Cumartesi Postası "Kadınlara asla güvenmiyorum"

"Kadınlara asla güvenmiyorum"

Paylaş
"Kadınlara asla güvenmiyorum"

'Kurşun Bilal' dizisinden ayrılan Arda Kural 'Cumartesi Postası' için kuralını bozdu ve kendini anlattı

YASEMİN YURTMAN

'Eyvah Kızım Büyüdü' ile tanıdık onu. 'Lise Defteri'nde Ediz, 'Dur Yolcu'da Atatürk, ‘Çınaraltı’nda Kenan, ‘Emret Komutanım’da Posta Ferit’ti. Yeni dizi ‘Kurşun Bilal’e başladı ama ilk bölümde yönetmen Hasan Karacadağ ile kavga edince ayrıldı.

Konuyla ilgili sorulara, dava devam ettiği için cevap vermiyor ama laf arasında “Rolün hakkını vermek için oyuncu insiyatifi kullandım, Hasan Bey bunu hoş karşılamadı” demeden de geçmiyor.

Şimdi Ezel Akay’ın TRT için çekeceği ‘Gümüş Lale’ dizisinin kadrosuna giren Arda Kural röportaj vermeyi sevmiyor. Ama kendi deyimiyle “en gerçek halini” aldık ağzından...

Dikkafalı bir adam mısınız?

Kime göre dikkafalı? Kastettiğiniz beni mutsuz eden olaylar ya da zorunluluklarsa, adaletsizliğe karşı son derece katıyım. Bu tip durumlar karşısında insanın içinde olan, asla sarfedemeyeceği cümleleri bile sarfedebilirim. Bu anlamda, evet, dikkafalıyım.

Neler sizi buz gibi soğutur?

Yalan. Olmamış bir şeyi varmış gibi gösterenlerin yalanlarını kast etmiyorum. Çevremde onlardan çok var, gülüp geçiyorum. Asıl sözüm, insani ilişkilerde gerçek davranmayanlara. Gözünüz görüyor; doğrusunun ne olduğunu biliyorsunuz ama karşınızdaki kişi gözünüzün içine baka baka yalan söyleyebiliyor. Yalan söylediğini anlayınca kızmaya başlıyorum ve onunla yüzleşiyorum.

“Yakışıklı olmanın dezavantajını gördüm”

Çok yakışıklısınız. Avantajı olmuştur.

Bu durumun hiç avantajını görmedim. Aksine, sosyal ilişkilerde ve iş ilişkilerinde korkunç dezavantajını gördüm. Egolar öyle güçlü ki, bırak yakışıklı bulmayı, direkt ezmeye çalışıyorlar. Erkeklerin kıskançlığı ile çok karşılaştım. Yakışıklılık bana hiç hak tanımıyor.

Romantik ilişkilerde de avantajı yok muydu?

Size açıkça bir şey söyleyeyim: Ben hep terk edildim. Bütün yaşadığım ilişkiler için geçerli bu. Bu işin üzerine çok kafa yordum ve sonunda bir karara vardım. Bu röportajı okuyacak eski sevgililerim duysun: Benimle sürekli ego savaşına girdiler. Yolda yürürken bile dikkatlilerdi. Sanıyorlardı ki, insanlar benimle ilgilenecek ve yanımdaki kadını yok sayacak. Hiçbiri onlara duyduğum saygıya, ilişkiye gösterdiğim emeğe önem vermedi.

Erkek kıskançlığından bahsettiniz. Bu durum istediğiniz rolleri almanıza engel oluyor mu?

Yakışıklılığın önüne başka bir şey geçirmek lazım. Vücut dilinin bir sihri olması lazım. Ben de bunu yapmaya çalışıyorum. Böyle olursa bir adım öne geçeceğim. Kaybettiğim çok rol oldu. 2006 yılında ben de bir film çektim. Varoluşçu düşünce üzerine. İsmi ‘Sahne’ydi. Onu çektikten sonra değiştim, yenilendim. O zamandan bu yana bedenimi daha doğru kullanmaya çalışıyorum.

Küçük yaşlarda başınızdan bir evlilik geçmiş!

