Pazar Postası Hale Soygazi: Kadını kölesi, malı gibi gören bir erkek zihniyeti hâlâ hakim
Paylaş
Hale Soygazi: Kadını kölesi, malı gibi gören bir erkek zihniyeti hâlâ hakim

Hale Soygazi, Türk sinemasının en iyi oyuncularından ve en güzel kadınlarından biri. Çok cesur filmlerde yer aldı. Kimi zaman işçi haklarını, kimi zaman kadın haklarını savundu. Ancak 2017’de, Murat Şar isimli birinin, katıldığı bir televizyon programında, kendisinin evlatlık olduğunu ve gerçek annesinin Hale Soygazi olduğunu iddia etmesiyle zor bir süreç geçirdi. Geçtiğimiz yıl DNA raporu sonuçlandı ve iddianın doğru olmadığı kesinleşti. Deneyimli oyuncuyla geçmişten bugüne her şeyi konuştuk. Alev Gürsoy Cimin / alev.gursoy@posta.com.tr

Nasılsınız Hale Hanım? Hayat, her şey yolunda mı?

Haberin Devamı

Her şey yolunda, teşekkür ederim. İyiyiz, iyi olmaya çalışıyoruz.

Pandemiden dolayı hepimiz zor bir süreçten geçiyoruz. Siz, psikolojik olarak nasıl etkilendiniz?

Çok zor bir süreçten geçtik. Dünya zor bir süreçten geçti, geçiyor. İp üstünde yürümek gibi. Maske, mesafe, hijyen… Galiba bu dönemi anlatan en doğru kelime kaygı. Kaygıyla baş etmeye çalıştık hepimiz. Ben de çok çeşitli psikolojik süreçlerden geçtim. Sıkıldım, bunaldım, sonra alıştım, rahatladım. Duruma uyum sağlamaktan başka bir seçenek olmadığını düşündüm. Herkes gibi okudum, seyrettim, yürüdüm, eşimle, dostumla görüntülü sohbetler yaptım.

Aşıya mesafeli olanlardan mısınız? Yoksa hemen yaptırmak isteyenlerden mi?

İlk şoku atlattık. Şimdi aşı süreci başladı. Aşının olumlu etkilerini görebilirsek normal hayatlarımıza dönebiliriz umudundayım. Aşı karşıtı değilim.

Haberin Devamı

Sizleri o kadar özlüyoruz ki... Yeşilçam’ın en efsane isimlerinden biriydiniz ama son dönemde ekranlardan uzaksınız. Neden?

Mesleğimizin doğası bu, zaman zaman uzak kalmak hepimiz için iyi. Bir de her zaman istediğiniz projeyle karşılaşamıyorsunuz. Ben de seçme şansımı kullanıyorum. İçime sinen bir işi yakalamak istiyorum.

Dizilere karşı tutumunuz nedir?

Ben de dizi yaptım. Sayıları az olmakla birlikte etkili işlerdi. Bazı diziler, özellikle gündemi yakalayabilenler, hayatımızın önemli bir parçası oldu. İlgi çok… Dijital platformlar da dizilere yer verince işler keyifli bir hal aldı. Gösterim ve çekim süreleri kısaldı daha verimli çalışma koşulları oluştu. Konular da özgürleşti. Bazılarını seyrederken keyif alıyorum. Çalışırken de keyifli olacağımı düşünüyorum. Böyle bir projeyle karşılaşırsam seve seve “Evet” derim.

Hiç unutulma korkusu yaşamıyor musunuz?

Oyunculuk hayatıma filmlerle başladım. Diziler hayatımıza girmemişti henüz. Sinema filmlerinin kalıcılığı var. Dönüp dönüp seyrediyoruz. O yüzden hiçbir zaman unutulmuyorlar. Oyuncular da öyle. Bu sinemanın gücü bence.

İNSANLAR MUTLU OLACAKSA ESTETİK YAPTIRABİLİR

Hep çok güzelsiniz. Kendinize nasıl bakıyorsunuz?

Haberin Devamı

Cildimle aramı iyi tutuyorum. Çok itina gösteriyorum. Sürekli nemlendiriyorum. Çok yürüyorum, çok su içiyorum. Bir de hayatın güzel yanlarını görmeye çalışıyorum.

Estetikle aranız nasıl?

Günümüz teknolojisinde artık her şey mümkün. İnsanlar estetik yaptırdığında iyi hissedecekse ve gerçekten ihtiyaçları varsa yaptırmakta sakınca görmüyorum. Mutlu olsunlar.

