Kaşık kaşık yiyoruz ama karaciğeri bitiriyor: Her mutfakta ve yemekte var, ömürden 10 yıl götürüyor, damar tıkanıklıklarının asıl sebebiymiş

Yemeklerdeki tat dengesi herkes açısından büyük önem taşıyor. Kimileri tatlı, kimileri tuzlu severken aslında bu ikisini de abartanlar kendi ömründen çalıp organlarını bitiriyor. Herkesin gözdesi olan, her yemeğin içine muhakkak katılan ve ayıla bayıla tüketilen o besin aslında sağlığımız için en büyük tehdit. Sağlığımızı yerle bir eden, organlarımızı içten içe çürüten o besin bakın neymiş... www.posta.com.tr Şeker, günlük yaşamda yaygın olarak tüketilen tatlandırıcı bir madde olarak biliniyor. Hem doğal kaynaklardan elde edilen şekerler (örneğin, meyvelerde bulunan doğal şeker) hem de işlenmiş gıdalarda ve içeceklerde bulunan eklenmiş şekerler sağlık üzerinde potansiyel zararlar taşıyabiliyor. İşte şekerin sağlık üzerindeki etkileri ve zararları! Yemelere doyamadığımız bu besin kaynağı, karaciğerde yağ birikimine neden olabiliyor ve karaciğer yağlanması riskini artırıyor. Özellikle fruktoz, karaciğerde yağ sentezini artırarak karaciğer sağlığını olumsuz etkiliyor. Bu da zaman içerisinde karaciğerin yağlanmasına, siroz gibi ciddi hastalıkların ortaya çıkmasına yahut organ yetmezliği oluşmasına kadar varan sonuçlar ortaya çıkartabiliyor. Şeker, fazla miktarda enerji sağlıyor ancak besleyici bir karşılığı bulunmuyor. Aşırı miktarda şeker tüketimi, kilo alımına ve obeziteye yol açabiliyor. Özellikle işlenmiş gıdalar ve içeceklerdeki yüksek şeker içeriği, vücut ağırlığını artırabiliyor ve metabolik sendrom riskini artırabiliyor. Aşırı kilo alan, ödem tutan ve şişliklerinden şikayet eden kişilerin şeker ve tuz alımını kısıtlayarak mucizevi sonuçlar alması dahi mümkün oluyor. Şekerli gıdaların ve içeceklerin düzenli tüketimi, tip 2 diyabet riskini artırabiliyor. Yüksek şeker tüketimi, insülin direncini artırarak kan şekerinin kontrolünü zorlaştırabiliyor. Şeker, ağızda bakteri üremesini teşvik edebiliyor ve diş çürüklerine yol açabiliyor. Asit oluşturarak diş minesinin erozyonuna neden olabilen bu besin, özellikle tatlı atıştırmalıkları sevenler için büyük risk taşıyor. Bu tip besinlerin sık tüketilmesi diş sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. Yüksek şeker tüketimi, kardiyovasküler hastalık riskini de artırıyor. Şekerin kan basıncını yükseltebileceği ve kolesterol seviyelerini etkileyebileceği biliniyor. Bu durum, kalp krizi, inme ve diğer kardiyovasküler sorunlara katkıda bulunarak özellikle 40 yaş üstü insanları ciddi oranda tehdit ediyor. Aşırı şeker tüketimi, bağışıklık sistemini de zayıflatıyor. Şekerin iltihaplanmayı artırabileceği ve bağışıklık fonksiyonunu olumsuz etkileyebileceği uzmanlar tarafından onaylanıyor. Beyaz zehir lakabı ile de bilinen şekerin sık tüketilmesi bağışıklığı düşük, hastalıklara ve iltihaba karşı toleranssız kişilerin ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Şekerin ani yükselen ve düşen kan şekerine neden olması, zihinsel ve duygusal durumu etkiliyor. Şekerin aşırı tüketimi, enerji seviyelerini dalgalanmaya ve odaklanma sorunlarına yol açıyor. Aniden yükselen ruh hali ve çabuk biten enerji, kişinin zaman içerisinde hipermani veya depresyon gibi zihinsel bozukluklara yatkınlaşmasına neden oluyor. Bu lezzetli besin kaynağının tüketimi, bağırsak sağlığını da ilgilendiriyor. Şeker, bağırsak mikrobiyotasını değiştirerek bağırsak irritasyonuna neden olabiliyor. Şekerin sağlık üzerindeki zararları, aşırı tüketildiğinde ortaya çıkıyor. Dengeli bir beslenme planı içinde şekerin kontrollü tüketilmesi ayrıca önem taşıyor. Sağlıklı yaşam için işlenmiş gıdalardan ve tatlı içeceklerden uzak durmak, doğal şeker kaynaklarına (meyve gibi) yönelmek ve şeker alımını sınırlamak faydalı oluyor. Bu noktada günlük ihtiyaç duyulan şeker sınırını belirlemek, şekeri hangi kaynaklardan alacağınıza karar vermek gibi durumlar için muhakkak bir uzmana danışmanız öneriliyor.