Dünya Cadılar Bayramı’nın karanlık yüzü: Bugünün bayramı, dünün katliamıydı!

Cadılar Bayramı’nın karanlık yüzü: Bugünün bayramı, dünün katliamıydı!

Paylaş
Cadılar Bayramı’nın karanlık yüzü: Bugünün bayramı, dünün katliamıydı!

Güney Kore'de çoğu 20'li yaşlarında kadın olmak üzere 153 kişinin ölümü ile sonuçlanan Halloween kutlamaları, tüm dünyanın gündemine oturdu. Ülkede ulusal yas ilan edildi. Bugün büyük bir izdihama yol açıp gencecik insanların ölümüne yol açan kutlama, aslında öncesinde bilinçli bir kadın katliamıydı. Avrupa ülkeleri, konu cinsiyet eşitliği olduğunda kuşkusuz ilk sıralarda yer alıyor. Yasalarla netleşen eşit haklar bugün çok doğal görülüyor ve aksi olabileceği akla bile gelmiyor ancak durum hep böyle değildi... Avrupalı kadınlar, bu hakları elde edebilmek için diri diri yakıldıkları çok acımasız bir dönemden geçti. Cadılar Bayramı'nın rengarenk kostümler, şekerler ve şakalarla sempatik hale getirilmeye çalışılan hikayesinin aslı bu karanlık döneme dayanıyor! Bir kadının cadı olduğunu nasıl kanıtlarsınız? Posta.com.tr okurları için Avrupalı şanssız "cadıların" hikayesini araştırdık

Bahar Saygılıer / Posta.com.tr | Geçen cumartesi günü Güney Kore'nin başkenti Seul'de yaklaşık 100 bin kişinin katılımıyla gerçekleşen Cadılar Bayramı kutlamasında 153 kişinin ölümü ve 80'den fazla insanın yaralanmasıyla sonuçlanan izdiham tüm dünyanın gündemine oturdu. 29 Ekim'deki olayların sonucunda ülkede ulusal yas ilan edildi. Neşe ile kutlama yapılan, pek çok renkli görüntüye ev sahipliği yapan Seul meydanları kutlamalar tamamlanamadan koca bir olay yerine döndü. Seul İtfaiye Teşkilatı Başkanı, Halloween kutlamasında hayatını kaybedenlerin çoğunun 20'li yaşlardaki kadınlar olduğunu kaydetti.

Haberin Devamı

Bugün Halloween adıyla kutlanan ve çoğu 20'li yaşlarında 150'nin üzerinde insanın ölümüne yol açan izdiham, tarihin ilk kanlı Cadılar Bayramı değildi. Üstelik tarihin karanlık sayfalarında yer alan ve bugünün Avrupa'sında pek konuşulmayan bu bayram, gerçekte bilinçli bir katliamdı! 

CADILAR BAYRAMI MI KADINLARIN KATLİAMI MI?

Günümüzün modern Avrupalı kadınları, tüm dünyada kadın erkek eşitliğinin, adalet ve özgürlüğün sembolü olarak düşünülür ancak Avrupalı kadınlar her daim bu kadar şanslı değildi. Kadın düşmanlığının hat safhada olduğu, "Avrupa'nın cahiliye dönemi" Orta Çağ'da keyfi yaptırımlarla yakılarak katledilen “cadılar” asırlar boyu verdikleri kanlı savaşın nihayetinde, günümüzde birçok ülkenin kadınlara bakışını değiştirecek, bugünkü modern ve eşit bakış açısına temel oluşturacak hareketlerin başını çekti.

Haberin Devamı

Avrupalı kadınların trajik geçmişi ve Orta Çağ Avrupası’nda yaşananlar Cadılar Bayramı gibi eğlenceler ve çeşitli Hollywood yapımlarıyla sempatik hale getirilmeye çalışılsa da bugün eşitlik konusunda ders vermeye çalışan ve özgürlük naraları atan Avrupa, Orta Çağ’da yaşananlar hakkında konuşulmasını pek sevmiyor.

