Selin Çakar Bir Melek, iki anne
HABERİ PAYLAŞ

Bir Melek, iki anne

Haberin Devamı

‘Anne’ dizisinin ilk bölümünü henüz izleyebildim ve hala o küçük kız çocuğunu çöp poşetine koydukları sahne gözümün önünden gitmiyor. Hikaye bir çoğumuzu en zayıf noktamızdan vurdu; anneliğimizden... Eminim bir çoğumuzun aklına da aynı soruyu getirdi; her doğuran ‘anne’ olur mu? Maalesef son zamanlarda sıkça okuduğumuz haberler her doğuranın anne olamayacağı gerçeğini gözler önüne sermeye yetiyor da artıyor bile.

Hayatı savrulmuş bir kadın. Henüz neden o karanlık yollarda yürüdüğünü bilmiyoruz. Yanında geçimini hayatındaki kadın üzerinden sağlayan bir erkek. Acımasız, vicdanından uzak ve her türlü kötülüğü hiç çekinmeden yapabilecek bir karakter. Tüm bu sefilliğin tam ortasında bir kanatsız Melek... Etkilenmemek, sorgulamamak mümkün değil.

Diğer tarafta sırtında kırık dökük, ağır bir hikaye taşıyan Zeynep. Herkesten uzak, kendi kabuğunda bir hayat yaşarken yoluna çıkan küçük kız çocuğu belli ki Zeynep’i kendi çocukluğuna doğru uzun ve sancılı bir yolculuğa çıkaracak. Cansu Dere’nin karizmatik ve soğuk duruşu uygun karakterlerde fazlasıyla artı puan sağlıyor. Yüzündeki doğal hüzün onu karakterle bütünleştirmişti adeta. Çok fazla göz önünde olmayışı ve proje anlamındaki isabetli seçimleri de içinde olduğu işlerde Cansu Dere’yi başarıya ulaştırıyor.

Zeynep karakterinin neden evlatlık verildiği, evlatlık verilmiş olmasına rağmen gerçek annesinin varlığından haberdar oluşu, Melek ile çıktığı yolda neler yaşayacağı seyircinin merakını yükselten kilit noktalar.

Diziyi izlerken duygudan duyguya sürükleniyor olmak da bana ayrıca keyif verdi. Kızdım, mutlu oldum, üzüldüm, ağzıma geleni saydım, ağladım. Bu da diziyi baştan sona gözümü kırpmadan izlememi sağladı.

Gonca Vuslateri, Vahide Perçin, Berkay Ateş ve en çok da ‘Melek’i soluksuz izleten Beren Gökyıldız oynadıkları karakterleri başarıyla ete kemiğe bürümüşlerdi. Küçük Beren bölümün yıldızıydı. Bana Melek’i çok sevdirdi, çok içimi acıttı.

‘Anne’ dizisinin yolu açık, reytingi bol olsun. Ben severek takip edenlerin arasında olacağım.

Vatanım Sensin bekleneni verdi mi?


Uzun zamandır üzerinde çalışılan ‘Vatanım Sensin’ geçtiğimiz hafta seyircisiyle buluşan bir diğer dizi. Halit Ergenç her zamanki gibi karizmasıyla, Bergüzar Korel ise güzelliğiyle büyülüyordu. Her ikisi de rollerinin hakkını fazlasıyla vermişlerdi ki ben diziyi izlerken iki ismin gerçek hayatta evli oluşları beni karakterlerin gerçekçiliğinden hiç uzaklaştırmadı.

Dönem dizilerini severim. ‘Çemberimde Gül Oya’, ‘Hatırla Sevgili’ ve son sezonu hariç ‘Muhteşem Yüzyıl’ bir bölümünü dahi kaçırmadan, büyük bir zevkle izlediğim işlerdi. ‘Vatanım Sensin’in ilk bölümü beni ekrana mıhlamasa da ikinci bölümünü merak etmemi sağladı.

Hikayenin girişinin yapıldığı ve karakterlerin tanıtıldığı ilk bölümü yer yer ‘hadi amaa’ dedirtecek anlara sahipti. Yine de ikinci bölümün daha hareketli geçeceği kanısındayım. Gözüme batan en belirgin şeylerden biri Ali Kemal’in üvey kız kardeşine olan aşkıydı. Durumda eksik ya da rahatsız eden bir şeyler vardı. İşin ahlaki ya da etik boyutundan bahsetmiyorum ama okuduğum yorumlardan anladığım kadarıyla seyirci de bu aşktan ya pek hoşlanmadı ya da çok inandırıcı bulmadı.

Dizinin son sahnesinde Cevdet’in boş bakışları bana ‘Acaba hafızasını mı kaybetti?’ diyedüşündürdü ama ikinci bölüm tanıtımında gördük ki böyle bir durum söz konusu değil. Belli ki Cevdet gizli bir görev için Yunan ordusunun içine sızmış ve bunu da kimseye söylememesi gerekiyor. Sonuçta mevzu vatansa gerisi teferruat felsefesiyle yaşayan bir karakterden bahsediyoruz.

Vatanım Sensin’in ikinci bölümüyle zirveye yerleşmesi kuvvetle muhtemel. İzlenme oranları da illa ki artış gösterecektir. Burdan sonrası da hikayenin nasıl yol alacağına bağlı.

Herkese iyi seyirler...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder