Aşk - İlişkiler Doğru bildiklerinizi unutun: Meğer kadınlar daha çabuk atlatıyormuş!

Doğru bildiklerinizi unutun: Meğer kadınlar daha çabuk atlatıyormuş!

Paylaş
Doğru bildiklerinizi unutun: Meğer kadınlar daha çabuk atlatıyormuş!

Yapılan bir araştırmaya göre iş kaybı, evlilik, boşanma, çocuk sahibi olma ve eşlerini kaybetme gibi olaylar karşısında kadınların ve erkeklerin ortaya koydukları mutluluk-esenlik (wellbeing) hali farklılık gösteriyor. Kişinin gelir düzeyi iyi olsa bile, kendisini daha iyi kazanan insanlarla kıyaslaması dahi esenlik halini olumsuz etkiliyor. Kadınların ve erkeklerin çocuk sahibi olduklarında ya da boşandıklarında ise ruh halleri birbirinden çok daha farklı gelişim gösteriyor. Uzman isimler yurtdışında ve Türkiye’de yapılan araştırmalarında ortaya çıkan sonuçları Posta.com.tr için değerlendirdi.

Elif Bayram / Posta.com.tr | Bedensel ve zihinsel olarak iyilik hali olarak tanımlanan Wellbeing'e pandemi sonrasında daha da arttı. Wellbeing kişinin her anlamda iyi ve sağlıklı olması olarak biliniyor. Bu alanda yapılan yeni araştırmalar ise, pek çok çarpıcı sonucu gözler önüne seriyor. Araştırmanın en ilginç sonuçlarından biri, erkekler için işini kaybetmenin eşinden boşanmaktan çok daha kötü bir durum olarak görünmesi. Üstelik toplumda kabul gören genel algının aksine, evlenmek ve çocuk sahibi olmak kişiye mutluluk getirmiyor.

Haberin Devamı

Yaşamımızı sürdürürken bir iyi oluş ve esenlik haline ihtiyacımız var. Esenlik hali, kişinin hem kendine ait özellikleriyle hem de sosyal ve iş çevresiyle bağlantılı. Kişinin hayatını belli amaçlara bağlı olarak sürdürürken tatmin içerisinde olmasına Esenlik (wellbeing) adı veriliyor.

İŞ HAYATINDA WELLBEING

Mutlu çalışanlara sahip olmak isteyen şirketler, wellbeing çalışmalarına ağırlık vermeye başladı. Kurumsal anlamda wellbeing, fiziksel alan başta olmak üzere entelektüel, finansal, çevresel, mesleki, duygusal ve sosyal alanda motivasyonu arttırmayı hedefliyor. "Wellbeing" kişinin her anlamda iyi ve sağlıklı olması olarak tanımlanıyor. Klinik Psikolog Ebru Şalcıoğlu, iyi oluşu belirleyen faktörlerin, kişinin fiziksel ve psikolojik açıdan sağlıklı olması olduğunu söylüyor.

Haberin Devamı

Hayatımızın önemli bir kısmının işte çalışarak geçtiğine dikkat çeken Şalcıoğlu, “İnsanlar günlerinin üçte biri ile yarısı arasındaki zamanı işte çalışarak geçiyor. Dolayısıyla kişinin iş yerinde belirli bir tatmin hissi içerisinde olması esenlik durumunu olumlu olarak etkiliyor. Kişilerin gelirleri yüksekse esenlik algısı da yükseliyor. Bu araştırmaya baktığımızda, wellbeing’in sadece bireysel anlamda değil, iş hayatına da yansıdığını görüyoruz.” diye konuştu.

ESENLİĞİ ARTIRAN EN ÖNEMLİ FAKTÖR: PARA!

Kişinin kendisini daha iyi kazanan insanlarla kıyaslamasının gelir düzeyi iyi olsa bile esenlik halinin olumsuz etkilendiğini belirten Şalcıoğlu, “Kıyaslama her koşulda kişiyi olumlu veya olumsuz etkileyebilir. Kişi geçen seneye göre daha az kazanırsa esenliği olumsuz etkilenir, daha fazla kazandığında ise esenliği her anlamda artar. Dolayısıyla ‘Para mutluluk getirmez’ denilse de esenliğin artması için gelir önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor.” ifadelerini kullandı.

