Pazar Postası Eşimi efor testine gidiyoruz diye Como'ya götürdüm
Paylaş
Eşimi efor testine gidiyoruz diye Como'ya götürdüm

Oyuncu Berna Laçin epeydir dizi ve film setlerinden uzak. Onu yüzü olduğu firmaların reklamlarından, projelerinden takip ediyoruz. Kızı Ada doğduktan sonra setlerden uzaklaşan Berna Laçin şu sıralar hem dizi hem de tiyatro projesiyle oyunculuğa dönmeye hazırlanıyor.

Röportaj: Eylem Keskin
eylem.keskin@posta.com.tr

Haberin Devamı

Bu sene bikinili görüntülenen ünlüler kervanına katılan Berna Laçin pek çoğunun aksine formdaki vücuduyla çok beğenildi. 8 kilo veren ama asıl mucizeyi kendinin değil eşi Tolga Eşiz’in gerçekleştirdiğini söyleyen Berna Hanım “Tolga 4 ayda 32 kilo verdi, tığ gibi delikanlı oldu” diyor. Çocukluk aşkı Tolga Eşiz’le 16 yıldır evli olan Berna Laçin mutluluğunun sırrını “Bir kadın çok beklenti içinde olduğunda evlilik sürmüyor. Karşındakini hayallerindeki adama uydurmaya çalışmamalısın. Onu kendi isteğine uydurmak yerine karşındaki adamdan istediğin şeyleri ma(ksimumda almaya çalışırsan mutlu olursun” diye açıklıyor.

Siz de magazin manşetlerinde bikiniyle yer aldınız...

Bikinili görünmekten hoşlanmıyorum. Bunun iyi ya da kötü görünmeyle ilgisi yok. Çıplak görünmeyle alakalı. Herkesin bikinili olduğu yerde tamam. Ama gazete dediğiniz şey her yere giriyor. İş toplantılarına, okullara, camilere, restoranlara. Bir kahveye ya da alışveriş merkezine bikinili gitmiyoruz ama gazeteye çıkınca gitmiş oluyoruz. Beni bu rahatsız ediyor.

Haberin Devamı

Ama çok iyi şeyler yazıldı. Hiç mi hoşlanmadınız?

Tabii ki formda görünmek güzeldi. Bennu (Yıldırımlar) aradı “Kızım ne güzel görünüyorsun” dedi. Tabii arkadaşlar arasında havanız oluyor ama utanma hissi de oluyor. Sanki soyunma kabinindeymişim de perde düşmüş gibi hissettim.

Zayıflamışsınız. Nasıl forma girdiniz?

Evet zayıfladım. Asıl mucizeyi eşim gerçekleştirdi. Bayağı kiloluydu. Kiloları yüzünden sağlığıyla ilgili sıkıntım vardı. Bir türlü diyete ikna edemiyordum. Dukan diyeti kafasına yattı. “Birlikte yapalım” dedim, kabul etti. Yoksa benim niyetim yoktu, kendimden son derece memnunumdur. Çok umursamam, “2-3 kilo versem iyi olur” diyordum. Kendimi severim, başkalarının ne düşündüğünü çok umursamam. Önce akşam yemeklerinde ona eşlik ettim. Akşam yemeklerim ızgara salataya döndü. Kilo vermeye başladım. Benim de hoşuma gitti. Gündüz de yapmaya başladım. Eşim 4 ayda 32 kilo verdi. 100 küsur kiloydu. Tığ gibi oldu.

Siz kaç kilo verdiniz?

Ben de kocasını zayıflatan iyi kalpli eş olarak Allah tarafından 8 kiloyla ödüllendirildim! En son doğumdan önce bu kilodaydım. Şu anda en alt sınırda görünüyorum. Bikini giyiyorum, kemiklerim çıkıyor. Ben hayatta tartılmam. Soranlara “3-4 kilo vermişimdir” diyordum. Bir baktım ki 8 kilo vermişim. Hiçbir kıyafetim olmuyor. Çuval gibi oluyor, yenilerini kombinleyemiyorum. Çok sıkıntım var, bildiğiniz gibi değil!

Haberin Devamı

Spor yaptınız mı?

Dukan spor vermiyor. Ben kışın haftada iki gün pilates yaparım. Ama yazın ciddi yüzüyorum. Çok uzun ve stil yüzerim. Kızımla Acun’un yalısının önünden geçip Aziz Yıldırım’ın iskelesine doğru yüzeriz. Kaslarım sağlam. Ama kışın aynısı olmuyor. Spordan nefret ederim. Bana göre değil. 2 günle idare ediyorum.

Sosyal medyayla aranız çok iyi. Twitter’da çok aktifsiniz!

Sanal dünya bana göre değil. Benim dokunmam, koklamam lazım. Fakat Twitter’da içimde yeteri kadar açığa çıkarma potansiyelini bulamadığım gevezeliğim hat safhaya ulaştı. Bazı günler kendimden nefret ediyorum. Bazı günler anlamlı şeyler yazıyorum. Maç varsa dağılıyorum mesela. İnsanlarla tek tek kapışıyorum.

