Artun Ünsal Paçacı Hikmet'in kuzu sac tavası
HABERİ PAYLAŞ

Paçacı Hikmet'in kuzu sac tavası

Haberin Devamı

BİR UĞRAYIN!

Paçacı Hikmetin kuzu sac tavasıBostancı Altıntepe kavşağında Paçacı Hikmet’i özlemiştim. Söz gelimi kuzu budundan sac tavası her zamanki gibi, utandırmıyor. Bu güzellemenin eti özel olarak Diyarbakır’dan geliyor. Yanında ekşili dolma ve bol çam fıstıklı irmik helvası; üçlü setin ceremesi ise çok makul, 22 TL. Dileyen mumbar dolmasından gider: Harcında pirinç, kıyma, kuzu ve dana karışık döş, nane, kimyon, isot, karabiber ve biraz da reyhan var. Dayanamadım elbette, tattım. Ellerine sağlık Raif Usta! Yerim daraldı, tatlıları pas geçtim. 24 saat açık ve paket servisi de olan bu mekanın güler yüzlü patronu Hikmet Yılmaz’ın sıcak konukseverliğinin yanı sıra Diyarbakır-Elazığ usulü kuzu kelle-paça çorbası da sizi bekler. Eminalipaşa Cad. No: 6/C3 Bostancı- İstanbul Tel: 0216 489 81 29

[[HAFTAYA]]


OKUMAYI İHMAL ETMEYİN!

‘Etobur-Otobur İkilemi’

Amerikalı akademisyen Michael Pollan’ın ‘Omnivore’s Dilemma’sı, yayınlandığı 2006’dan beri gerek bu ülkede gerekse dünyada büyük yankı uyandırdı, best seller oldu. Nitekim geçenlerde bizde de ‘Etobur-Otobur İkilemi’ başlığıyla Türkçe çevirisi çıktı (Pegasus Yayınları). GDO’lu GDO’suz, katkısız, doğal, organik ya da sanayi ürünü yiyecekler üzerinde tartışmalara önemli bir açıklık getiren ve çoğu zaman gıda sanayii devlerine kafa tutan bu kitabında Pollan, bu gıda bolluğunda ikileme giren bizlerin, ‘Neleri yemeliyiz?’ sorusuna somut yanıtlar arıyor, gerekçeler öne sürüyor. Mısır ağırlıklı sanayi gıdaları (örneğin; hayvan yemi, tatlandırıcı fruktoz, mısır gevreği); elmadan yumurtaya, tavuğa, çiftçi ürünü organik gıdalar ve doğadan bizzat bizlerin elde edebileceğimiz gıdalara (örneğin; mantar, av eti gibi) ilişkin üç farklı üretim ve beslenme zincirlerini, kaynağından sofraya gelişine dek tek tek ele alıyor. Yazar, kişisel deneyim ve arayışlarına da yer verdiği bu ilginç ve değerli çalışmasında özellikle Amerikan tarzı beslenmeyi sorgulasa da 400 küsur sayfa boyunca, bizim gibi geleneksel ürünler ve sanayi ürünleri konusunda ‘kafası karışık’ toplumlar için de yararlı bilgiler sunuyor. (Penguin Books, New York-Londra. Türkçesi Pegasus Yayınları)

Maltepe’de Nagi’nin yöresel ürünleri

BEĞENDİM

Paçacı Hikmetin kuzu sac tavasıAklımca Kadıköy Maltepe’sinde küçük bir nostalji turu yapacaktım. İtiraf edeyim ki küçük ama tarihi tren istasyonu dışında İstanbul’un bir zamanlar plajı ve sakinliği ile ünlü banliyösünde her şey o kadar değişmiş ki... Ama nüfus patlaması, yeni binalar dışında görünür bir ekonomik canlılık da getirmiş. İstasyondan ana caddeye doğru geze geze giderken kahvaltılık ve yöresel ürünler satan Nagi (Nagihan’ın kısaltılmışı) bol çeşitli vitriniyle beni çekti. İçeri girdim, Ali Baba’nın mağarası gibi, yok yok: Karadeniz, Ege, Marmara, Doğu ve Güneydoğu’dan peynirler. Mesela, Hatay’ın armut biçimli baharatlı çökeleği ya da Erzincan’ın has deri tulumu. Saf tereyağlar dışında, ‘katkısız’ mandıra yoğurtları da boy boy. Sütten sucuk ve pastırmaya, zeytinden yumurtaya farklı yörelerden gelen ürünler... Kavanozda, petekte, kovanda bal bölümü ise rengarenk: Siirt, Kaşkar, Artvin, Sivas ve Erzurum balları. Hele Kaşkar’dan gelen kestane ve çiçek balı, rengi, hafif gül tadıyla çok hoş! Pervari’nin gerçek karakovan balı da huzurunuzda. Pek ucuz değil, lakin ne lezzet! İTÜ Gıda Mühendisliği mezunu Ferhat Akbaş, kardeşi Murat ve amca oğulları Yüksel Akbaş’ın bu şirin mekanında abla Gülseren Akbaş da hazır ve nazır. İyi niyetli, güzel insanlarla tanışmak ne kadar da keyifli oluyor. Nostaljiye gerek yok, şimdiki zamanın hakkını verelim yeter diye düşünüyorum. Bağlarbaşı Mah. İnönü Cad. No: 6/B Maltepe-İstanbul Tel: 0216 457 03 02

Saklı Köşk


NOSTALJİ!

Paçacı Hikmetin kuzu sac tavasıModa’da nasıl olsa ayakta kalabilmiş, bahçe içinde yüz yıllık bir köşkteyiz. Sokağa adı verilen, eskinin ünlü karikatüristi Cemil Cem üstadın bir zamanlar oturduğu bu tarihi köşk, şimdilerde kafe-restorana dönüştürülmüş. Sahibi ‘eskici’ Dikran Masis olunca tabii tüm odaların antika tablolar, heykeller, mobilya ve biblolarla dolu olması doğal... İki katlı mekanda her oda küçük bir yemek salonu havasında. Yazın bahçesi de harika oluyor. Dahası her pazartesi, çarşamba öğleden sonraları çay saatinde, çarşamba, perşembe, cuma ve cumartesi akşam yemeklerinde canlı müzik var. Ben Saklı Köşk’e öğlen uğradım. Sebze çorbası, mevsim salatası, Meksika tarzı hamur içinde etli ‘quesadilla’ (bir çeşit tortilla) yedim.

Lezzet yerinde, fiyatlar uygun


Tatlı olarak da dondurma parfe. Sadece öğlenleri uygulanan fiks mönünün ceremesi 30 TL. Bu lezzete ve cömert porsiyonlara hiç fena değil yani. Sordum, hafta içinde akşamları 55-75, hafta sonlarında müzikli, limitsiz içkili 85-100 TL’lik mönüleri varmış. Mekan nostaljik ama steak, şinitzel, zeytinyağlılar, ızgaralar dahası bol meze çeşitleri ile ‘günümüzden’ liste çok zengin. Ben böyle güzel mekanlarda sakin, huzurlu öğlen yemeklerini severim. Garsonumuz Salim Yılmaz’ın servisi de kusursuzdu doğrusu. Dostlarınız, ailenizle keyifli çay saatleri ve akşam yemekleri için de denemeye değer. Saklı Köşk’ün yerini bulmak kolay: Nostaljik Moda tramvayı güzergahı üzerinde, Katolik Kilisesi’ne komşu. Caferağa Mah. Cem Sokak No: 6 Moda-İstanbul Tel: 0216 418 26 23

Sıradaki haber yükleniyor...
holder