Giriş
Orhan Veli’nin İstanbul’u dinlediği Boğaz’dayız. Gerçi o “Urumeli Hisarı’na oturmuşum/Oturmuş da bir türkü tutturmuşum” diyor ama biz Bebek sırtlarına çıktık. İstanbul’u dinliyoruz. Üstelik adını bir edebiyat kahramanından almış ‘Momo’da oturmuş dinleniyoruz. ‘Momo’ aslında kitaba da adını veren bir roman kahramanı. Dinleme ve zamana sahip çıkma öğretisi öneriyor. 2018 yazında Çeşme’de açılan işletmeye isim ararlarken felsefesini de sevdikleri kitaptan ilham almışlar. Yayınevinden topluca aldıkları kitapları da müşterilerine dağıtmışlar. Momo Beach’te romanın öğretisini motto edinen Burak Beşer, yazlıktaki başarısını İstanbul Bebek sırtlarına da taşımış.
Mekan pandemi kısıtlamalarına rağmen ruhunu ve enerjisini koruyor ve mayısta Ege sahillerine uzamanın sabırsızlığını yaşıyor. Momo, Çeşme’de sapa sayılan bir koyda enerjik bir trend yaratmıştı. COVID-19 kısıtlamaları eğer nefes aldırırsa sahildeki enerjisini tekrar yaratacak gibi görünüyor. Ne de olsa iyi bir rehberi var. Michael Ende’nin roman kahramanı herkesin hayatını değiştiren, ‘Zaman hırsızları duman adamları’ da yenen kahramanımız Momo.
MANZARAYA SIRTINI DÖNEN BİRİ VARSA BİLİN Kİ İSTANBULLUDUR
Bu espri daha çok Ayvalıklılar için yapılır. Arkasını dönmeyi de böyle nazik bir şekilde ifade etmezler. Ben mekanın güzelliğini size göstermek için kendime İstanbullu süsü verdim ve manzaraya sırtımı döndüm. Şahane bir boğaz manzarası şehri kendinizi, masada oturduğunuz dostunuzu dinlemeye sevk edecek. Zaten şimdilerin en büyük meselesi, dinlemeyenlere kendimizi anlatmaya çalışmak değil mi? Kısıtlamalar kalktığında boğazın ışıltısında dans da edebileceksiniz. Bu arada şunu da söylemeden geçmeyelim.
Burası biraz gizli, gizemli bir işletme, müdavimlerinden referans almadan giremiyorsunuz. Zengin bir Boğaziçilinin bahçesindeki tavşan ağılı Momo’ya mekan olmuş. Şanslı tavşanların manzarası artık İstanbulluların hizmetinde. İtalyan Şef Carlo Bernardini’nin danışmanlığında hazırlanan menüyü Şef Emek Demirtaş yürütüyor. İtalyan-Türk titizliğinin birleştiği yemekleri sizin için damağımda çevirdim. Dengesi şahane bir menü var.
MOMO BURGER
Kısık ateşte, saatlerce sabırla pişen kaburga, kemiğinden ayrılıp özel ekmeğin içine yerleştiriliyor. Cheddar peynir ve kornişon turşusu burgere eşlik ediyor. Momo’nun farkı; Trüf yağıyla tatlandırmış patates kızartması. Momo Burger, trüflü patates kızartmasından bir kaide üzerinde yükseliyor.
İSTANBUL’A NAZIR BİR MENÜ
Browni ve profiterolün şahane detaylarına girip diyetinizi bozmadan, menüye bir göz atalım.
KEÇİ PEYNİRLİ SALATA
Sıcak keçi peyniri topları, körpe karalahana yapraklarına yatırılmış. Kavrulmuş cevizden mühürler vurulup çarkıfelek meyveli sosla kilitlenmiş. Peynir pane ve çarkıfeleğin mayhoş sosu yemeğin karakterini belirliyor. Porsiyonu büyük değil ama bir öğün olarak yenebilecek lezzet ve doyuruculukta.
KARİDESLİ PİZZA
Sanki İtalyan Konsolosu’nun karısı, çocukları için asimetrik bir pizza açmış da beklenmedik misafir olarak siz gitmişsiniz. Özgün ve lezzetli, karidesli, yeşillikli pizza...
SEBZELİ RISOTTO
Kuşkonmaz, baby enginar dilimleri, pancar ve taze fesleğen yapraklarıyla Kuzey İtalya’dan dişe gelir bir lezzet sunuluyor. Manzaraya bakıp, biraz ileriyi görebilseniz Tarabya’daki İtalyan Konsolosluğu’nun yazlık sarayının mutfağından yayılan kokuyu tanıyabilirsiniz.
