N. Kübra Akalın Hiç unutmamak için Merhaba Asker!
HABERİ PAYLAŞ

Hiç unutmamak için Merhaba Asker!

Abimin beni arayıp “İntihar edersem peşini bırakma” dediği günü hatırlıyorum. Hiç unutmam sanırım. Korku kaplamıştı ruhumu. Evden giden üçüncü ‘erkek’ti o ‘vatan için’, ama yine de güven vermiyordu gittiği yer ve hala da vermiyor. Döndüğünde nasıl da rahatladığımı düşünüyorum hayata dondurduğu yerden devam etmeye çalışırken…

Murathan Mungan’ın seçtikleriyle derlenen asker ölümleri öykülerini okurken hep aynı şeyi düşündüm. Benim yüreğimdeki korku gitmişti ama ya korkusu ve acısı baki kalan analar, babalar, kardeşler, arkadaşlar, sevgililer… Kaybettiklerinin acısını yaşayamadan peşine düştükleri mücadelede cevabı verilemeyen sorular… Murathan Mungan, Merhaba Asker’de yazdığı özsözde anlamlı bir sonu soruyor: “Evlatlarının ölümüne ilişkin sorularına cevap arayan çaresiz ve acılı aileleri kahredici bir belirsizlikle baş başa bırakarak onlara ömre yayılan bir işkence yaşatmak da en az bu gençlerin ölümleri kadar hazin değil mi?”

Haberin Devamı

Merhaba Asker seçkisine katkıda bulunan on altı yazar (Niyazi Zorlu, Sibel K. Türker, Müge İplikçi, Behçet Çelik, Toprak Işık, Neslihan Önderoğlu, Türker Armaner, Haydar Karataş, Hakkı İnanç, Seray Şahiner, Sema Kaygusuz, Jaklin Çelik, Bora Abdo, Aslı Tohumcu, Murat Özyaşar, Şule Gürbüz) kaleme aldıkları öykülerde, askerde yaşanan şüpheli ölümlere ve yukarıda da bahsettiğim cevabı verilemeyen soruları okuyucuya iletiyor.

Kayıtlara göre Türkiye’de 1992-2012 yılları arasında 2.221 kişinin askerlik yaparken ‘intihar’ ettiğini söylüyor. Bu şüpheli ölümlere bakıldığında karışımıza hep gayrimüslim, eşcinsel ve Kürt gençleri çıkıyor. Kısacası ‘öteki’ görülen, toplum nezdinde ‘Bu vatanın ekmeğini yemiyor mu elbet o da yapacak vatani görevini’ baskısıyla karşılaşan ancak hiçbir zaman ‘bu vatanın evladı’ olamamış gencecik insanlar onlar…

Mungan, kaleme aldığı önsözde, yaşadığımız durumun ne kadar vahim olduğunu şöyle ifade ediyor: “Bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri listelerinde ‘askeri zayiat’ olarak adlandırılan şüpheli ölümlerin gerekçesi olarak duruma göre, ‘kazayla seken kurşun’, ‘yanlışlıkla ateş alan silah’, ‘intihar’, ‘elektrik ya da yıldırım çarpması’, ‘yüksekten düşme’, ‘birlik içinde trafik kazası’, ‘eğitim sırasında mühimmat patlaması’, ‘yılan sokması’, ‘ani kalp krizi’ gibi olay ve durumla bağdaşmayan, inandırıcılıktan yoksun, çelişkili açıklamalar yapıldığını gördük. Sivil hayata egemen olduğu gibi, askeri hayatta da var gücüyle işleyen ‘örtbas etme kültürü’, devletin ortaya çıkmasını istemediği olayları bir biçimde hasıraltı etme geleneğini sürdürerek her seferinde ölümleri meşrulaştırmaya çalışmış, pek çok davanın üstünü örtmüş, suçluları saklamış ya da aklamıştır. Bunca zaman ne TSK, ne dönemin hükümetleri bu konularda ciddi bir açıklama yapma gereği duymuş; pek çok olayda yetkililer, sorumlular hakkında soruşturma bile açılmadığı ya da üstünkörü soruşturmalarla savuşturulup davanın bir an önce kapatılmaya çalışıldığı görülmüştür. Şüpheye yer bırakmayacak ölçüde somut kanıtların failleri köşeye sıkıştırdığı durumlarda bile ‘adam öldürme’ suçundan değil, ‘görevi ihmal’ suçundan dava açılmış; bunlar da çoğu kez takipsizlik ya da hafif cezalarla sonuçlanmıştır.”

Yalnızca ‘Bir şüpheli asker ölümü’ daha başlıyla gazetelerde 800 vuruşluk haber değeri gören gencecik insanlara asker ocağında biçilen kaderin edebiyatta yer edebilmiş olması bile bu kitabı başlı başına değerli kılıyor. Bununla beraber edebiyatta çoğu zaman belirlenen bir temaya özel öykü kaleme almak okuyucuya yapay gelir. Nihayetinde ısmarlama bir iştir ve karşınıza yapay cümleler çıkabilir. Okuyucu genelde bu önyargı ve korkuyla başlar kitaba ancak “Merhaba Asker”de böyle bir duygu durumu olmuyor. Murathan Mungan’ın kaleme aldığı önsözde, yüzümüze çarpan gerçekle derin bir nefes alıp başlıyoruz okumaya. Çoğu öykü yapaylıktan uzak, gerçeği duru bir dille okuyucuya aktarıyor.

Haberin Devamı

Her öykü yeniden hatırlatıyor; ölümlerden sonra tutarsızlıklarla dolu savunmaları, ‘zaten psikolojisi bozuktu’ları, devlet malına zarar vermekten kesilen para cezalarının cenaze evine gönderildiğini, diskoda dövülüp su bile içemeden ölenleri, geride kalanların acısını ve mücadelesini…

Haberin Devamı

Turgut Uyar şöyle der “Her Şeyden Biraz Kalır” şiirinde; “Hiç unutmam, hiç unutmam, hiç unutmam / diyor birisi yineliyorum / hiç unutmam, hiç unutmam, hiç unutmam, hiç unutmayın / insan nasıl direnir başka / hiç unutma”

Hiç unutmamak için belki de daha çok yazılmalı şüpheyle bakılan gözler tarafından şüpheyle ölüme gönderilenler ve hiç unutmamak için Merhaba Asker…

Murathan Mungan’ın seçtikleriyle Merhaba Asker, Metis Yayınları, 2014

Sıradaki haber yükleniyor...
holder