Cumartesi Postası 'Gümüş takı kullanma bir kültür meselesi'

'Gümüş takı kullanma bir kültür meselesi'

Paylaş
'Gümüş takı kullanma bir kültür meselesi'

Türkiye'de takıda gümüşü tercih eden So Chic'in yanı sıra Fix ve Moj mağazalarını bünyesinde barındıran Sezgin Group'un Başkanı Hakan Sezgin'le görüştük

Röportaj: Seral Cumali

scumali@posta.com.tr

Gümüş takılar bir dönem Türkiye’de entelektüellerin, bohem tarzı benimseyenlerin gözdesiydi. Oysa Amerika’da yıllardır Tiffany gibi dev mücevher markaları gümüş takı koleksiyonları oluşturuyordu. Şimdi ise durum farklı, gümüş takı kullanımı daha geniş bir kitleye yayılmış durumda. Türkiye’de takıda gümüşü tercih eden So Chic’in yanı sıra Fix ve Moj mağazalarını bünyesinde barındıran Sezgin Group’un Başkanı Hakan Sezgin’le görüştük. Gümüş takı kullanmanın kültürle bağlantılı olduğunu söyledi. Hakan Sezgin’e göre altın ticari, gümüş ise sanatsal...

50'lerde babanızın bir Ermeni ustadan öğrendiği kuyumculuk sizin hayatınıza nasıl yön verdi?

Hatta 50'lerden önce babamın bir çıraklık dönemi var. Gerçekten de bir Ermeni ustadan öğreniyor. 50'lerde kendi işini kuruyor. Babam o ustayı hep rahmetle anardı. Bir de o dönem bir elemanı alıp meslek sahibi yapmak sonra ona bir iş kurmak bütün ustaların misyonuydu. Ben bunu ucundan yakaladım. Babamın da bir tane kalfası vardı, koskocaman adam olmuş, Kapalıçarşı'da kocaman bir kuyumcu dükkanı var, ama her bayramda, kandilde gelip babamın elini öperdi. Kapalıçarşı'da böyle bir kültür varmış zamanında. Ben de çok küçük yaşlarda yazları babamın Kapalıçarşı'daki dükkanına yardıma gidiyordum. Çok yaramaz olduğum için annem de rahat etmek için sürekli beni gönderiyordu. Biraz büyüdükçe yazları daha sıkı çalışmaya başladım. Ama ben daha sonra gümüş toptancılığı yapmaya karar verdim.

Neden altın değil de gümüş?

Herhalde orayı boş ve kolay gördüm. Altın daha rekabetçi bir alan ve daha kurtlar sofrası.

O zaman gümüş takının Türkiye'deki yaygınlığı bu kadar geniş miydi?

Çünkü bir dönem Türkiye'de entel ve bohem kesim daha çok gümüş takı takıyordu... Esasında o zaman gümüşün Türkiye'de çok şansı yoktu. Sadece ihracat şansı vardı, ben de zaten öyle yola çıktım. Gümüş tüketilen ülkeler kültür seviyesi yüksek ülkelerdir. Parasal olay ikinci etapta geliyor. Çünkü altın özellikle üçüncü dünya ülkelerinde kadının garantisi olarak geçiyor. Bu bizim ülkemizde ve bizim gibi ülkelerde çok barizdir. Gelecek garantisinin dışında da gösteriş aracı. Kültür seviyesi yüksek olan ülkelerde ise bir kültürü anımsatan güzel bir şey taşımak önemli. Maddi değerden çok manevi değer önemli. Kültür seviyesi yüksek ülkelerde kadın çalışıyor. Çalışan kadının günlük kıyafetlerle çok değerli takılar takması abes kaçıyor. Daha kullanılabilir ve kendini ifade eden takılarda da gümüş ön plana çıkıyor.

Siz altından çok gümüş takılar yapıyorsunuz...

Pırlanta bölümümüzde altın da var ama esas işimiz gümüş üzerine. Hedefimiz çalışan, sosyal sınıfı yüksek olan kadın. Ama gümüş kullanmayan kültürsüzdür diye de anlaşılmasın, bu zevk meselesi. Ama dünyaya bakın gümüş kullanan ülkeleri kırmızıya boyayın, gümüş az kullanıldıkça kırmızı pembeye dönüşsün, giderek sarıya. Avrupa kıpkırmızı, kuzey Avrupa daha da kırmızı, bize doğru geldiğiniz vakit Bulgaristan'dan itibaren sararmaya başlıyor. Türkiye'de daha da sararıyor, Arabistan'da, Hindistan'da sapsarı oluyor.

Peki gümüş ihracatı yaparken So Chic nasıl oluştu?