Haberin Devamı

Olimpiyatla ilgili Twitter yorumunuz gündeme düştü. Pek çok insan tepki gösterdi...

Evde hiç televizyon açmam. Bodrum’daki tüplü televizyonumun fotoğrafını Twitter’a koydum, çok dalga geçtiler. Olimpiyatlar yüzünden televizyona bir takıldım, başından kalkamadım. Sözümün hala arkasındayım. Erkeklerde yüzücüler, kadınlarda voleybolcuların vücutları şahane. Kötü bir şey söylemiyorum ki, güzeller yani. David Beckham’ı sadece iyi futbolcu olduğu için reklamlarda oynatmıyorlar. Bir de “Onu mu görüyorsun maçı izlerken?” dediler. Evet sen görmüyor musun? Göremiyorsan sende problem var. Ben maçı izlerken aynı anda skoru, topu, bir yandan da kızın güzelliğini takip edebiliyorum.

Çocukluk aşkınız iş adamı Tolga Eşiz ile 16 yıldır evlisiniz, aşk sürüyor mu?

Ben de çok bekledim biter diye! “Bitebilir ya da başka bir şeye dönüşebilir” dediler. Ama biten bir şey olmadığını söyleyebilirim. O zaman sadece aşk vardı. Şimdi pek çok şey var. Aşkımızdan büyük aşkımız kızımız var. Onunla yaşadığımız sevinçlerimiz, mutluluklarımız var. Dostluğumuz, paylaştıklarımız var. Anılarla çok daha büyümüş bir şey var. Ama onu gördüm, kalbim çarptı, bugün beni arar mı diye düşünmüyorum. Vallahi arayacak, hele bir aramasın diyebiliyorum. Mesela seyahate gideceğimizde çok heyecanlanıyoruz. Hayal kuruyoruz.

Haberin Devamı

Peki romantizm bitiyor mu?

Romantizm aslında bir akım. Herhangi bir şeyin adı değil. Romantizm melankoli, platoni içeren bir şey. Ben Ege insanıyım, sevdiğini, kızdığını söyleyen biriyim. Çok büyük beklentilerim yok. Romantizm daha depresif bir şey. Ben gerçekten gözünün bebeğinde beni sevdiğini görmek isterim. Bunu da herkesin anlayabileceğini düşünüyorum. Sevgililer Günü’nü sevmem mesela. Karşımdaki adamı strese sokmam. Elbette özel günümü hatırlamasını, düşünülmüş bir hediye almasını isterim. Mum ışığında oturup müzik dinlemek benim için romantizm değil. Benim her gün yaptığım bir şey. Akşam eşim geldiğinde evde biriki mum yanar ve güzel bir müzik olur. Ama sıcak bir sarılış benim için yeterli.

Sürprizlerden hoşlanır mısınız?

Evet. Ben de sürpriz yapmayı severim. Eşim geçen sene büyük bir ameliyat olacaktı. Doğum gününde üzerine zorla bir eşofman giydirip seni efor testine sokacaklar deyip evden çıkardım. Hastaneye gidiyoruz diye Como’ya götürdüm. Havaalanına gidene kadar tansiyonum fırladı. Heyecandan fenalaştım, insanlar su falan getirdi. Çünkü sürekli soru sordu. “Nereye gidiyoruz, niçin bu yola döndük” gibi. Çok güzel fotoğraf çeker. Fotoğraf makinesinin objektiflerini organize ettim. Benim için romantik olmak bu. Onun için fotoğraf çok önemliydi ve ben unutmadım. Milano’ya mı gidiyoruz falan derken Como’ya vardık.

Mutluluk formülünüz ne?

Kadın çok beklenti içinde olduğunda evlilik uzun sürmez. Gittiğin mekanı, evi, ilişkini kendi hayallerine göre yapmaya çalışırsan kaybedersin. Hayallerini o kabın içine sığdırman lazım. Kabını hayallerine uydurmaya çalışırsan hüsranla sonuçlanır. Bence formül aşırı beklenti içinde olmamak, karşındakini hayallerindeki adama uydurmaya çalışmamak. Karşındaki adamı kendi isteğine uydurmak yerine karşındaki adamdan istediğin şeyleri maksimumda almaya çalışırsan daha mutlu olursun.

Kızınızla da güzel bir ilişkiniz var bildiğim kadarıyla...

İnsanlar çocuklarını ‘Benim çocuğum şöyle biri olmalı’ diye bir hayalle yaratıyorlar. Sorsanız kimse kabul etmez. Halbuki çocuk bir malzemeyle geliyor. Onu sadece kendi çocuğun olduğu için seveceksin. Annem “Elinde bir ceketlik kumaş varsa ondan takım elbise çıkmaz. Takım elbise çıkarmaya çalışırsan ceketi bozarsın” derdi. Güzel bir ceket olabilecekken kötü bir takım elbise olur. Çocuğu kariyer gibi düşünüyorlar. Resmen bir proje gibi bakıyorlar. O benim yavrum ya. Onun mutlu ve iyi olduğunu görmek benim için proje olabilir. Onun eksiği, yapamadığı şeyler beni üzmüyor. Pek çok eksiği olabilir ama genel olarak çok şahane bir çocuğum var!