Bugün seküler bir bayram halini alan; rengarenk kostümler, şekerler ve şakalarla anılan Cadılar Bayramı kutlamalarının temelleri Orta Çağ’ın karanlık yüzünün silinmesi için kullanılıyor olabilir.

Orta Çağ Avrupa Tarihi Uzmanı Prof. Dr. Pınar Ülgen’e Orta Çağ Avrupası’ndan günümüze kadar gelen cadılık kavramının anlamını ve Cadılar Bayramı’nın iç yüzünü sorduk.

ORTA ÇAĞ AVRUPASININ ŞANSSIZ “CADI”LARI


“Kocaları yanlarında olmadan konuşamazlar”

Cadılar Bayramı'nın kökeni antik Britanya'da pagan Keltlerin kutladığı Samhain Festivali’ne kadar dayanıyor olsa da günümüzde “Hallowen” adıyla kutlanan ve her yıl rengarenk görüntülere sahne olan bu bayramdan bahsederken Orta Çağ Avrupası’nın şanssız cadılarının hikayesini de atlamamak gerekiyor.

Orta Çağ’daki erkek egemen kibirli ve cahil yapı, salgın hastalıklardan, doğal afetlere kadar birçok konuda kadınları sebep ve suçlu olarak görmüşlerdir.

Prof. Dr. Pınar Ülgen, “O dönem kilise otoritesini kaybetmişti. Bunu yeniden kazanabilmek için kendi otoritesini rahatlıkla gösterebileceği bir alan arıyordu. Bu noktada da yaratılış özelliklerinden dolayı erkekten daha aşağı gördüğü bir varlık olan kadınları hedef aldı.” diyor.

Haberin Devamı

Eski çağlarda şifacı olan kadınlara bile cadı denmediğinin altını çizen Prof. Dr. Ülgen, “Sonradan Orta Çağ’da şifacılar gibi büyücülere de “Cadı” denilmeye başlandı.” diyor.

“Kadınlar ve Cadılar” kitabıyla tarihin bu karanlık yüzünü ortaya koyan Prof. Dr. Pınar Ülgen “Bu konuda kadınlarla ilgili batıl inançların da etkisi büyük olmuştur. Kadınlar, kocaları yanlarında olmadan konuşamazlar, tek başlarına yaşayamazlar, yetenekleri yoktur, anatomik özellikleri onların zayıflıklarıdır, doğum sancısı bile onlara Tanrı tarafından verilmiş bir cezadır… gibi daha pek çok inanç üzerinden kadınlar hem sözlü hem de fiziksel işkence görmüşlerdir.”

TAŞLANARAK ÖLDÜRÜLEN İLK “CADI” BİR BİLİM İNSANIYDI!

Orta Çağ’da kilise tarafından teşvik edilerek çığ gibi büyüyen bu inanışlar sonunda “fazla bilen” kadınların cadı olarak yakılmasına neden oldu.

Haberin Devamı

Prof. Dr. Ülgen, cadı olduğu iddiasıyla öldürülen ilk kadından bahsediyor;

“Öldürülen ilk kadının İskenderiyeli ilk kadın matematikçi, gökbilimci, filozof ve kütüphaneci Hypatia idi. Antik çağda M.S. 30-415 yılları arasında yaşamış ve taşlanarak işkence yapılarak öldürülmüştür. İlk yakılan kadına gelince Petronilla de Meath, olarak kabul edilir. Yaklaşık olarak 1300-1324 yılları arasında yakıldığı tahmin edilmektedir.”

“CADILIK” İŞARETLERİ


Kadınların yaşadığı bu vahşetin en ilginç yanlarından biri de mahkemeler. Cadı olarak sözde mahkemede yargılanan kadınların, cadı olduğunun kanıtlanması için ortaya sunulan deliller oldukça ilginç!

Peki, bir kadının cadı olduğunu nasıl kanıtlarsınız? Cadı olduğu için mahkeme karşısına çıkarılan ve jüri önünde yargılanan bu kadınlar için hep bir ağızdan onaylanan “cadılık işaretleri” ise neredeyse trajikomik!

