Beden Sağlığı Diz ve kalça ağrısı neden olur?

Diz ve kalça ağrısı neden olur?

Paylaş
Diz ve kalça ağrısı neden olur?

Diz ekleminin insan vücudundaki en büyük eklem olduğunu söyleyen Nöroloji ve Ağrı Uzmanı Prof. Dr. Ali Kemal Erdemoğlu, günlük aktivitelerin normale yakın diz eklemi fonksiyonu gerektirdiğini, uyluk kemiğinin alt ucu, incik kemiğinin üst ucu ve diz kapağı diz eklemini oluşturduğunun belirtiyor. Uyluk kemiği ve incik kemiği bağlı büyük bağlar diz stabilitesini sağlarken, uzun uyluk kasları güç sağlıyor. Bu üç kemiğin birbirine değdiği eklem yüzeyleri kıkırdak ile kaplı oluyor ve yastık görevi görüyor. Bu sayede kemikler birbirine kolayca hareket edebiliyor. Zamanla bu kıkırdakların hasar görmesi ve kireçlenmesi günlük yaşamı etkileyen diz ağrısına neden olabiliyor. Kronik diz eklem ağrısının birçok nedeni bulunuyor ve hastalık ilerlemeden tedavi edilmesi önem taşıyor.

Nöroloji ve Ağrı Uzmanı Prof. Dr. Erdemoğlu, kronik diz ağrısının sebeplerini şu şekilde sıralıyor:Nöroloji ve Ağrı Uzmanı Prof. Dr. Erdemoğlu, kronik diz ağrısının sebeplerini şu şekilde sıralıyor:

Haberin Devamı

• Kireçlenme, kronik diz ağrısının en yaygın nedenidir. Osteoartrit, romatoid artrit ve travmatik artrit, kronik diz eklem ağrısına neden olan artrit türleridir.

• Osteoartrit genellikle 50 yaş sonrası oluşur. Genetik yatkınlık en önemli sebeplerden biridir. Kemikler için yastık görevi gören kıkırdak yumuşar ve yırtılır. Kemikler birbirine sürtünerek kronik diz ağrısına ve sınırlı hareket açıklığına neden olur.

• Romatoid artrit hastalığında eklem zarı kalınlaşır ve bu durum yangı oluşturur. Aşırı miktarda üretilen eklem sıvısı eklemi doldurur ve kronik yangı kıkırdak hasarı yapar. Sonucunda ise kıkırdak kaybı oluşur. Bu durum ise eklemlerde ağrı ve hareket kaybına sebep olur.

• Travmatik artrit ise travma sonrası kireçlenme ciddi diz travmalarından sonra oluşmaktadır. Zamanla diz kırıkları ve bağ yaralanmaları kıkırdak hasarına neden olabilir. Bu, kronik diz eklem ağrısına ve fonksiyon kaybına yol açabilir. Bu durumda diz protezi önemli bir tedavi seçeneğidir.Kalça ağrıları genellikle 55 yaş üstü kişilerde görülüyor

Haberin Devamı

Nöroloji ve Ağrı Uzmanı Prof. Dr. Erdemoğlu, kalça kireçlenmesinin, eklemdeki kemikleri kaplayan kıkırdaklı yapının çeşitli nedenlerle aşınması ve yıpranmasının, altındaki kemiğin deforme olmasına neden olmasının tıbbi adı olduğunu vurguluyor. 55 yaş ve üzeri kişilerde kalça kireçlenmesi olduğunu bir yaş grubu olarak değerlendiriliyor ancak doğuştan kalça çıkığı ve sonrasında kalça çıkığı olan hastalarda daha erken yaşlarda karşılaşılabiliyor

Kalça kireçlenmesinin en belirgin belirtileri arasında kalça ağrısı ve eklemi tam olarak hareket ettirememe yer alıyor. Hastalık öncelikle bacakların ve kalça eklemlerinin yetersiz kullanımı şeklinde zamanla devam eden ağrı ile karakterize oluyor ve ağrı kalça bölgesinde başlasa da kasık bölgesine ve dizlere de yayılabiliyor.

Diz ve kalça ağrısında tercih edilebilecek tedavi yöntemleri neler?

