Pazar Postası Güçlü hükümdarın büyük takıntıları
Paylaş
Güçlü hükümdarın büyük takıntıları

Yeni yayınlanan 'Sultan II. Abdülhamit Han'ın Aile Hayatı' kitabı Osmanlı Devleti'nin son güçlü hükümdarı hakkında şaşırtıcı bilgiler veriyor...

Ömer Faruk Yılmaz’ın hazırladığı kitapla onun saat ustası ve hattat olduğunu, korkudan saray yaptırdığını, kadınlara düşkünlüğünü ve sofrasındaki altın tuzluğun sırrını öğrenmek mümkün oldu...

Haberin Devamı

Hazırlayan:Mehmet Çelik

mehmet.celik@posta.com.tr

II. Abdülhamit, hepsi Çerkez olan sekiz kadınefendi, beş ikbal ve üç gözde olmak üzere 16 kadınla birlikte oldu. Toplam 19 çocuk babasıydı, Beylerbeyi Sarayı’nda veremden öldüğünde altısı kız, altısı erkek olmak üzere 12 çocuğu hayattaydı.

En sevdiği kadın ise, ömrünün sonuna kadar yanından ayırmadığı Müşfika Kadınefendi’ydi. Gözdelerini kendi beğenen padişah, bunu açıktan söylemezdi. Kimi beğendiyse Hazinedar ustaya gizlice söylerdi.

Hazinedar usta derhal o kızı kendi dairesine alarak birkaç gün padişahın huzurunda ne şekilde hareket etmesi lazım geldiğini öğretirdi.

SİLAHŞÖR PADİŞAH

Silah kullanma ve nişan alma konusunda özel dersler alıp kendini geliştiren II. Abdülhamit uçan kuşu vuracak kadar ustaydı. Bir defasında uzaktaki bir levhaya silahıyla adını yazmıştı. Bir suikasta karşı her zaman hazırlıklıydı, üzerinde sürekli tabanca bulundururdu.

Haberin Devamı

YEDİ TONLUK HALI!

II. Abdülhamit, 1876’da iki padişahın sonuna sahne olan Dolmabahçe Sarayı’nın uğursuz olduğuna inanıyordu. Kendini Dolmabahçe Sarayı’nda güvende hissetmediğinden daha korunaklı olan Yıldız Sarayı’na yerleşti. II. Abdülhamit, Yıldız Sarayı’na ‘Bizim ev’ derdi.

12 bin kişinin yaşadığı Yıldız Sarayı 500 bin metrekarelik alanı kaplıyordu. Saraydaki, Şale Köşkü’nün Hereke’de özel olarak dokunan halılarının ağırlığı yedi tondu ve bugün hala dünyanın en değerli halıları arasındalar.

POLİSİYE TUTKUSU

Günde 4-5 saat uyuyan II. Abdülhamit’in yatak kıyafeti dizlerine kadar inen bir gömlekti. Yatağına girince paravanın arkasına gelen Mahmud Efendi, Esvapçıbaşı İsmet, Mabeynci Emin Bey gibi görevliler sarayda tercüme edilmiş polisiye romanları, sonra tarih, edebiyat, seyahatname kitapları okurlardı.

Padişah uykuya dalmadan önce “kâfi” derdi. İngiliz Koramirali Henry Woods hatıralarında Saraydaki Tercüme Dairesi’nde toplamda 6 bin kadar kitabın tercüme ettirildiğini yazmıştır.

Tir-i Müjgan’dan kalan sofradaki sır

Her sabah güneş doğmadan önce uyanan II. Abdülhamit, hamamın dışında bir sedir yaptırmıştı, sabah namazını orada kılar, güneş doğana kadar da o sedirin üzerinde otururdu. Daha sonra bir süre bahçede gezinti yapardı.

Haberin Devamı

KAHVE DELİSİ

En çok rafadan, tereyağında pişmiş yumurta veya omlet seven padişah, ayrıca yoğurtlu yumurtaya bayılırdı. Günün ilk kahvesinin ardından Selamlık Dairesi’ne geçip Başkatip Paşa’nın getirdiği evrakı ve raporları inceler, acil olanları hemen cevaplardı. Saat 11.00’e kadar çalıştıktan sonra öğle yemeği için Harem Dairesi’ne geçerdi. En sevdiği yemekler; mezgit, gelincik balığı, koyun külbastısıydı.

Tatlı olarak da sütlaç veya muhallebi severdi. Yemekten sonra yatak odasındaki şezlongda 15-20 dakika dinlenirdi. Bundan sonra tekrar Selamlık Dairesi’ne geçip çalışmaya başlar, akşama kadar çalışır, arada sıkıldığı vakit tekrar hareme gider ailesinden görmek istedikleri olursa onlarla konuşurdu.

Akşam yemeği yüzyıllardır süren saray geleneğine göre saat beşte yenirdi. Yıldız Sarayı’nda günde bin 800 tabla yemek pişirilirdi. Padişah kimseyle yemek yemezdi. Akşam yemekleri hafifti.

Haberin Devamı

Sofrada et suyu, bazı çorbalar ve yemişler olurdu. Yemek yerken sofrasına, 10 yaşındayken veremden kaybettiği annesi Tir-i Müjgan Kadınefendi’nin kullandığı ve onu hatırlatan altın tuzluk mutlaka konulurdu. Padişah tarçını da çok severdi. “Eğer yakışık alsaydı suyun üzerine de tarçın ekip öyle içerdim” derdi.

MEKANİK SAAT USTASI

Yemekten sonra porselen, marangoz veya saat atölyelerinden istediği birine giderdi. Atölyeye gitmediği zaman on binden fazla kitabın bulunduğu kütüphanesinde çalışırdı.

Herkesin işi dışında bir hobisi olması gerektiğine inan II. Abdülhamit “Alışkanlıklar, meşgaleler ve zevkler edininiz, bunlar aynı zamanda teselli verir” diyerek çevresindekileri de bu konuda teşvik ederdi. Çoğunlukla yatsı namazından sonra yatak odasına çekilen II. Abdülhamit gürültüden hiç hoşlanmadığından uyuduğu sırada sarayda sessizlik olurdu. Gece hangi odada yattığını bilen bir saraylı yoktu.

Gerdeğe girmesin diye saraya çağrılan damat

Sarayda çok iyi eğitim görmüş güzel bir kız vardı. Padişah kendisine evlenme teklif etmişti. Ancak güzel kız “Efendimiz ömrüm oldukça size canımı feda etmeye daima hazır olacağım.

Haberin Devamı

Fakat dünyayı bana bağışlasanız asla hareminiz olamam. Çünkü kocam olacak adamın tek eşi olmalı ve yalnız benim erkeğim olmalı” demişti. Ancak Padişah ısrarını daha sonra da sürdürmüş ve kıza altınlar, elmaslar göndermişti.

Beş sene sonra umudunu kaybeden Padişah kızı orta yaşlı biriyle evlendirdi. Damat beş gün boyunca, gerdek gecesi odasından alınmış saraya götürülmüş şafak sökünceye kadar bekletilmişti.

Kız yine de fikrinden vazgeçmemişti. Padişah yıllar sonra kızı gördüğünde “Mesut musun?” diye sormuş. Birkaç çocuk sahibi olan kadın “Evet, sizin lütfunuz başımın üzerindedir, bahtiyar olmaya, çocuklarımı iyi yetiştirmeye gayret ediyorum” diye cevap vermiş.

(01.09.2013 tarihli Posta Karnaval'dan alınmıştır.)