Ekonomi Gölgede bir kahraman... Kartallı Kazım

Gölgede bir kahraman... Kartallı Kazım

Paylaş
Gölgede bir kahraman... Kartallı Kazım

POSTA Gazetesi’nin geleneksel turları devam ediyor ve bu kez İstanbul’un Kartal’ına konuk olduk. Ve ben hikayemi seçtim bile! “Kartallı Kazım”ı anlatacağım size... Hazırlayan: Nebil Özgentürk

Kartal’da görkemli meydana adı verilen, heykeli de yapılan Kuvayı Milliye’den Kartallı Kazım... Nazım’ın destanında büyük yer tutan “Kod adı Kartallı Kazım”, gerçek adıyla İbrahim Göleber... Gölgede kalan bir kahraman! 1895 Kartal doğumlu. Bahçıvanlık yaparken Kuvayı Milliye’ye katılıyor ve kahramanlaşıyor. İstanbul’un işgal yıllarında Gebze, Kartal ve Pendik civarında gönüllü görev yapıyor ve direnişçilere destek veriyor…


ADI NUTUK’TA GEÇİYOR


Atatürk’ün Nutku’nda da “kahraman direniş önderlerinden biri” olarak sözü edilen Yahya Kaptan’ın hücresine bağlı olarak sürdürüyor mücadelesini Kartallı Kazım.

İngilizlerin karargâh olarak kullandığı Gebze Karakolu’na kendini bir biçimde aldırıyor ve işgalcilerin gönlünü kazanarak, uzun bir süre hissettirmeden “Kuvayı Milliye için” bilgiler topluyor, yarı casusluk yapıyor. Ardından öğrendiği ne varsa Yahya Kaptan’a ulaştırıyor. “İşgalciler”in ezberi bozuluyor. Söylenenlere göre İsmet İnönü ve Halide Edip Adıvar’ı Ankara’ya ulaştıran ekibin içinde de yer alıyor Kartallı Kazım...

Yaptıkları o kadar dikkat çekiyor ki şüphe üstüne kendisini fark edip İngilizlere ihbar eden Gebzeli Mansur isimli birini öldürmek zorunda kalıyor. Hem İngiliz Ajanı hem de hain olarak bilinen Mansur’u derdest edip bölgeden uzaklaşmak zorunda kalıyor. Peki...

Biz tüm bu bilgileri nasıl öğreniyoruz? Direniş anlarını, fedakarlıklarını ve hikayesini nerden biliyoruz? İbrahim Göleber’e neden “Kartallı Kazım” diyoruz? Nazım sayesinde...


HAPİSTE TANIŞTILAR


Evet, büyük ozanımız Nazım Hikmet’in Kuvayı Milliye Destanı’nda her türlü bilgi var, ayrıntı var. Çünkü Göleber Nazım’la aynı hapishanede, Bursa’da yatıyor. Kartallı Kazım, 1941 yılında, aile içi nedenlerden dolayı hapse mahkûm oluyor. Ve Bursa Cezaevi’ne konuyor. Bursa Cezaevi ki Nazım Hikmet orada, İbrahim Balaban orada, Kemal Tarih orada…

Nazım, zaten koğuşun efsanesi olarak herkese kucak açan, dert dinleyen ve tüm hapishane hükümlülerinin ayrıntılarına hâkim ve her sohbetten şiir ve destan çıkaran bir memleket ve insan hikayecisi…

Memleketinden insan manzaralarını en destansı anlatan, Kuvayı Milliye Destanı’nda “kurtuluş”u en iyi anlatan büyük ozan... Kartallı Kazım’ın, yani İbrahim Göleber’in hikayesini de dinliyor ve Destan’da uzunca yer veriyor ona.

MADALYAYI REDDETTİ


Cumhuriyet yıllarında yine bahçıvanlığa dönen Kazım, 1950 affıyla Nazım’la birlikte serbest kalır ve yine bahçıvanlığa döner. Nazım ülkeyi terk eder, Kazım Kartal’dadır yine...

