Artun Ünsal Doğa elden gidiyor neylesin Mahmut?
HABERİ PAYLAŞ

Doğa elden gidiyor neylesin Mahmut?

Göbeği son zamanlarda biraz endazeden çıkmış olsa da bizim Mahmut Tolon’un beyni her zaman pırıl pırıldır. “İşleyen demir paslanmaz” derler ya. Ziraat doktoralı ve bir dönem Demokrat Parti milletvekili Nurullah İhsan Bey’in iki oğlundan ikincisi, İstanbul doğumlu Mahmut, Ankara Koleji’nde ilk ve orta okulu okuduktan sonra liseyi Almanya’da bitirdi. Ardından, Kiel ve Bonn Üniversiteleri’nde tıp eğitimi gördü. Dahiliye uzmanlığını, Lübeck Tıp Fakültesi’nde yaptığı nefroloji, yani böbrek hastalıkları üst ihtisası ile pekiştirdi.

Haberin Devamı

İngiltere, Avustralya ve ABD’de çalıştıktan sonra 1975’te evlendiği Alman eşi doktor Jutta ile birlikte İstanbul’a döndü, yanılmıyorsam Türkiye’de bir ilk olan Biyosan Böbrek Taşı Kırma Merkezi’ni açtı. İş yeri Şişli, evi de Boğaz’da, Boyacıköy’de. Ağabeyi Hasan Tolon’la Ankara Koleji’nden arkadaşlığımız vardı ama Mahmut’la ilk karşılaşmamız 1993’de Şişli’de gerçekleşecekti. Tesadüf bu ya, bizler çatı katında Hürriyet’in Hür FM Radyosu’nun tatlı telaşı içindeyken Mahmut’un işyerine komşu olmuştuk. Sağolsun, ziyarete geldi ve bu arada “O şimdi diplomat” Hasan’ın kulaklarını çınlatma fırsatı bulduk. Boşuna dememişler “Türk’ün insancıllığı, Alman’ın metodik yaklaşımıyla karışınca ortaya Almancı çıkıyor” diye.

İşinde ehil, Almanca ve İngilizce’yi “akar sular gibi” konuşan Mahmut dostumuz çevresine ve topluma duyarlı ilginç bir kişiliktir de. Kendi tabiriyle “Almancı gözüyle” kaleme aldığı “Keçi ve Zina” başlıklı kitabında topladığı çeşitli yazılarında, gerek Almancıların gerek Türkiye’de yaşayanların ırkçılıktan tutun, turizm, namus ve kan davası, işsizlik, SSK ve doktorlar, doğum kontrolü konusundaki tutumlarını ezber bozucu yaklaşımıyla ele alırken çuvaldızın asıl kime batırılması gerektiğini de ortaya koymaktan çekinmiyordu. Kısacası, farklı, rahatsız edici, ama özünde sevgi ve pozitif enerji yüklü bir kişidir. Nitekim, 2000’de bizim ünlü nefrolog tasını tarağını toplayıp İzmir Urla’ya yerleşti.

Doktorluğu bırakıyor ve kendini 1990’ların başında Akhisar’da aldığı tarlalarında badem ve zeytin yetiştiriciliğine adıyordu. İlginç adam değil mi? İstanbul’da kurulu bir düzeni vardı; iyi de para kazanıyordu. Elli yaşında, nerden çıktı üç-beş ağaçın peşine düşme tutkusu? Önce, Urla’nın tepelerinde kendine geniş bir bahçe içinde iki katlı güzel bir ev yaptırdı. Sanırım, evin şekillenmesinde mimardan çok onun katkısı oldu. Oğlu Kaya ve kızı Yonca’yı üniversite eğitimi için ABD’ye gönderdi. Kaya, endüstri mühendisliği ve tarih okudu, San Fransisco maratonuna katıldı, şimdi doktorasını yapıyor. Yonca ise iş idaresinde karar kıldı, master yaptı, halen ABD’de çalışıyor.

Haberin Devamı

Enerjisini çevre sorunlarına yöneltiyor

Peki bizim Mahmut ne alemde? Boş duramaz ki o: Önce, Göksel Kalaycıoğlu Hanım’la birlikte “Yarımada.org” adıyla, Urla’da yaşamdan söz eden ve bu şirin kasabada oturanlar arasında iletişim sağlayan bir web sitesi açtı. Bahçenin bir bölümünde ekolojik sebzeler, bir bölümünde de lavanta yetiştiriyor. Akhisar’daki çiftlik de devam. Almanya’dan gelen sınıf arkadaşlarını, İstanbul’dan gelen dostlarını da Urla’daki evinde ağırlar, adaçayından, hurma zeytininden, çipura ızgarasına ve oğlak kebabına yörenin lezzetlerini tattırır, çevredeki güzel kıyıları, ormanları gezdirir. Gelgelelim, Mahmut, entellektüel enerjisini çevre sorunlarına yöneltmekten de bir an vazgeçmedi. Doğayı ve çevreyi korumanın etkin biçimde gerçekleşmesinin ancak nüfus patlamasına bir son verilmesi ile mümkün olduğuna inanıyor. Bu konuda üşenmeden ‘Önyargılar Güzeldir’ ve ‘Kuğu Şarkısı’ başlıklı iki kitap da yazdı. Dünyanın sonuna geliyoruz, eyvah ki eyvah. Ölüme yakın kuğunun hüzünlü çığlıkları bunlar, mutluluk şarkısı değil. Mahmut dostum, gene de kötümser değil.

Haberin Devamı

Urla’ya kültür merkezi

Bu arada kimi gençleri “zehirlemekten” de vazgeçmiyor: İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde “Doğa Bilimleri”, 9 Eylül Üniversitesi’nde ise “Uzun Yaşam ve Uzlaşma Kültürü” dersi veriyor. Başta klasik, müziğin her türlüsünü seven Mahmut’un 35 yıl önce Almanca yazdığı gençlik şiirleri de Ahmet İnam’ın çevirisiyle Türkçe olarak karşımıza çıktı: “Zaman Yapıcının Şiirleri”... Siz söyleyin, şiir yazan insandan kötülük gelir mi? Bu arada, mali durumu müsait olmayan Urla’lı birkaç öğrenciye burs veriyor. Akhisar’da köy çocukları için ödüllü satranç turnuvaları ve kros yarışları düzenliyor. Bir de hayali var: Urla’da kendine ait bir arsada kültür merkezi kurmak. Hadi hayırlısı çiftçi doktor bey. Şimdilerde keyfinden geçilmiyor zaten: Oğlu Kaya, Amerikalı eşi Annie ile birlikte Akhisar’daki çiftlik evine yerleşti. Çünkü o da okyanus ötesini bırakıp kendi ülkesinde bir yandan doktorasını bitirirken bir yandan da badem ve zeytincilik yapmaya karar verdi. Bu doğa aşkı, çalışkan ve üretken Tolonlar’ın genlerinde var, besbelli.

(04.12.2010 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)

Sıradaki haber yükleniyor...
holder