ERKEK HER YERDE 'EVE EKMEK GETİREN' OLARAK GÖRÜLÜYOR

Toplumsal cinsiyet rollerinin günlük hayattaki yansımalarına dikkat çeken Şalcıoğlu, “Hepimizin toplumda birtakım cinsiyet rolleri var. Kadın ve erkek olarak bu rollere uygun bir şekilde davranmaya çalışıyoruz. Erkeklerin cinsiyet rolüne baktığımızda farklı kültürlerde dahi olsa, 'erkek eve ekmek getiren' olarak görülüyor. Batı ülkeleri bu noktada Türkiye'ye göre biraz daha esneklik gösteriyor.” şeklinde konuştu.

Haberin Devamı

Erkeklerin işlerini kaybettiklerinde sadece maddi güç kaybetmediğini, duygusal olarak da bir çöküş yaşadıklarını vurgulayan Şalcıoğlu, “Genel olarak bütün dünyaya baktığımızda, toplumsal beklentilerin belki de en önemlisi erkeğin güçlü olduğunu kanıtlamasıdır. Dolayısıyla araştırmada çıkan sonuca baktığımızda, erkeklerin işsizliğe adaptasyon sağlamamaları toplumsal beklentilerle bağlantılıdır. Bu anlamda erkeğin duygusal ihtiyacı güçlü olmak ve ekonomik anlamda güçlü olduğunu hissetmektir.” dedi.

ARAŞTIRMA SONUÇLARINA GÖRE ÇOCUK SAHİBİ OLMAK MUTLU ETMİYOR


Araştırmaya göre, çocuk sahibi olmak cinsiyetlerden bağımsız olarak mutluluk seviyesinde pozitif bir artış sağlamıyor, aksine esenlik oranında düşüşe neden oluyor. Şalcıoğlu, bebek doğduğunda, kadın ve erkeğin iyi oluş (esenlik) durumlarındaki düşüşün sorumluluk duygusuyla bağlantılı olduğuna dikkat çekiyor.

Haberin Devamı

“Çocuk doğduktan sonra sorumluluk arttıkça, duygusal zorlanmalar da başlar. Kişi kendisini aslında yaşamak istediği hayatın kenarında bulabilir ve mutsuz olabilir”

Anne ve baba olmanın sorumluluk duygusu ile başladığını belirten Şalcıoğlu, “Çocuk sahibi olmak için psikolojik iyi oluş şart. Getireceği sorumlulukları tahmin etmeden çocuk sahibi olmak, ebeveynlerin süreci yürütememesine yol açabiliyor.” diyor.

Çocuk doğduğunda, eşler arasında ciddi sorunların ortaya çıkabileceğine değinen Şalcıoğlu, “Bebek doğduktan sonra sorumluluğun artmasıyla birlikte, eşler arasında ciddi sorunlar patlak verebilir. Bu nedenle araştırmada ortaya çıktığı gibi mutluluk düzeyleri düşebilir.” ifadelerini kullanıyor.

“AYRILIK KADINLARA ÖZGÜRLÜK HİSSİ GETİRİYOR”


Kadınların boşanma sonrası mutluluk seviyelerindeki yükselmesinin çeşitli nedenlere bağlı olarak özgürlük duyguyla ilişkili. Boşanan kadınların erkeklere göre daha mutlu olduğuna değinen Şalcıoğlu, “Kadınlar boşandıkları zaman özgür hissettikleri için mutlu oluyorlar." diyor.

Haberin Devamı

"Ayrılık ilginç bir şekilde kadınlara özgürlük getiriyor. Çünkü bir ilişkinin içindeyken ister istemez bir baskı ortamı oluşabiliyor. Kişi kendine daha az zaman ayırabiliyor. Dolayısıyla kadının üzerindeki rol beklentilerden çıkması ve kendi yaşamını kurması bir tür bir özgürleşme ve mutluluk getiriyor.”

Boşanmaya erkek ve kadınların farklı tepkiler verdiğini ifade eden Şalcıoğlu, “Araştırmada da görüldüğü gibi, kadınlar erkeklerden daha hızlı ve daha kısa sürede ayrılığın etkisini yaşıyor. Erkeklerse ayrılığı daha geç fark edip daha uzun süre ayrılığın hissettirdiklerini yaşıyor. Örneğin, kadınlar boşanma sonrası travmalar için yardım almaya erkeklerden daha yatkın. Bu da kadınların boşanma sonrası iyileşme süreçlerinin erkeklerden daha kısa olmasını sağlıyor.” diyor.