Bu arada hapisteyken Nazım ona kırmızı bir gömlek hediye etmiş bir de yağlı boya tablosunu yapmıştır. 1961 yılında bir bahar ayında bu yaşamdan kopup göçer. 1930’larda kendisine verilmek istenen “İstiklal Madalyası”nı da almamıştır Kartallı Kazım…

“Ben görevimi yaptım sadece” demiştir. Aradan çok yıllar geçer. Kuvayı Milliye destanındaki Kartallı Kazım, Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz’ün dikkatini çeker. Altınok Öz, heykellere, meydanlara ve müzelere önem veren bir başkan olarak biliniyor zaten...


KARTALLI KAZIM MEYDANI


Kartallı Kazım’ın ailesinin izini bulan Başkan Öz, heykelini yapmaya karar veriyor. Heykeltıraş Hüseyin Yüce aylar süren titiz bir çalışmayla, eldeki bilgi ve fotoğraflardan yararlanarak son derece anlamlı bir heykel yapıyor.

Hüseyin Yüce daha önce Alaşehir’deki Deniz Gezmiş heykelini yapmıştır; açılış sırasında şu sözleri kayda geçirir; “Ben hem Deniz Gezmiş heykelini hem de Kartallı Kazım heykelini bağımsızlığın sembolü olarak görürüm...”

“Kartallı Kazım” ilçe meydanında heykeliyle adeta ölümsüz artık. Doğrusu heykelin yanına geldiğinizde heyecan duyuyorsunuz.

Bahçıvan İbrahim Göleber, sabahın ilk ışıklarıyla her türden göreve gitmeye hazırlanıyor, yanı başında da tırmığıyla! Şimdi soru şu, heykelin yanından geçenler acaba Kartallı Kazım’ın hikayesini biliyor mu? Her 10 kişiden 3’ü öğrense yeter de artar bile... İşte... Heykelin mucizesi...

Şunu söylemek isterim ki bu ülkenin kuytu labirentlerinde milyonlarca insan kendi öykülerini dokuya dokuya geçip gider. Bazen bir şiirde ortaya çıkarlar, bazen tarih sayfaları arasında, bazen bir heykel olarak, bazen de tualde bir yüz halinde…


KUVAYI MİLLİYE DESTANI'NDA KARTALLI KAZIM BÖLÜMÜ

Kod adı, Kazım’dı.. Kartallı Kazım.. Yahut Yayalar köyü Kazım Ağa.. Yahut İstanbullu Kazım Efendi.. 20’li yaşlarda.. Yağız bir delikanlıydı Kurda benzerdi.. Bahçevanlık yapardı.. Sonra demiryollarında çalıştı.. İngiliz işgalinde Kuvayi Milliye’ye katıldı..

★ ★ ★

Gebzeli Mansur Görev yeri Gebze’ydi.. 40’lı yaşlarda bir çiftçiydi.. Hin oğlu hindi.. Haindi.. Az çok İngilizce bilirdi.. Vatanseverleri İngiliz subayına ispiyon ederdi. Çok köylüyü sattı.. Çok Kuvayıcıyı gammazladı.. Namussuzun tekiydi.. Velhasıl, Lâfı uzatmayalım, Mansur’un işini bıçakla bitirdi Kâzım.

★ ★ ★

Demek istediğim, böyle günlerde bile, böyle bir adamı bile bu çeşit öldürüp ortalık duruldukta, yıllarca sonra mehtaba baktığın vakit üzüntü çekmemek için, ya insanlarda yürek dediğin taştan olacak, yahut da dehşetli namuslu olacak yüreğin, Kâzım’ınki taştan değildi çok şükür, fakat namuslu. Ne malûm? dersen.. Dövüştü pir aşkına, yaralandı birkaç kere ve saire. Ve kavga bittiği zaman ne çiftlik sahibi oldu, ne apartıman. Kavgadan önce Kartal’da bahçıvandı, kavgadan sonra Kartal’da bahçıvan!

Haberin Devamı