Volkan Aliakar

28 Kasım 2011, Pazartesi 04:00

Hangi Trabzon?

Bu sezon Türkiye’yi, Avrupa’da temsil eden iki takımın kapışmasında bol pozisyon ve heyecan vardı. İlk yarıda; Şampiyonlar Ligi’nde boy gösteren Trabzonspor, UEFA Avrupa Ligi’nde mücadele eden Beşiktaş’a oranla daha iyiydi. Topa sahip olma, oyunu rakip yarı alana yıkma anlamında başarılıydı Karadeniz fırtınası. Fakat bu iyi görüntüye rağmen pozisyon üretmede Siyah-Beyazlı ekip bir adım öndeydi. Üstelik Kartal’ın hocası Carvalhal defans ağırlıklı isimleri ilk 11’de sahaya sürmüştü.

[[HAFTAYA]]

Orta sahası İbrahim Toraman, Fernandes, Ernst ve Ekrem’den oluşan bir takımın fazla pozisyon bulması şaşırtıcı. İkinci 45’te oyun da tamamen Beşiktaş lehine döndü. Hafta içinde Şampiyonlar Ligi’nde oynanan İnter maçı Trabzonsporlu futbolcuları çok etkilemiş. Hem mental hem de fiziksel anlamda geriye götürmüş Bordo-Mavililer’i. İtalyan devine kök söktüren Trabzonspor gitmiş yerine vasat bir takım gelmişti. Bu açık farklı görüntüyü sadece ‘yorgunluk’ deyip geçiştiremezsiniz. Mersin İdmanyurdu beraberliğinin ardından da ifade etmiştim.

Trabzonspor yoğun maç temposundan dolayı geriye doğru gidiyor. Bana göre Şenol Güneş’in müdahalede bulunması şart. Mesela Bursaspor’dan büyük umutlarla alınan Volkan Şen neden son dakikalarda oyuna giriyor? Bursa deplasmanında özel anlaşma gereği oynamayan Volkan o günden bu güne formaya hasret kaldı. Henrique’nin geri dönüşü neden bu kadar uzun sürdü? Brezilyalı futbolcu sakatlanmadan önce Trabzonspor’un en etkili silahıydı. Bu iki futbolcunun takıma kazandırılmasının şart olduğunu düşünüyorum.

30 Ekim 2011, Pazar 04:00

Gerçekle yüzleşme

Gaziantepspor karşılaşması; Trabzonspor’un, Burak Yılmaz’sız ligdeki ikinci sınavıydı. İlkini Trabzon’da, Belediye’ye karşı oynamış ve sahadan 1-0’lık yenilgiyle ayrılıp sınıfta kalmıştı Bordo-Mavililer. O karşılaşmada cezası nedeniyle forma giyemeyen Burak dün ise grip olduğu için oynayamadı. Ve Trabzon hep dile getirdiğimiz o gerçekle yine yüzleşti.

[[HAFTAYA]]

Burak’ın olmadığı maçlarda Karadeniz Fırtınası gol atmakta çok çok zorlanıyor. Zaten bunu biz söylemesek de istatistikler açık bir şekilde ortaya koyuyor. Trabzonspor geride kalan 9 Süper Lig maçında 13 kez fileleri sarstı, 11’ine imzasını Burak Yılmaz attı. Teknik direktör Şenol Güneş, Gaziantep’te gol umutlarını Pawel’e bağlamıştı. Adrian ve Halil Altıntop da Pawel’e destek verdi.

Bu üçlü pozisyon üretmekte başarılı olduysa da topu filelere göndermekte bir o kadar beceriksizdi. Gerçi Gaziantep de çok kaçırdı. Özellikle ikinci yarının ilk 15 dakikalık bölümünde Trabzon’un yarı sahasından ayrılmadılar. Henrique ve Alanzinho’nun oyuna girmesi Bordo- Mavililer’i biraz hareketlendirdi. Ama gol konusundaki beceriksizlik devam etti.

Taa ki son saniyeye kadar. Tam Trabzonspor’un hanesine 2 kayıp puan daha yazılacak derken birden sahneye Halil Altıntop çıktı. Verkaç sonrası attığı golle Trabzonspor’a hayat verdi, günü kurtardı. Bu galibiyet takımdaki sıkıntıların üzerini kesinlikle örtmemeli. Çünkü önümüzde camia ve Türkiye için çok önemli Şampiyonlar Ligi’ndeki CSKA Moskova sınavı var.

27 Ekim 2011, Perşembe 05:00

Tek fırtına Burak

Antalyaspor’un iki güzel golü ilk yarının özetiydi... İlki Maradona, Messi ve Oktay Derelioğlu’nu andıran cinstendi. Deniz Barış kendi sahasından aldığı topla ilerledi, bütün Trabzonsporlular’ı çalımladı (kaleci Tolga dahil) ve boş kaleye golü attı. Ardından Zitouni’nin muhteşem volesi sahalarda ender görülen cinstendi. Peki Trabzonspor ne yaptı 45 dakika boyunca? Akılda kalan tek atakta Adrian altı pastan topu auta attı.