2000 yılından önce birçok dünyaca ünlü markaya ürün yapıyorduk. Aslında geçmişimiz pek çok ünlü tekstilcinin geçmişi gibi. Onlar da markalara ürün yaptılar biz de. Bu markalarla ilişkimizden dolayı önce onların distribütörlüğünü aldık. Sonra bu ürünleri şık mağazalarda satmamız gerektiğini düşündük. Biz bir yandan da kendi tasarımımız ürünler yapardık. Ortaköy'deki tezgahlara kendi yaptığımız ürünleri satardık. Bizim ürünlerimizin portakal sandığının üzerinde satılması bana çok dokunurdu. Distribütörlüğünü yaptığımız ürünleri buralarda sattıramazdık. Kapalıçarşı'da da sattıramazdık. 2004 senesinde mağaza zincirlerimizi açmaya başladık.

Hangi yabancı markalara ürün yapıyordunuz?

Benetton, Sisley, Max, Pierre Cardin, Joop gibi bir sürü marka. Sonra bu markaların distribütörlüğünü alınca ürünleri satmaya da başladık. Kendi ürettiklerimizi de So Chic'lerde satmaya başladık. Giderek kendi ürettiklerimiz daha da çoğaldı.

Kaç mağaza oldu?

So Chic 65, Fix 30 ve Moj 3 tane. Moj erkek ve saat üzerine. Fix genellikle 25 yaş altı genç kızların mağazası. So Chic de 25 yaş ve üzerinde, çalışan, sosyal kadınlara hitap ediyor. Yurtdışında da Londra'da, Hollanda'da, Azerbaycan'da, Kıbrıs'ta mağazalarımız var.

Türkiye'deki hanımlarla yurtdışındaki hanımların satın aldıkları takılar arasında çok fark var mı?

Esasında bu Türkiye'nin içinde bile var, şehirler arasında fark oluyor. Ama mesela Londra'da sattığımızla İstanbul'daki arasında çok büyük bir fark yok diyebilirim. Bizim ürettiklerimiz zaten Avrupa'nın talep ettikleri. Tasarımcılarımız buna göre çalışıyor.

Tasarımlarınızı yaparken genel modadan etkilenme ne kadar oluyor?

Otomobil üreticileri bile artık dünyadaki moda tasarımcılarını takip ediyor. Ne renk modaysa o renk otomobil üretiyorlar. Evlerdeki mobilyalar da ona uyuyor, takı da uyuyor. Bizim tasarımcılar da her şeyi takip ediyor.

Gümüşün tasarım açısından altına göre üstünlüğü nedir?

Gümüş kullanırken daha rahat çalışırsınız. Altın kullanırken rahat değilsiniz. Altın daha kıymetli olduğu için istediğiniz kadar kullanamazsınız. Ağırlaşır, pahalılaşır, satışı zorlaşır. Gümüşte çok iri tasarımlar yapabilirsiniz. Altın ticaridir, gümüş sanatsaldır. Bakın dünyaca ünlü takı tasarımcılarına, Tiffany'lere falan hep gümüş de yaparlar. Birçok yeni model onlardan doğar. Bvlgari gümüş yapmaz, altın yapar ve tasarımları çok iridir; ama çok pahalıdır ve alıcı kitlesi azdır.

Sizin rose gold (pembe altın) koleksiyonunuz var...

Pırlanta, altın üzerine de çalışıyoruz. Ama mesela rose gold koleksiyonumuz gümüş üzerine pembe altın kaplamayla oluşturulmuştur. Bu konuda So Chic dünyanın birçok ülkesinde öncülük yaptı. Kaplamadır ama uzun yıllar gider. Taklitlerimizi yaptılar, onlar öyle uzun ömürlü değildir.

Eskiden takı takan erkekler kırolardı. Şimdi erkekler takı takmaya başladı. Bu anlayış nasıl değişti?

Erkek bakım kremleri de yapılmaya başlandı, gözaltı kremleri, yüz kremleri, traş sonrası kremleri. Eskiden traş sonrası erkek limon kolonyası sürerdi. Erkek de bakımlı olmaya başladı. Bakımlı erkek de eğitimle, sosyal yaşamla ortaya çıkıyor. Bundan 20 sene önce bakımsız erkek modası vardı. 30 yaş üzerinde Avrupa'da bakımlı, takısını kıyafetine göre uyduran bir erkek ortaya çıktı. - Bizde takı takan erkeklerin profili nedir? Şu an daha çok genç kesim, onun üzeri daha oluşmadı.

Genç kesim derken hangi yaşa kadar?

38'e kadar. Ama Avrupa'da 38 üzerinde de takı takan erkekler var. Özellikle Akdeniz erkekleri, İtalya, İspanya, Yunanistan, Portekiz'i kapsayan sahildeki erkekler kaç yaşında olursa olsun iddialı takı takıyor. - Kadınlarda genç kesimle daha ileri yaş grubu arasında takı tercihinde nasıl farklar var? Gençler daha modern takılarımızı, yaş biraz daha ilerleyince klasik, oryantalist takılarımızı tercih ediyorlar.

4

Haberin Devamı