Kişinin hayatını belli amaçlara bağlı olarak sürdürürken tatmin içerisinde olmasını sağlayan esenlik halini korumak için Klinik Psikolog Ebru Şalcıoğlu'nun bazı tavsiyeleri var.

  • Yaşamınızı değerli kılan ve ona yön veren anlamları tanımlayın.
  • Gündelik yaşamınızı benimsediğiniz değerleri temel alarak yönlendirin.
  • Değerlerinizle uyumlu eylemlere farkındalıkla girin.
  • Duygu ve düşünceleriniz bazen size engel oluşturabilir. Bu iç engelleri anlamaya ve aşmaya yönelik çözümler üretmeye çalışın.

TÜRKİYE ARAŞTIRMASI: ENDİŞE VE KAYGI ARTTI

Çocukların iyi olma halini ortaya koymak amacıyla yapılan, wellbeing araştırmaları çocukların pandemideki durumuna da dikkat çekiyor. Farklı ülkelerde eş zamanlı olarak yürütülen “COVID-19 ve Çocuğun İyi Olma Hali Araştırmaları” çalışmasının Türkiye sonuçları çocukların pandemide daha mutsuz olduklarını ortaya koyuyor. Araştırma sonuçlarına göre Türkiye, koronavirüsün yaygın olduğu dönemde çocukların en fazla kısıtlamalarla karşılaştığı ülkeler arasında yer alıyor.

ÇOCUKLARIN PANDEMİDE EN FAZLA KAYGI DUYDUĞU İKİNCİ ÜLKE: TÜRKİYE

İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi tarafından paylaşılan araştırma, Türkiye'nin pandemi döneminde çocukların en fazla kaygı duyduğu ikinci ülke olduğunu ortaya koyuyor.

Türkiye’den araştırmaya katılan çocuklar, kendilerini en güvende hissettikleri yerin evleri olduğunu söylüyor. Araştırmaya göre çocuklar, okulda ya da mahallede ise kendilerini güvende hissetmediklerini belirtiyorlar. Çocuklar, aileleri ile daha çok zaman geçirmelerinin ise pandemi ile ilgili tek güzel durum olduğunu aktarıyorlar.

‘SİHİRLİ DEĞNEĞİM OLSA KORONANIN BİTMESİNİ DİLERDİM’

Türkiye’de pandemi öncesinde 10 üzerinden 8.5 olan ortalama memnuniyet, 5.8 olarak hesaplandı, bu oranla Türkiye, çocukların mutsuzluğu açısından dördüncü sırada yer alıyor.

Araştırmanın sonuçlarını paylaşan İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, “Yaptığımız araştırma, maddi imkansızlıkların, ev koşulları ve uzaktan eğitim gibi faktörlerin pandemi döneminde eşitsizliklerin yaratması araştırmaya katılan çocukların kaygı, korku ve endişe yaşadığını gösterdi.” dedi.

Semerci, pandemi döneminde çocukların evde kalmaktan bunaldıklarını belirterek, “Çocukların birçoğu 'sihirli değneğin olsa ne dilerdin?' sorusuna ‘koronanın bitmesini’ cevabını verdi.” diye konuştu.

ÇOCUKLAR OKULDA SOSYALLEŞİYOR

Sosyal Politika ve Çocuk Çalışmaları alanlarındaki akademik katkılarıyla tanınan ve 2014 yılından bu yana çocuğun iyi olma hali alanında çalışmalar yapan uluslararası bir araştırma ağının (CUWB) parçası olan İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Başak Akkan ise, pandeminin çocukların eğitim hayatındaki etkilerine ilişkin araştırma sonuçlarını paylaştı. Akkan, “Çocukların öğretmenler ve arkadaşlar ile ilişkilerin dijital ortama taşınması çocukların öznel iyi olma hallerinin üzerinde farklı etkiler yarattı” dedi.

Pandemide çocukların uzaktan eğitim aldıklarında ortaya çıkan durumlara dikkat çeken Akan, “Okulların bu süreçte mekan olarak kapalı olması ve çocukların arkadaşlarıyla olan ilişkilerinin dijital ortama taşınması çocukların iyi olma halleri üzerinde farklı olumsuz yarattı.” ifadelerini kullandı.

Uzaktan ve yüz yüze görüşmelerle yapılan araştırma, çocukların 20 ülkeden verilerle pandemi döneminde kendilerini mutsuz hissettiklerini ortaya koydu.