Oyuncu olmasını ister misiniz?

O şekilde bir hayal kurmuyorum. Tek istediğim ne iş yaparsa yapsın iyi yapsın. Yıldız Kenter Hocam hep “Birbirinden saygın meslek yoktur. Saygınlık o mesleği kimin iyi yaptığıyla ölçülür” derdi. Ben de aynen böyle bakarım. Mesela evimize çok iyi ustalar seramik döşer. Çok büyük hayranlık duyarım. Arkadaşlarım “Onlara çok önemli biriymiş gibi davranıyorsun” der. Bence çok önemli biridir sahiden. Kızım işini iyi yapsın, kendi ayakları üzerinde dursun, entelektüel birikimi yüksek olsun. Sonrasında ondaki yeteneklere bakıp iyi yönlendirmeye çalışıyorum.

Herhangi bir sanat dalına yeteneği var mı?

Ada 8 yaşından beri yan flüt çalıyor. 5 yaşından beri flüt istiyordu, almadım. 8 yaşındayken dayım hediye etti. Kursa gittiğinde çok yetenekli dediler. Ona en güzel hocalarla, en iyi flütlerle çalışması gibi bir imkan sağlamaya çalışıyorum. Millet çocuğuna matematik dersi aldırır. Ben resim dersi aldırıyorum. Çünkü çocuk resim hastası. Çok mu yetenekli, hayır. Çok büyük bir resim aşkı vardı. Derslerde mutluluktan uçtu.

Son zamanlarda sizi dizilerde görmüyoruz?

Diziler çok uzun. Nurgül (Yeşilçay) 60 derecede Diyarbakır’da çalışıyor. İnsan çok büyük ihtiyacı olduğunda mecburen yapar. Ama ben İzmirli’yim. Ben evde oturup peynir ekmek yerim 60 derece sıcakta günde 18 saat beceremem gibi geliyor. O kadar çalışkan değilim galiba. Ehl-i keyf derler ya öyleyim işte. İzmirliliğin verdiği bir şey. İşimi yaparken çok çalışkanımdır. İşi alırsam hiç uyumam. O yüzden aldığım işe, hayatımı esir alır mı diye çok dikkat ediyorum. Çocuğumu benden alır mı, kocamla ilişkimi bozar mı dikkat ederim. Ben hiç 90 dakikalık dizilerde çalışmadım. Kendime zamanım kalsın isterim.

Yeni dizi ya da proje yok mu yani?

Aslında yaz başında bir dizi için anlaştım. Yazın çekecektik. Fakat bu sene Ada’nın okulunu değiştirdik. Bu yüzden tatilimiz bölündü. Eylüle bıraktık. Tam bilmiyorum ama bu sene niyetim var. Bir tane de oyunum başlayacak. Aysa Prodüksiyon’la yapacağız. İsmi ‘İyi İnsanlar’. Modern ve müthiş bir oyun. Onun provalarına başlayacağım. Bu sene dizi de yaparım. Genelde yaparım deyince yapıyorum. Kalbime göre gelişiyor.

Fairy’nin yüzüsünüz. Bir temizlik malzemesi neden sizi yüzü seçti; siz neden kabul ettiniz?

Birbirimizi çok seviyoruz, sevmediğim bir şey yapamıyorum zaten. Sevmediğim bir ürünle de girmem o kadar iyi oyuncu değilim. Yürekten inanmam lazım.

Markayla birlikte 3000 lokma dağıttınız. Hamsi, kavurma şenlikleri yaptınız.

Evet, halkla güzel buluşmalar yapıyoruz. Herkes çok mutlu oluyor. Beşiktaş’taki hamsi şenliği çok güzel geçti mesela. Son olarak da lokma şenliği yaptık. Herkes çok mutlu oluyor.

Berna Laçin’den vişne reçeli tarifi

Reçeli güneşte yaparım. Vişneleri ayıklarsın. Bir kiloya 750 gram şeker koyarım, tatlandırıcıyla yapılacaksa oranı daha da düşürürüm. Çok tatlı sevmem. Şekeri koyup üzerine vişneleri dökerim. Gece öyle bırakırım, vişneler suyunu salar. 2 dakika şekeri erisin diye ocakta bir fıklayana kadar tutabilirsiniz. Sonra karışımı bir tepsiye dökerim. Tepsinin ortasına bir su bardağı dikerim. Etrafına tül koyarım ki içine böcek düşmesin. Kenarlarını da mandalla tuttururum. Damla sakızlarını da tüllere sarıp reçele atarım. Sonra da güneşe bırakırım. Akşamları ya üzerini örterim ya da içeri alırım. Çünkü çiğ yağabilir. Arada karıştırıp 2-3 gün bekletirim. Dilerseniz tarçın da koyabilirsiniz. Bir keresinde 17 kilo yapmışlığım var.

( 26.08.2012 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır )