Ekonomi Yerin 30 metre derinliğinde 12 ay kesintisiz dikey tarım

Yerin 30 metre derinliğinde 12 ay kesintisiz dikey tarım

Paylaş
Yerin 30 metre derinliğinde 12 ay kesintisiz dikey tarım

Dikey tarım hem alan yetersizliğini hem de doğal kaynakların kullanılmasını en aza indirerek besin ihtiyacının karşılanmasında stratejik öneme sahip. Tarım Bakanlığı’nın 2022’de İstanbul’da hayata geçirdiği projeyle yerin 30 metre derinliğinde üretim başladı. Sıfır tarım ilacıyla 12 ay üretim yapılan 300 metrekarelik tesiste, yıllık üretim 20 dönüm serada yapılan üretime eş. Aynı zamanda Ar-Ge merkezi olan tesisin en büyük çözüm ortağı ise İstanbul Gübre Sanayii Anonim Şirketi (İGSAŞ). Proje detaylarını İGSAŞ Genel Müdürü İlkay Ünal anlattı.

DÜNYANIN EN DERİN İKİNCİ TESİSİ

Haberin Devamı

Büyük şehirlerde tarımsal üretimin artması, lojistikten kaynaklanan kayıpların azalması, kaynak israfının önlenmesi ve bunun sonucu olarak fiyatların da dengelenmesi için Tarım ve Ormancılık Bakanlığı tarafından Aralık 2022’de İstanbul’da ‘Kapalı Dikey Tarım Uygulama ve Ar-Ge Merkezi’ projesi hayata geçirildi. İstanbul Kağıthane Belediyesi’ne ait bir kültür merkezinin otopark alanının eksi 8’inci katında yerin 30 metre derinliğinde bulunan ve dünyanın en derin ikinci tarımsal üretim noktası olan tesis, Türkiye tarımı açısından stratejik öneme sahip.

ARAŞTIRMA İÇİN EŞSİZ BİR ALAN SUNUYOR

Yıldızlar Yatırım Holding çatısı altında faaliyet gösteren İstanbul Gübre Sanayii Anonim Şirketi (İGSAŞ) de projenin ilk gününden itibaren çözüm ortağı konumunda. Projenin sağladığı faydalar hakkında bilgi veren İGSAŞ Genel Müdürü İlkay Ünal, “Bu alan dikey tarım teknolojileri üzerine bilimsel çalışmalar sürdürenler için önemli bir saha. Bir Ar-Ge merkezinde aranan her şeyi burada bulmak mümkün. Ayrıca dikey tarım gelecekte büyüyecek bir alan ve burada yeni yatırımlar, yatırımcılar göreceğiz” dedi.

Haberin Devamı

YENİ PROJELERE REHBER OLACAK

Dikey tarım Ar-Ge merkezinin potansiyel yatırımcılar için yol gösterici olacağını vurgulayan Ünal, şunları söyledi: “Buradan yapılacak know-how paylaşımları, potansiyel yatırımcıların daha az hata yapmasını sağlayacak. Yaptıkları yatırımların daha kısa sürede geri alınmasına yardımcı olacak. Biz projeye finansal destek sağlıyoruz. Ayrıca İGSAŞ’ın Ar- Ge ekibi de bilgi birikimini paylaşıyor. 52 yıllık deneyimimizi bu projeye sunmaya devam edeceğiz. Proje kısa bir süre önce başladı ve elde edilecek veriler ışığında ilerleyen zamanda yeni adımlar da atılacak.”

SAMSUN’DA 1 MİLYAR LİRALIK YATIRIM

KAPASİTE YILLIK 250 BİN TON

İGSAŞ’ın 2022 yılında 1 milyar liralık bütçeyle Samsun’da başlattığı yatırımdan da söz eden İlkay Ünal, “İki yıl içinde üretim yapar hale geldik. Bu tesisimiz, Türkiye tarımının ihtiyaçları, sektördeki yeni gelişmeler ve ürün çeşitliliğine bağlı olarak esnek bir yapıda kurgulandı. Birçok ürünü üretebilme kapasitesi ve kabiliyeti var. Fabrikamızda, Türkiye topraklarının ihtiyacı olan NP-NPK ve Organomineral gübrelerin üretimini gerçekleştireceğiz. Samsun fabrikamızın devreye girmesiyle, kapasitemize yıllık 250 bin ton daha eklemiş oldu” dedi.

Haberin Devamı

İTHALATI DA ÖNLEYECEK

Organomineral gübrelerin kullanımının son 10 yılda yaygınlaştığını söyleyen Ünal, şu detaylara dikkat çekti: “NP-NPK gübrelerin kullanımı yüzde 70- 80’lerde Organomineral ürünler ise yüzde 20-30 bandına çıktı. Talep artışı ancak ithalat ile karşılanıyordu, bizim 250 bin tonluk bu tesisimiz tıpkı ürede olduğu gibi organomineral ürünlerde de ithalatı önleyecek. Kocaeli, Kütahya ve Hatay’daki yatırımlarımız da devam ediyor. Önümüzdeki yıllarda peş peşe hepsini devreye almayı hedefliyoruz.”

LOJİSTİK MALİYETİ DE ORTADAN KALKIYOR

Yerinde üretimle taşıma sırasında yaşanan sebze kaybının en aza indiğini, lojistik maliyetlerin de ortadan kalktığını belirten İlkay Ünal, “Bu sayede karbon ayak izinin azaltılmasını sağlıyor” dedi. Sistemin iklimden ve lokasyondan bağımsız üretim imkanı sunduğuna da dikkat çeken Ünal, şöyle devam etti: “Bunun özellikle İstanbul gibi büyük kentler açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum. Değiştirilebilir ürün deseni ki bu da çok önemli, çok kısa zamanda yetiştirdiğiniz ürünü değiştirmeniz mümkün. Düşük işgücü gereksinimi de bir başka maliyet unsuru.”

Haberin Devamı

70’DEN FAZLA ÜRÜNÜN YETİŞTİRME REÇETESİ HAZIR

Tesiste şu anda fesleğen ve marul olmak üzere iki adet ürün yetiştirildiği bilgisini paylaşan Ünal, “Ortalama her ay hasat yapıldığı için tesisin tam kapasiteyle çalışması durumunda yıllık 24 bin adet marul, 4 ton fesleğen elde etmek mümkün. Normal tarımda bu kadar hasat ancak 20 dönümlük bir araziden alınabilir. Oysa dikey tarımla 275 metrekarede bu sayıya ulaşılabiliyor. Bugüne kadar tesiste yapılan Ar-Ge çalışmaları neticesinde 70’den fazla ürünün yetiştirme parametreleri ve üretim reçeteleri hazır hale getirildi” diye konuştu.

MEVSiMSEL FiYAT ARTIŞINI ENGELLiYOR

Haberin Devamı

Tesisi açılıştan itibaren 7 binin üzerinde öğrencinin ziyaret ettiğini ve dikey tarım konusunda eğitim aldığını aktaran Ünal, “Ayrıca çok sayıda yerli ve yabancı yatırımcı ağırlanarak konu hakkında bilgilendirme yapıldı. Burada üretilen bu sebzeler Kağıthane Belediyesi’nin yaptığı anlaşmayla ünlü restoranlara satılıyor, İstanbul’daki İtalyan restoranlarının çoğu pesto soslarını burada yetişen fesleğen ile yapıyor. Marul, fesleğen gibi ürünlerde mevsimsel nedenlerden dolayı arz kaybı yaşanabiliyor. Bu da fiyatların artmasına neden oluyor. Buna karşın mevsim koşullarından etkilenmeyen dikey tarımla bu arz eksikliği yaşanan ürünler kısa zaman içinde yetiştirilip pazara sürülebiliyor. Böylece aşırı fiyat artışlarının önüne geçmek mümkün oluyor” bilgisini paylaştı.

ALTERNATİF DEĞİL, YÜK ALIYOR

Ayrıca dikey tarım geleneksel tarımın bir alternatifi değil, bütünleyici bir yöntem özelliği taşıyor. Örneğin, buğday, mısır, bakliyat gibi ürünleri dikey tarımla yetiştirmek mümkün değil. Geleneksel tarımın üzerinden yük alıp onu destekliyor. Örneğin marul ekeceğiniz bir tarlayı düşünün. Marulu dikey tarımla yetiştirdiğiniz zaman, bu tarlaya buğday gibi başka bir ürün ekebilirsiniz.

YÜZDE 95 DAHA AZ SU KULLANILIYOR

Tesisin özellikleri ve sunduğu avantajlar şöyle:

* Tesisin toplam alanı 700 metrekare.
* 3 adet üretim ünitesi toplam 275 metrekare.
* 1 adet çimlendirme ünitesi 25 metrekare.
* Toplam üretim alanı ise 300 metrekare.
* 300 metrekarede yapılan yıllık üretim, 20 dekar serada yapılan üretime eşdeğer.
* Geleneksel tarıma kıyasla yüzde 95 daha az su kullanılıyor.
* Tarım ilacı (pestisit) kullanımı sıfır.
* 12 ay boyunca kesintisiz üretim yapılabiliyor.
* Geleneksel tarıma kıyasla birim alandan 40 ila 100 kat fazla verim alınıyor.
* Ürünler yüksek besin içeriğine sahip.