Doç. Dr. Gökçen Erdoğan Yaranamamak
HABERİ PAYLAŞ

Kadınların bizim toplumumuzdaki genel yaşantısını düşündüğümde aklıma bu geliyor; yaranamıyoruz. Çok zor. Akıl almaz derecede bu mesele; ne yapsak beğendiremiyoruz, ne yapsak bir kulp takılıyor. Karamsar ya da kindar değilim; gerçekçiyim. Şanslı azınlığı bu meselenin dışında tutarsak, maalesef gerçekler bunlar. Bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olarak, doğum hikayelerimde de sıkça rastlıyorum buna. Kadın okusa yaranamıyor, çalışsa yaranamıyor, evde çalışsa yaranamıyor, çocuklarına kendisi baksa yaranamıyor, kariyerini seçse yaranamıyor, ne seçse yaranamıyor. İlla ki bir beğenmeyeni, bir baskı yapanı, bir aşağı göreni çıkıyor. Ve en ummadığınız kadınların bile.

Haberin Devamı

Sanıyorsunuz ki sosyo ekonomik olarak orta ve alt saydığınız sınıflarda yaşanıyor bunlar. Hayır. Ülkenin önde gelen ailelerinde de yaşanıyor; gelinleri şekillendirmek bizde ata sporu. Doğum yaptıktan sonra bebeğine kendisi bakmak istediği için, “Minder gibi köşede oturmak için mi okudun, bakıcı tutarız. İşinin başına dön” baskısı yapılan genç kadını da tanıyorum. “Paraya ihtiyacın mı var, otur evinde çocuklarınla, kocanla ilgilen. Milleti bize güldürme” denilerek kariyeri sonlandırılan kadını da. Çalışmak, bir insanın yalnızca ruhsal ihtiyacından ve zevkinden dolayı tercih edilemezmiş ya da herhangi bir işte çalışmayan bir kadın hiçbir işe yaramazmış gibi... Ne büyük ve acımasız yanılgılar bunlar.

‘EV HANIMLARIYLA ALAY EDİYORLAR’

Bütün sosyal sınıflarda yaşanıyor diyorum ya, sahiden öyle. Geçenlerde çok sevdiğim bir hastamın kardeşi, “Kızımı kendim büyütmek istiyorum ama çevrem ev hanımlarıyla alay ediyor” dedi. Çevremiz kimin nerede, ne kadar ve nasıl çalıştığına ne karışıyor! Hele hele ev hanımlarının çalışmadığı bilgisi nasıl edinildi? Bir evin ve ev insanlarının bakımı hiç bitmeyen, tükenmeyen bir iş değil mi? Çocuğunu bırakıp işe giden annelere söylenen acı sözleri bir bilseniz... Bazıları da buradan vuruyor işte. Kimi neyle memnun edebileceğimiz tamamen belirsiz. Ve yorgunluk... İnsan yorgun ve bıkmış da olabilir. Sadece kendini dinlemek ve başka bir şey deneyimlemek için de çalışmamayı seçebilir. Aynı biçimde birisi sadece üretmek, ev dışında vakit geçirmek, sosyalleşmek ya da başka herhangi bir kişisel nedenle çalışabilir. Makul sebepleri kim belirliyor böyle, kime ne!

Haberin Devamı

KADIN DAYANIŞMASI ŞART

Hayatınız boyunca kimseye muhtaç olmadan da yaşayabileceğiniz ve kendinizi bulacağınız bir iş, bir meşgale, bir meslek sahibi olmanızı bütün kalbimle, bütün hücrelerimle öneririm elbette. Çalışmanın bir insana iyi geldiğini de kendimden biliyorum. Dünyanın bin türlü hali olduğunu söylememe gerek yoktur sanırım. Elbette kendimiz için en iyiyi tayin etmek için iyi bir yaşam planımız olmalı. Ancak herkesin yaşam dinamikleri, bakış açısı, duyguları, beklentileri farklı. Benim ilacım sizin zehriniz de olabilir; karışmak ne haddime. Kadınların seçimlerini ya da mecburiyetlerini yargılama konusunda kadınlara bir parça kırılıyorum, ne yalan söyleyeyim... Hâlâ anlayamadınız mı; biz birbirimizle güçlüyüz ve birbirimizi anlayıp dayanışmaktan başka çaremiz kalmadı.

Haberin Devamı

KİMSEYİ YARGILAMAYIN

Bir kadın elbette okusun, hayatı boyunca heybesine ne koyabilecekse koysun, okuyamadıysa dahi kendini geliştirmek için tüm fırsatları kollasın. Ancak imkanları sizin gerinizde kalmış kimseyi yargılamayın. Ötekileştirmeyin, itmeyin. Anlamaya çalışın. Seçimlerimiz benzer olmayabilir, sizin doğrularınızla bir başkasının doğrusu örtüşmeyebilir, sizin ‘asla’nız birinin ‘mutlaka’sı olabilir. Sıkmayın, boğmayın, aşağılamayın. Kimin ne şartlarda nasıl seçimler yaptığını, bunlar için ne bedeller ödediğini, burun kıvırdığınız şeylere nasıl zor sahip olduğunu bilemezsiniz. Kadınların yaranamadığı bu dünyada inanın sizin de ne yapsanız yaranamayacağınız birileri var, bunu unutmayın. Bu döngünün kırılması için özgür ve mutlu kadınlar olmak zorundayız. Ben, sen değil, hepimiz. Bizler kız kardeşleriz.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder