Dünya Tarihin karanlık yüzü! Vampir diye boğazından orakla yere çivilenmiş

Tarihin karanlık yüzü! Vampir diye boğazından orakla yere çivilenmiş

Paylaş
Tarihin karanlık yüzü! Vampir diye boğazından orakla yere çivilenmiş

Okuyanlar kadar araştırmanın içinde olanların da tüylerini ürperten keşif, 17. yüzyıldan kalan bir mezarlıktan çıktı. Bulunan iskeletler arasında bir tanesi ön plana çıkıyordu. Cesedin yaşadığı yüzyılda 'vampir' olarak nitelendirilen bir kadın olduğu ve boğazından orakla yere çivinlendiği ortaya çıktı.

Arkeologlar İtalya'nın Venedik kentinde dehşete düşüren bir keşif yaptığında takvim yaprakları 2006'yı gösteriyordu. Araştırmacılar, Venedik'te ağzında bir tuğla ile veba salgını kurbanları arasına gömülmüş, 16. yüzyıldan kalma bir kafatası ortaya çıkardı.

Haberin Devamı

Tuğla muhtemelen 'strega'ların (İtalyan vampirler veya cadılar) mezardan çıkıp insanları yemesini önlemek için bir gömme taktiğiydi.

KALÇASINDA ORAK BOĞAZINDA TAŞ

2015'e gelindiğinde ise, 50 bin nüfuslu Drewsko bölgesinde kazılar yapan arkeologlar, 400 yıllık bir mezarlıkta gömülü beş iskelet buldu. Yaşları 35 ile 44 arasında değişen yetişkin bir erkek ile 35 ile 39 yaşları arasında olan yetişkin bir kadının boğazlarına orak bastırılmıştı. Öldüğünde 50-60 yaşlarında olan bir kadın ise, kalçasına orak, boğazında orta boy bir taşla gömüldü.

Her ikisi de iskeletlerin boğazlarına orak yerleştirilmiş iki mezarda yapılan kazılarda ise, yaşlarının 30 ila 39 arasında olduğu belirlenen yetişkin bir kadın ve 14 ila 19 yaşlarında genç bir kız ortaya çıktı.

Haberin Devamı

SESSİZ KÖYDE DEHŞETE DÜŞÜREN KEŞİF

Bugün ise şoke edici bir keşif, Orta Avrupa ülkesi Polonya'da yapıldı. Polonya'da bulunan bir köyde, boğazına orak yerleşitirilmiş ve ayak parmağına takılan asma kilitle yere sabitlenmiş bir 'kadın vampirin' kalıntıları bulundu.

Tüyler ürperten kalıntılar, Pien köyünde blunan 17. yüzyıldan kalma bir mezarlıkta yapılan arkeolojik çalışmalar sırasında keşfedildi. Araştırmacılar, iskelet kalıntılarının başında, yüksek bir sosyal statüye sahip olduğunu ve gösteren ipek bir başlık olduğunu da keşfetti.

"ÖLÜLER GERİ DÖNMESİN DİYE..."

Araştırmanın ekip lideri olan Torun yakınlarındaki Nicholas Copernicus Üniversitesi'nden Profesör Dariusz Poliński, defin şeklinin olağandışı olduğunu söyledi:

Ölülerin geri dönmesinden korunmanın yolları, başını veya bacaklarını kesmek, ölünün ısırmasını engellemek için yüzünü toprağa çevirmek, yakmak veya bir taşla ezmektir. Orak düz bir şekilde yatırılmamış, boyuna öyle bir şekilde yerleştirilmişti ki, ölen kişinin ayağa kalkmaya çalışması halinde büyük olasılıkla başı kesilecekti.

Profesör Dariusz Poliński, iskeletin sol ayağındaki asma kilitli ayak başparmağının muhtemelen 'bir sahnenin kapanışını ve geri dönüşün imkansızlığını' simgelediğini de sözlerine ekledi.

Ölümsüzler hakkındaki efsanelerin kayıtları, Paskalya Avrupa'sında 11. yüzyıla kadar uzanıyor. İnsanlar, öldükten sonra gömülen bazı kişilerin kan emici canavarlar olarak yüzeye çıkıp yaşayanları korkutmasından veya öldürmesinden endişe ediyordu.

Haberin Devamı

İNSANLARI İDAM ETTİLER

Bölgede, ölen kişinin kafatasına metal bir çubuğun veya bir kazığın dikildiği mezar yerlerini bulmak da nadir sayılmaz. O zamanlar insanlar bunun kişinin ölü kalmasını sağlamanın bir yolu olduğuna inanıyordu.

Kıtanın bazı bölgelerinde, özellikle de Slav halkı arasında, vampir efsanelerine olan inanç o kadar yaygınlaştı ki, kitlesel histerilere neden oldu ve hatta vampir olduğu düşünülen insanların idam edilmesine yol açtı.

Zamansız bir şekilde ölen, örneğin intihar eden insanlarda, genellikle vampirizmden şüphelenilirdi ve ölümden dirilmelerini önlemek için vücutları parçalanırdı.

2015 yılında Drewsko'daki keşfi yapan araştırmacılar şu ifadeleri kullanmıştı:

Bu defin şekli, ölenlerin mezarlarında kalacağının ve dolayısıyla canlılara zarar veremeyeceğinin garantisiydi. Ancak ölüleri kötü güçlerden korumaya da hizmet etmiş olabilir.

Haberin Devamı

Halk inanışına göre orak, doğum yapan kadınları, çocukları ve ölüleri kötü ruhlardan koruyor. Ayrıca kara büyü ve büyücülüğe karşı tasarlanmış ritüellerde de rolü var.

En son keşif, arkeologların daha fazla araştırma yapacakları Torun'a gönderildi.