Çocukluk 'Toksik ebeveynlik' nedir?
Paylaş
'Toksik ebeveynlik' nedir?

Ebeveyn; “anne-baba” demektir, “anne veya baba” değil. Toksik ise kelime olarak zehirli anlamına gelmektedir. Son dönemlerde yaygınlaşan “toksik ebeveyn” kavramı ise ilgi çekici. Özellikle kendi doğrularını, kendi inançlarını, kendi yaşam tarzlarını mutlak doğru olarak kabul ederek çocuklarına empoze etmeye çalışan anne ve baba olarak tanımlayabiliriz. Psikolojik danışman ve rehber öğretmen Önem Karaduman 'Toksik ebeveynlik' nedir, sorusunun cevabını açıkladı.

Psikolojik danışman ve rehber öğretmen Önem Karaduman  "Bu durum aslında ebeveynlerin çocuklarını kendi uzantıları olarak görmelerinden kaynaklanıyor. “Benim çocuğum böyle dans etmez”, “Benim çocuğum beni üzmez”, “Benim çocuğum bu notu alamaz” vb. ifadelerle öne çıkan bu yaklaşım; toksik ebeveyn olarak adlandırdığımız anne ve babaların bilindik davranış örneklerinden. Çocuklarının sürekli olarak kendileriyle hareket etmesini, aynı şeylerden keyif almasını beklemek ve buna bağlı olarak bağımsız bir birey olmalarına izin vermemek sınır tanımayan ebeveynlerin özelliklerinden. Bu durum “ben” algısını dağıtarak çocukta özgüven kaybına sebep oluyor ve çocuklar ailesinden bağımsız hareket edemez hale geliyor." dedi

Haberin Devamı

Zararları neler?

Aileler çocuklarına bebeklikten yetişkinlik dönemine kadar bu davranışları sergilemekte ve bu da ileriye dönük bakıldığında toplumun en önemli yapı taşı olan “aile” kavramını zedelemektedir. Bireyler yetişkin olduklarında kendi özel alanlarını koruyamamakta özellikle ikili ilişkilerinde bu hissedilmektedir. Manipüle edilmiş olan çocuklar için anne-babayla olan iletişim keyifli bir zaman olmaktan çıkmakta ve zorunluluk haline gelmektedir. Aile tarafından pazar kahvaltısına davet edilip herhangi bir sebepten gidemeyenler ve yoğun duygu sömürüsü ile karşılaşanlar bunu çok iyi bilecektir. Bu istisnasız her bireyde kendi varlığıyla kabul görmeme, sevilmeme ve değerli olmama hissiyatını yaratır.

Haberin Devamı

'Sen hala benim bebeğimsin'

Toksik ebeveyn dediğimiz anne ve baba çocuğunu sürekli kontrol etmek ister. “Sen hala benim bebeğimsin, çocuklar annelerinin gözünde büyümez” yaklaşımları tanıdık gelebilir. Maalesef bu anne ve babalar çocuklarının yetişkin olduklarında bile doğru kararlar verebileceğine inanmaz. Böylece çocuklar ne iş yaparsa yapsın kabul görmeyeceğini bildiğinden gizli işler çevirme taraftarı olurlar ya da bağımlı bir kişilik geliştirerek her söyleneni sorgusuzca kabul ederler. Bunların temelinde bencillik duygusu yatmaktadır. Anne ve baba kendi mutluluğunu ,saygınlığını sağlamaya çalışırken çocuğun duygusal ihtiyaçlarını hiçe saymış olurlar. Böylece hep borçlu hissettirirler. “Senin için saçımı süpürge ettim, seni ne zorluklarla büyüttüm” cümlelerini duymayan var mı acaba? Olmasını isterim... Çocuklarımız bizlerden bir parça evet ancak sürekli olarak yanımızda taşıyabileceğimiz bir organımız değiller. Öncelikle anne ve babalar olarak bunu kabul etmemiz ve onlara doğru zamanda özerklik tanımamız gerekmektedir.

Akran zorbalığının temeli

Hep olumsuz davranışlardan bahsettik. Bir de olumlu gibi görünen ama çocuklara ciddi zararlar verebilen “fazla müsamaha” davranış tipi var. Çocukları ne yaparsa yapsın "aferin, bravo, süpersin" yaklaşımında olan anne ve babalar. Bu çocuklar gerçekçi bir dünyada yaşamaz. Ne yaparsa yapsın onaylanmayı bekler. Her davranışta çocuk göğe çıkartılarak çevre suçlanır. Böylece çocuk sosyal ilişki kuramaz ve davranış bozukluğu geliştirir. Okullarda yaşanan akran zorbalıklarının en temel sebeplerinden biri budur. Çocuk empati kuramaz ,sürekli onaylanmayı ve takdir görmeyi bekler.Bu gerçekleşmeyince fiziksel veya psikolojik olarak hırçınlaşır. Hem öğretmeniyle hem arkadaşlarıyla çatışma yaşamaya başlar.
Kendi anne ve babanızda veya eşinizin anne ve babasında bu davranış örneklerini görmeniz pek muhtemel. Bir önceki jenerasyonun davranışlarını değiştirmesi oldukça zor (ki keşke kendileri fark ederek bu konuda bir adım atsalar ve dünya güzelleşse) ancak bu davranış modellerinin kendimizdeki yansımalarını izleyerek, görerek iyileşme yolunda çaba göstererek bir sonraki jenerasyona bu toksik modelleri yaşatmamak mümkün.

Haberin Devamı

Çocuklarınızı dinleyin

Sevgili anne-babalar; mükemmelliyet çıtasını çok yüksek tutmadan çocuklarımızı tanıyarak olduğu gibi kabul ederek, kendi özellikleriyle doğru alanlara yönlendirerek, konuşarak, dinleyerek ve en önemlisi duygusal bağ kurarak, duygularını önemseyerek adım atmak gerekiyor. Unutmamalıyız ki hayatımızdaki en temel sorunların kaynağında ailevi dinamikler yatıyor. Daha sağlıklı nesiller yetiştirmeye çabalarken her şeyden çok sevdiğimiz çocuklarımızı güzel dinamiklerle hayata hazırlamak bizlere de iyi gelecek, sağlıklı bir ruh halinde mutlu olmayı sağlayacaktır.

Haberin Devamı