Kitabında cadı olarak yargılanan kadınların mahkeme kayıtlarından, kadınların itiraflarına kadar birçok konuya belgeleriyle değinen Prof. Dr. Pınar Ülgen kadınların cadı olduğu olup olmadığını tespit etmek için bazı testler uygulandığını söylüyor

Haberin Devamı

“Kadınların cadı olduğu, ilk bakışta anlaşılmıyordu elbette. Bu noktada güçlü, bilge ya da erkeklere karşı çıkan kendi fikrini savunan ya da şifacılık yapan kadınların cadılık sıfatıyla yakalanıp yargılanması istenirdi. Ama cadı olup olmadıklarına dair aşamalı şekilde ilerleyen bazı sorgulamalar yapılırdı. Bu sorgulamalardan bir sonuç çıkmazsa kadınlara bazı testler uygulanırdı.”

CADI MISIN, DEĞİL MİSİN?

Prof. Dr. Ülgen, cadılık iddiasıyla yargılanan kadınlara yapılan ilginç testlerden bahsediyor. Buna göre kaynar su ile haşlanan kadınların yaralarının ne kadar sürede iyileştiğine, iğne batırılan kadınların canlarının acıyıp acımadığına, ağlatılmaya çalışan kadınların göz yaşı akıtıp akıtmadığına bakıldığını belirtiyor.

ÖLÜMCÜL TEST: YÜZDÜRME TESTİ!

Prof. Dr. Ülgen, “Cadı çırılçıplak soyulup elleri ve ayakları birlikte bağlanıp 54 nehre veya göle atılırdı. Batmazsa suçlu; batarsa, masumdu. Çünkü ilahi bir işaret olarak kutsal vaftiz suyu onları savurup atacaktı.” diyor.

CADILAR BAYRAMININ TARİHİ

Günümüz Avrupası Orta Çağ’da yaşanan tüm bu olayları kara bir leke olarak görüyor. Her yıl 31 Ekim’de kutlanan cadılar bayramı Orta Çağ'ın sonlarında seküler kutlamalar ile Hristiyan bayramının kaynaşmasıyla ortaya çıkıyor.  Prof. Dr. Ülgen, bunun Cadılar Bayramı kavramının da bir parçası olduğundan bahsediyor.

“Bu noktada Cadılar Bayramı biraz tuhaf gelebilir. Ancak Avrupa, Orta Çağ’da kadınlara yapılan bu zulmü kendi tarihlerinin bir lekesi olarak kabul etmiştir. Bu nedenle de Cadılar Bayramını bir tür günah çıkarma ya da geçmişe yönelik kendini affettirme olarak tanımlayabiliriz.”

Orta Çağ Avrupa Tarihi Uzmanı Prof. Dr. Pınar Ülgen Cadılar Bayramının tarihi geçmişini ve başlangıç hikayesini ise şu şekilde anlatıyor.

“Cadılar Bayramı'nın kökeni antik Britanya'da pagan Keltlerin kutladığı Samhain Festivali olarak kabul edilir.  Keltler, 1 Kasım tarihini yazın bitişi, kışın başlangıcı kabul ediyorlardı. Samhain kelimesinin kökeni Eski İrlandaca sam (yaz) ve fuin (son) sözcüklerine dayanır.

Yaz sonu Keltlerde aynı zamanda evliliklerin gerçekleştiği, ölülerin kutsandığı ilahî bir dönemdi. Bugünde, ölülerin ruhlarının geçmişte yaşadıkları evleri ziyaret ettiğine inanılıyordu. Tepelerin üzerinde, evlerdeki ocakları tutuşturmak ve aynı zamanda kötü ruhları uzak tutmak için büyük ateşler yakılıyordu. İnsanlar, ortalıkta dolaştığına inandıkları ruhlara tanınmamak için maskeler takıyor, kostümler giyiyorlardı. Bu gelenekler nedeniyle Samhain Festivali zamanla cadılar ile özdeşleşti.

Papa IV. Boniface döneminde ise13 Mayıs'ta kutlanan Azizler Günü’nü 1 Kasım'a taşıdı. Azizler Günü'nün arifesi 31 Ekim kutsal kabul edildi. Batılı dillerdeki “Halloween” adı buradan gelmektedir.”