek olunca doğal olarak beklenti de yükseliyor. Bu yüzden mesela Divan toplantısında bazı paşaların yüzündeki takma sakallar bildiğin sırıtıyor sevgili okur. Artık ışık mı ayarlanır, yoksa hemen diziden gönderilmeyecekse bu oyunculara “sakal baskısı” mı yapılır bilemem? Ama diziyi kıl ya da tüy ile hafifletmenin manasız olduğunu söyleyebilirim. “Öyle sakala böyle tarak” demeden hem de!

[[HAFTAYA]]

KARDEŞİ BU KADAR BENZEMEZ!



Kanal D Sabah haberleri sunucusu İrfan Değirmenci ile önceki gün bir ödül töreninde bir aradaydık. İrfan zaman içinde olgunlaşan ve kendi adıma ekrana bir hayli yakıştığını düşündüğüm bir kardeşim. Nezaketiyle kitleleri kavradığının farkında olduğu o denli belli ki o gömleğini ne ekranda ne de dışarda çıkarmıyor üstünden. Yakışarak taşıdığını da ekleyelim. Uzatmayayım. Önceki gün onun sabah haberleri macerasını izlerken sıklıkla gençliğime gidip geldim. Bana çok benziyordu. Ama ruhsal olarak, asıl İrfan’ın tıpkı kopyası bir adam var ki, onu her izlediğimde bir gün bizim Değirmenci de buralarda olabilir diyorum. Şimdi e2 isimli kanalda her gece yayınlanan şovuyla Amerika’nın yeni jenerasyon talk show ustası Jimmy Fallon bildiğin İrfan Değirmenci be sevgili okur. Bak yukarıda ikisinin de resmi var. Hangisi daha İrfan, hangisi daha Jimmy; sen karar ver artık. Ben sadece ikisinin de yüz güldürdüğü notunu düşeyim; çünkü işim bu!

Tutar da orada değil!

STV’de önceki akşam başlayan “Kelime Zinciri” isimli program, aslında yerli bir yapım olan “Kelime Oyunu”nun klonlanmış ve küçük farklarla ayrılmış hali gibi geldi bana. Ali İhsan Varol’un “Kelime Oyunu”, bu köşenin yazarının sıklıkla izleyip neşelendiği bir program öncelikle bunu not düşmeli. “Kelime Zinciri” ise o neşeyi dağıtan bir iş değil, tersine kalabalıklaştıran bir yapım olmuş. İlk izlenimim rakibi kadar basit olmamasına rağmen bir süre sonra izleyeni içine aldığı oldu. Kendi adıma yarışmanın izleyicisini oluşturacağına inanıyorum. Sadece yayın saati anlamında bir şerhim olabilir. Çok geç gibi görünse de dizilerin final diliminin karşısına denk düştüğü için kendi şansını azaltıyor “Kelime Zinciri”... Mesela haber önünde, lisan ve kelimelerle oynaşmaya hazır bir kitle varken bahtının önünü açar bu yarışma. İlgilisinin dikkatine...

İstikrarı yakalar mı?

Fox Gece haberlerinin yeni yüzü Gülay Özdem oldu. Önceki gün kulislere düşen bu haber anladığım kadarıyla önümüzdeki haftadan itibaren pratiğe geçerek netleşecek. Gülay, çok kısa zamanda çok fazla kanalla anıldı ve ayrıldı. Ama bildiğim kadarıyla Fox TV haber anlamında bir istikrar abidesi gibi. Dolayısıyla haberin patronu Doğan Şentürk bizim Gülay’a çoktandır özlediği istikrarı uzun bir süre boyunca sağlayacaktır.

Kral değişiyor mu?

Flash TV’de prime time saatlerinde düzenli olarak yayınlanmaya başlayan müzik eğlence programları aklıma farklı şeyler getiriyor. Kanalın düzenli eğlence haline lafım yok. Yayın politikasıdır ve saygı duyarım. Ama sanırım programlarda ilk kez izleyici karşısına çıkan isimsiz şarkıcı ve türkücü kardeşlerimiz ellerindeki bu tek sıkımlık barutu havaya üflemek niyetinde değil. Bu yüzden programlar daha çok tanıtım organizasyonları havasında geçiyor. Bu da bazı müzik kanallarında uygulanan para politikasının sanatçıları farklı arayışlara soktuğunun resmi gibi geliyor bana... Bana göre işin bu tarafından bakılacak olursa Flash TV tematik kanallara oranla çok daha güçlü olan erişimiyle video müzik sektörünün zirvesine dikmiştir gözünü. Hayırlısı olsun!

Unutulmayacaksın Mehmet!

Bir yol arkadaşını daha sonsuzluğa yolcu ettik. Benim neredeyse her programımda kameramanlık yapan sevgili kardeşim Mehmet Çelik kalbine yenik düştü. Mehmet, tanıdığım en sportmen belki de bu yüzden en centilmen arkadaşlardan biriydi. Hani onun atletik cüssesinin bir krize teslim olması hayatta aklıma gelecek son şeydi. Ama oluyor. İnsan yazgısının sürprizleri neyse onunla karşılaşıyor eninde sonunda. Mehmet çok erken gidenlerin arasında yerini aldı. Onlarca kiloluk Steadicam kamerasıyla çektiği görüntülerle yaşayacak bundan sonra. Yaşayacak, inanıyorum. Nur içinde yat kardeşim!

Mustafa öldü mü sahi?

Mustafa için öldü diyorlar inanalım mı? Gerçi tabutunu da gördük ama ne olursa olsun, dizilerde ölümlere tam olarak inanmak mümkün değil. Yani benim “Fatmagül’ün Suçu Ne?” (Kanal D) isminden ziyade “Mustafa’nın Laneti” olarak dillendirdiğim dizide Mustafa’nın “Kavak Yelleri”nin Efesi gibi gittiği yerlerden ayaklanıp gelmeyeceğinin garantisi yok, ne dersiniz? Hem biliyorsunuz her iki dizide yaklaşık aynı coğrafyada geçtiğine göre toprağın adamımızı kabul etmemesi durumu da var. O kadar kötülüğün yanına kalmayacağını düşünürsek hele! (Şaka bir yana dizi haziranda son buluyor. Dolayısıyla Mustafa öldü gitti. Allah rahmet eylesin!)