YEŞİLÇAM FİLMLERİ ÇOCUKLUK ALBÜMÜNE BAKMAK GİBİ

Sizce Yeşilçam bitti mi?

Yeşilçam, 60’lı yıllardan 80’li yılların sonuna kadar bir dönemi kapsıyor. Sonrasında Türk sineması farklı filmlere yöneldi. Fakat Yeşilçam dönemindeki filmler, bugün de hâlâ keyifle seyrediliyor. Bu adeta çocukluk albümüne bakmak gibi bir keyif veriyor. Yeşilçam birikimi, bugünkü sinemamızı döşeyen temel taşlardan biri. O dönemin sinema birikimi olmasaydı, bugünkü diziler çekilemezdi. Bitti ama başka bir şeye evirildi. Bugün keyifle seyrettiğimiz dizilerin, filmlerin temelini oluşturdu.

Sizce bugün kadının adı var mı?

Bugün kadının adı var ama bunu kabul etmek istemeyen erkek zihniyeti de var. Kadınları kendi varlıklarının uzantısı gibi gören, malı gibi, kölesi gibi gören erkek zihniyeti hakim. Diğer yandan bunu kabul etmeyen, baskılara boyun eğmeyen, hayatının sahibi olmak isteyen kadınlar şiddete uğruyor. Kadın cinayetleri hiç olmadığı kadar yaygınlaştı. ‘Eşitlik İçin Kadın Platformu’, bir kampanya başlattı. Yasaların etkin uygulanmasını talep ediyor. Kadına yönelik şiddete dur demek için bir yol haritasının çizilmesini istiyor.

Haberin Devamı

Yeterli desteği görüyor mu sizce?

Bu kampanyaya toplumun her kesiminden oyuncular, yazarlar, avukatlar, hak savunucuları, kadınlar ve erkekler katıldı. Tabii en önemlisi, zihniyet değişikliği için mücadele verilmesi. Burada da aileden başlayarak tüm kurumlara iş düşüyor. Cinsiyet ayrımcılığı ile mücadele çok önemli.

Peki, sinema ve dizi sektörüne bu açıdan bakınca nasıl bir tablo görüyorsunuz?

Dünyada da bizim sinemamızda da erkek kahramanlara ağırlık verilir. Kadın adeta erkek kahramanın uzantısıdır ve edilgendir. Tabii ki farklı bakış açısına sahip filmler de var. İlk aklıma gelen ‘Thelma&Louise’.

Haberin Devamı

BUGÜN ‘MADEN’ FİLMİ ÇEKİLEMEZ O GÜNKÜ KOŞULLAR BUGÜN YOK

Sizce bugün, ‘Maden’ filmi gibi bir film çekilebilir mi? O dönemin ruhu yakalanabilir mi?

Bugün ‘Maden’ filmi çekilemez. O günkü koşullar bugün mevcut değil. İşçi meselesi, bugün farklı bir bakışla çekilebilir. ‘Maden’ filmi çok önemli bir sanat eseridir. Bugün bile ilgiyle seyrettiğimiz çok güzel bir filmdir. Bugün, başka bir bakış açısıyla maden işçilerinin, özellikle Soma maden işçilerinin filmleri yapılabilir. Eminim ileriki yıllarda yapılacaktır.

Hep çok cesur rollerde izledik sizi. ‘Kadının Adı Yok’ filminin son sahnesinde tamamen çıplaktınız...

Kadının Adı Yok’, Duygu Asena’nın romanından uyarlama. Roman, çocukluktan başlayarak kahramanın tüm hayatını anlatıyor. Normalde filme uyarlarken bunu yapmak imkansız. Romanın özünü bozmadan kısaltmalarla yapılabilir. Atıf Yılmaz’ın büyük emek verdiği bir senaryo çıktı ortaya. Final sahnesi romanda yoktu. Kahramanın çıplak olarak pencere önünde yeni bir hayata başlama kararlılığını gösteren bir resimdi o sahne. Aslında çıplaklık yoktu. Bir siluetti. Bir nü tablo gibiydi. Loş bir ışık kullanıldı. Sonuç o kadar iyiydi ki, o kare filmin afişi oldu.

Bugün olsa aynı sahnede oynar mıydınız?

O gün senaryo, yönetmen ve kahramanın yolculuğu neyi gerektiriyorsa onu yaptım. Yapılan da çıplaklık sergilemek değildi. Evet cesur bir yorum. Ekip olarak incelikli bir iş yaptık. Başarılı olduk. Yani bugün olsa yine çıplaklık olmazdı. Konu çıplaklıksa “Hayır” derdim.