[[HAFTAYA]]

Soyunma odasına 2-0’ın dezavantajıyla giden Bordo-Mavililer’e silkinmesi için sihirli bir değnek gerekiyordu. O da Zokora oldu. Alanzinho’nun yerine oyuna giren Fildişi Sahilli yıldız tüm atakları yönlendirmeye başladı. Nitekim Burak’ın attığı golde asisti yaptı. Karadeniz Fırtınası’nın atakları devam ederken Zokora’nın kırmızı kartı tüm planları alt-üst etti. Bu pozisyonun devamında Burak’ın penaltı golü skoru dengelese de bir kişi eksik kalmak Trabzonspor’un hızını kesti, yine bir puanla yetinildi.

Daha önce de yazdığım gibi sadece Burak Yılmaz’ın üzerine kurulu hücum organizasyonları günü kurtarmaktan öteye geçmez. Gerçi Trabzonspor’un günü kurtardığı da söylenemez. 8. haftası geride kalan Süper Lig’de Bordo-Mavililer 3 galibiyet 4 beraberlik 1 mağlubiyet aldı, 13 puan topladı. Bu tablo; Şampiyonlar Ligi’ndeki iyi sonuçlar olmasa Trabzon’da homurtuları çoktan başlatmıştı. Şu anki görüntüye göre lakabı Karadeniz Fırtınası olan Trabzonspor’daki tek fırtına takımının 13 golünden 11’ine imzasını atan Burak Yılmaz.

23 Ekim 2011, Pazar 05:00

Serdar yetişti

CSKA Moskava karşısında alınan 3-0’lık mağlubiyetin ardından Şenol Güneş, “En iyi oynadığımız maçı kaybettik” demişti. Tecrübeli hoca bu sözlerinin arkasında durup Cech hariç aynı 11’le Bursaspor karşısına çıktı. Slovak sol bek de yabancı kontenjanına takıldığı için kadroya giremedi. Bu futbolcunun yerine en önemli gol kozu Burak forma giydi.

[[HAFTAYA]]

Ancak Rusya’daki performansının çok gerisindeydi Bordo- Mavililer. Özellikle ilk yarıda hemen hemen hiç pozisyon üretemediler. Bunun en önemli nedeni de Bursaspor’u ortadan yıkmak istemesiydi. Ev sahibi ise topu kanatlara indirip gol aradı. Böylece daha etkili bir görüntü çizdi. İkinci yarıda aynı görüntü devam edince Bursaspor’un golü geldi. Ozan İpek kendi çabalarıyla yarattığı pozisyonda Sestak’ı golle buluşturan isimdi. Ozan’ın becerisini görmezden gelemeyiz.

Fakat Trabzonsporlu defans oyuncularının o topu uzaklaştıramaması şaşırtıcıydı. Geriye düşen Karadeniz ekibinde Şenol Güneş oyuna müdahale etti. Adrian-Pawel ve Halil-Mustafa değişiklikleriyle kötü görüntüyü silmek istedi, ancak başarılı olamadı. Trabzonspor’un imdadına yetişen isim Serdar Aziz oldu. Verdiği hatalı geri pasında kaleci Carson, Burak’ı ceza sahasında düşürdü ve Bordo-Mavililer penaltı kazandı.

Bu pozisyonda Carson’a sarı kart çıkmasına anlam veremedim. Çünkü son adam konumundaki İngiliz kalecinin atılması gerekiyordu. Beraberlik golüyle morallenen Trabzonspor biraz daha canlandı. Fakat bu hareketlilik galibiyeti getirecek kadar etkili değildi.

19 Ekim 2011, Çarşamba 05:00

Altın kural!

İnter’i deplasmanda mağlup eden, Lille önünde de sahadan beraberlikle ayrılmayı başaran Trabzonspor’un bana göre grubun en zayıf halkası CSKA Moskova’ya mağlup olacağını hiç düşünmüyordum. Bordo-Mavililer’in, Türkiye’ye en az bir puanla döneceğine olan inancım tamdı. Ancak futbolda hiç değişmeyen altın bir kural vardır: ‘Atamayana, atarlar.’ İşte dün akşam bu kural devredeydi. 3-0’lık skoru buna bağlamak belki garipsenebilir. Fakat maçı 90 dakika izleyenler bana hak verecektir.

[[HAFTAYA]]

Topla oynama oranlarına bakıldığında takımlar birbirlerine çok yakınlar. Pas yüzdeleri de hemen hemen aynı. Yakalanan gol pozisyonlarında ise Trabzonspor’un önde olduğu söylenebilir. Maç sonunda ortaya çıkan sonuç; CSKA Moskova: 3 - Trabzonspor: 0. Peki bu farklı skorun sebebi ne olabilir? Kesinlikle bireysel oyuncu kalitesi. Rus temsilcisi hemen hemen girdiği tüm pozisyonları gole çevirdi. Vagner Love ve Doumbia, CSKA Moskova’yı sırtladı. Trabzonspor’da durum ise tam tersi. Karadeniz fırtınasındaki eksikler azımsanmayacak kadar çoktu.

Özellikle forvet hattının iki önemli isminden Burak cezalı, Henrique de sakattı. Deplasmanlarda çok iş yapacak bu isimlerin yokluğunu fazlasıyla hissetti Bordo-Mavililer. Her şeye rağmen 3-0’lık yenilgi Trabzonspor’a yakışmadı. Bu skor; oyuncuları moral açısından da geriye itti. Şimdi gözler Avni Aker’deki rövanşta. Karalar bağlamaya gerek yok. Eksiklerin de takıma katılmasıyla 2 Kasım’da sahada bambaşka bir Trabzon olacak. Galibiyetin umutları tekrar yeşerteceği unutulmamalı.