Dünya Orta Çağ'da bir kadının "cadı" olduğunu anlamak için yapılan ölümcül testler

Orta Çağ'da bir kadının "cadı" olduğunu anlamak için yapılan ölümcül testler

Paylaş
Orta Çağ'da bir kadının "cadı" olduğunu anlamak için yapılan ölümcül testler

Cadılar bayramı geldi! Renkli kostümler, korkutucu hikayeler ve tabi ki cadılar… Onlar bir dönem mahkemelerde yargılanıyorlardı! Orta Çağ’da diri diri yakılan cadılar şimdi neredeler? Cadılığın tarihi geçmişi çok karanlık ve bir o kadar ürkütücü! Peki, bir kadının cadı olup olmadığı nasıl anlaşılıyordu? Bugünün bayramı, dünün "Cadı Avı" olan o dönemde bir kadının büyücü-cadı olup olmadığını anlamak için kadının, "suçlu" ya da "masum", her halükarda ölümüyle sonuçlanan cadılık testleri vardı. Posta.com.tr okurları için Orta Çağ’da katledilen cadılarla alakalı tüyler ürperten gerçekleri Orta Çağ Avrupa Tarihi Uzmanı Prof. Dr. Pınar Ülgen'e sorduk.

Bahar Saygılıer / Posta.com.tr | Cadılar Bayramı deyince aklımıza yaratıcı kostümler, gizem ve korku dolu hikayeler, balkabağından yapılan fenerler ve tabii ki bugün harika kostümlerle canlandırdığımız cadılar geliyor. Ancak bugün rengarenk görüntülere sahne olan kutlamalarda bahsi geçen cadılar sandığımız gibi kazanlarda kurbağa kaynatan, komedi öğesine dönüştürülmüş yaşlı ve çirkin kadınlar değil, çoğu zaman döneminde anlaşılamayan şifacı kadınlar veya bilim insanlarıydı.

Haberin Devamı

Cadılar Bayramı, Avrupa ve Amerika başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde kutlanan bir bayram haline geldi. “Halloween” olarak adlandırılan bu bayramın geçmişi cadılıkla suçlanan kadınların yargılandığı, dini ayinlerin gerçekleştirildiği oldukça karanlık bir döneme, Orta Çağ'daki cadı avı zamanlarına dayanıyor.

Hastalıkları tedavi etmek için insanoğlu çok eski çağlardan bu yana bitkilerden yararlanıyor. Üstelik çok eski çağlarda bile şifacılara cadı denmezken bugün tıp literatürüne giren "fitoterapi"yi kullanarak hastalıklara şifa arayan kadınlar, matematikçi ve gökbilimciler Avrupa'nın cahiliye dönemi olarak tanımlayabileceğimiz Orta Çağ'da "cadı avı" ile yakalanıyor; "büyücülükten" mahkemelerde yargılanıyor, diri diri yakılıyorlardı. 

Haberin Devamı

Orta Çağ'da bir kadının büyücü-cadı olup olmadığını anlamak için kadın "suçlu" da olsa "masum" da olsa sonucu ölümle sonuçlanan testler vardı. 

GÜNÜMÜZE KADAR GELEN BELGELER VAR!

Tarihin tozlu sayfaları arasında kalan cadılar, bir dönem mahkemelerde yargılanıyordu. Günümüzde bu mahkemelerin kayıtlarına, cadıların yaptığı savunmalara ve hatta cadılık testlerine dair belgelere ulaşmak mümkün!

BİR KADININ CADI OLUP OLMADIĞI NASIL ANLAŞILIR?

Orta Çağ Avrupa Tarihi Uzmanı Prof. Dr. Pınar Ülgen’e tarihi belgelerde yer alan cadıları ve mahkeme huzurunda yapılan birçoğu canice olan cadılık testlerini sorduk. Kadınların özellikle Orta Çağ’da “cadı” olarak görülmeye başlandığını söyleyen Prof. Dr. Pınar Ülgen, bunda kilisenin gücünü kaybetmesinin etkisi olduğunu belirtiyor.

“Cadı kelimesi büyücü ve şifacı anlamını da taşıyordu. Kilisenin etkisini kaybetmeye başladığı dönemlerde otorite boşluğu içerisinde gücü yeniden kazanabilmek için kadınların ya da cadıların diyelim; "heretik" yani sapkın olarak adlandırılarak ortadan kaldırılması yoluna gidildi.”