PRPNöroloji ve Ağrı Uzmanı Prof. Dr. Erdemoğlu, trombositten zengin plazma, yani PRP yönteminin diz ve kalça ağrısında sıklıkla tercih edildiğinin altını çiziyor ve ekliyor:“Kanın pıhtılaşmasını sağlayan trombositler aktive edilince iyileştirici proteinler salgılarlar. Bu sayede hasarlı dokular iyileşip yenilenmeye başlarlar. PRP tedavisinde kullanılan trombositler hastaların kendi kanlarından alınan numunelerinden ayrıştırılarak elde ediliyor ve kişilerin ağrı duydukları bölgelere enjekte ediliyor. Bu yöntem sayesinde dokular iyileşerek kendilerini yeniliyor.”Bu tedavi yöntemi sayesinde birden çok hastalığın ve hastalıkların getirdiği ağrılar ortadan kaldırılabiliyor. PRP ile tedavi edilmesi uygun olan hastalıklar ise; omuz ağrısı, tenisçi – golfçu dirseği, ön çapraz bağ yaralanması ve ağrı şikayetleri, topuk dikeni, kulunç ağrısı, kas gerginlikleri olarak sıralanıyor.

Haberin Devamı

Nöroloji ve Ağrı Uzmanı Prof. Dr. Erdemoğlu, PRP yönteminin uygulanmasının oldukça kolay ve acısız olduğunu belirtiyor. İşleme kişinin kanı alınarak başlanıyor ve alınan kan özel ortamda trombositlerine ayrılıyor. Kişinin ağrı şikâyeti yaşadığı bölgeye trombositten zengin hazırlanan sıvı enjekte ediliyor.

Haberin Devamı

PRP ile tedavi yöntemi mutlaka alanında uzman hekim ve tecrübeli ekibi tarafından gerçekleştirilmesi gerekiyor. Alınan kan doğru işleme gönderilmediği zaman beklenmeyen sonuçlar ile karşılaşılabiliyor.İşlem sonrasında 3 haftanın ardından hasta doktor tarafından tekrar değerlendiriliyor.

İhtiyaç halinde 3 hafta – 6 ay arasında işlem tekrar ediliyor. Genellikle ilk uygulamadan sonra hastalarsa iyileşme gözle görülür şekilde belli oluyor. Yöntemin başarı oranı ise yüzde 80 ila 85 arasında oluyor. PRP yönteminde kullanılan ekten madde kişinin kendi kanı olduğu için hiçbir yan etkisi bulunmuyor. İşlem yapılan bölgede oluşan kızarıklık ve şişlik müdahaleye gerek duyulmadan kendiliğinden geçiyor.

Kök hücre tedavisi

Nöroloji ve Ağrı Uzmanı Prof. Dr. Erdemoğlu, kök hücre tedavisinin hastanın kendi, uyumlu veya yarı uyumlu donörlerinden elde edilen kök hücrelerin nakledilerek hasarlı hücre, doku ve organların yenilenmesi için kullanılan bir tedavi yöntemi olduğunu belirtiyor. Erdemoğlu, bu yöntemin diz ve kalça ağrısı problemlerinde sıklıkla tercih edildiğini ifade ediyor.Nöroloji ve Ağrı Uzmanı Prof. Dr. Erdemoğlu, insan vücudunda kişinin yaşamını sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmesi için birçok farklı işleve sahip birçok hücre tipi bulunduğunu ve kök hücrelerin vücuttaki tüm doku ve organların yapısını oluşturan hücreler olduğunu söylüyor.

Haberin Devamı

Kendi kendini yenileyen kök hücreler, insan vücudundaki tüm yapıların kökeni olarak biliniyor ve birçok hastalığın tedavisinde kullanılabiliyor.Yağ dokusu kök hücrelerden zengin dokulardan biri olarak biliniyor ve çıkarılan yağ dokusu özel olarak işlenerek ve içindeki kök hücreler izole ediliyor. Bu işlem yaklaşık 1-2 saat sürüyor. Hazırlanan kök hücreler dizin hasar gördüğü ve hücrelerin iyileşmesi beklenen yerlere veriliyor. Diz kıkırdak hasarı durumunda, kök hücrelerin sadece hasarlı bölgede hareket etmesini ve diz eklemine yayılmamasını sağlamak kollajen veya hyalüronik asit bazlı taşıyıcılar ile hedeflenebiliyor. Kök hücreler vücudun kendi hücreleri olduğu için tedavinin amacı dokunun kendisini iyileştirmek ve yenilemek oluyor.