23 yaşında evlendim. Tanıştığımızın ikinci haftası evlilik kararı almıştık. Üçüncü ayda da yapamayacağımızı anlayıp ayrıldık. Bu zamandan o zamana dönüp baktığımda yanlış yaptığımı düşünmüyorum. Bazen kalp gözüyle, öyle çok da düşünmeden karar verebilmek gerektiğine inanıyorum. Yaş büyüdükçe bunu yapmak biraz daha zorlaşıyor. Çok düşününce kafanda gerçek olmayan kaygılar yaratabiliyorsun. Ve sonunda yarattığın kaygılar senin gerçeğin oluveriyor.

Hayatınızda nelerin eksikliğini hissediyorsunuz?

Neredeyse üç yıldır bir sevgilim yok. Bunun eksikliğini hissediyorum. Ama kadınlara hiçbir şekilde güvenmiyorum.

Hiç aşık oldunuz mu?

İki kez. İlki çok sancılı, ikincisi de yıkıcıydı. İbadete yönelmeme sebep oldu. Çok yakın bir arkadaşımla aldattı beni. Ve ikisi bir olup sevgime merhamet ettiler. Oysa sevgiye merhamet edilmez, saygı duyulur.

Aileniz hayatta mı?

Evet, ama yanlarında oturmuyorum. Bir kardeşim var. Şimdi küçük. Onun da ilerde beni seveceğini düşünüyorum.

Ailenizle aranız nasıl? Onlara kızgınlığınız var mı?

Babam, ikinci çocuğunu ve eşini bana bırakıp gitmeyebilirdi. 29 yaşında kabadayı oldum sayelerinde. Bakışlarınızdan bana yöneltmek istediğiniz soruları görebiliyorum. Daha fazla detay verecek gücüm yok.

“Görkemli bir diziyle yeniden ekrandayım”

Ezel Akay’ın TRT için çektiği yeni dizi ‘Gümüş Lale’nin ekibine katıldınız. Nasıl bir rol üstleneceksiniz?

Ezel Akay tanıdığım en derin adamlardan biri. Onunla çalışacak olmaktan dolayı çok mutluyum. Çok anlamlı biri. ‘Gümüş Lale’ 1600’lü yıllarda Osmanlı’da geçen bir hikaye. Zaman III. Ahmet zamanı ve sokak çetelerinin her yeri sardığı bir ortam... ‘Gangs of New York’ adlı filme benziyor. Ben de ya III. Ahmet’i ya da Marko isminde bir çete liderini oynayacağım. Ezel Hoca henüz karar veremedi. Kampa girdik; çalışıyoruz. Bir ay sonra çekimler başlayacak. Bütün kadro belli. Ekipte Hazım Körmükçü, Tolga Karel, Demet Akbağ da olacak.

Plato nerede kuruldu?

İzmit’te gerçekten dev bir plato kuruldu. Şimdiye kadar böylesinin yapılmadığını söyleyebilirim. Bir televizyon dizisi için çok görkemli bir proje. ‘Spartacus’ tadında olacak gibi görünüyor ama çok daha can alıcı.

“Altı sene namaz kıldım Kur’an-ı Kerim okudum”

Peki size sunulan hayatla aranız nasıl? Mutlu musunuz?

Altı küsur sene namazımı kıldım. İnsanın kullanma kılavuzu olarak nitelendirdiğim Kur’an-ı Kerim’i okudum. Namazı bıraktım, çünkü hayatta kendime yer bulamamaya başladım. Biraz da fazla yönelmiştim açıkçası. Genel olarak hayatın kendisinden memnun değilim. Daha güzel yaşanabilir. Ama maalesef herkes aptalca konuşuyor. Gelişen sosyal yaşam ve teknoloji, insanları değiştirdi. Kendi kendine kalamıyor kimse. Kitap okuyayım, bir arkadaşımla buluşayım, televizyon seyredeyim diye habire hayatımızı doldurmaya çalışıyoruz. Hiçbir şey yapmadan kaçımız durabiliyoruz? Aslında kendimizden kaçıyoruz.

(23.07.2011 atrihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)

2

Haberin Devamı