İşin en ürkütücü yanı ise, kadınların cadı olduğunu ispat etmek için mahkeme jürisi önünde yapılan testlerdi.

ORTA ÇAĞ'DA BİR KADININ "CADI" OLDUĞUNU İSPAT ETMEK İÇİN YAPILAN TESTLER

Prof. Dr. Ülgen, Orta Çağ’da kurulan mahkemelerle cadılığın ispatına yönelik yapılan, kimisi kadın "suçlu" ya da "masum"; her halükarda ölümü ile sonuçlanan testler hakkında bize bilgi verdi.

Haberin Devamı
  • SU TESTİ: Sıcak veya soğuk su ile gerçekleştirilirdi. Burada amaç, bu kaynar suyun yol açtığı yaraların iyileşme zamanını kontrol etmekti. Çünkü bu yaralar, erken iyileşirse zanlı suçsuz, geç iyileşirse zanlı cadı demekti. Soğuk su deneyinde ise kadının eli ve ayağı bağlı şekilde dereye, ırmak ya da sığ bir denize atılır eğer zanlı su yüzeyine çıkarsa cadı olduğu anlamına gelirdi, çünkü bu durumda suyun bile onu kabullenmediğine inanılıyordu. Eğer kadının cadı olduğu kanıtlanırsa sonuçta yakılırdı.
  • ATEŞ TESTİ: Ateşe atılan bir nesnenin alınması istenir ve oluşan yaraların çabuk iyileşip iyileşmemesine göre karar verilirdi.
  • İĞNE TESTİ: Cadının vücudunda şeytana ait bazı işaretlerin var olduğu düşünülürdü. Benler, siğiller, lekeler…vb. İşte iğne deneyi ile cadıların vücutları önce traşlanır sonra ortaya çıkan bu işaretlere iğneler batırılarak zanlının acı hissedip hissetmediğine bakılırdı. Çünkü inanca göre eğer bu işaret şeytan belirtisi ise cadıya acı vermezdi. Ayrıca bazı durumlarda bu benlerin kanamaması bile cadılık alâmeti sayılırdı.
  • GÖZYAŞI TESTİ: Cadıların hissiz ve duygusuz insanlar olduğuna inanılırdı. Bu düşünceden yola çıkarak cadıların ağlatılmasına çalışılırdı. Eğer kadın ağlarsa, cadı değildi ve masumdu.
  • KANTAR TESTİ: Şeytanla işbirliği yaptığına inanılan "cadılar", kantar üzerinde tartılırlardı. Ancak bu deneyde kadının, kantarın diğer tarafına konulan ağırlıktan hafif kalması da ağır kalması da cadılığına işaretti. Hafif gelirse suçlu bulunur, ağır gelirse de kantarı büyülediğine inanılırdı. Tek kurtuluş yolu kantardaki ağırlığa denk gelmek idi. Bu da çok zordu.
  • TABUT TESTİ: Büyü ile öldürülen kişinin cesedi cadı ile yüzleştirilirdi. Suçlu olduğu düşünülen kişi, cesede dokunduğunda cesette bir değişim olursa o kişi cadı sayılırdı.
  • YÜZDÜRME TESTİ: Bir diğer yöntem de cadıyı yüzdürmekti. Cadı çırılçıplak soyulup elleri ve ayakları birlikte bağlanıp 54 nehre veya göle atılırdı. Batmazsa suçlu; batarsa, masumdu. Çünkü ilahi bir işaret olarak kutsal vaftiz suyu onları savurup atacaktı.

KİLİSENİN KADIN DÜŞMANLIĞI NEREDEN GELİYORDU?


Orta Çağ’daki erkek egemen kibirli ve cahil yapı, salgın hastalıklardan, doğal afetlere kadar birçok konuda kadınları sebep ve suçlu olarak görüyordu. O dönem kilise otoritesini kaybetmişti. Bunu yeniden kazanabilmek için kendi otoritesini rahatlıkla gösterebileceği bir alan arıyordu. Bu noktada da yaratılış özelliklerinden dolayı erkekten daha aşağı gördüğü bir varlık olan kadınları hedef aldı.

Kilise tarafından teşvik edilerek çığ gibi büyüyen bu inanışlar sonunda “fazla bilen” kadınlar, "cadılık, büyücülük" suçlarıyla çoğu zaman işkencelerle öldürüdü, çoğu zaman yakıldı.