Yazarlar Gökten üç elma düştü
HABERİ PAYLAŞ

Gökten üç elma düştü

Yıllar sonra, hiç beklenmedik bir anda geçmişin anılarının içinden karşıma çıktın. Eskimiş albümlerin arasından koşarak geldin bana ’’beni hatırladın mı?’’ diyerek… Birden anımsamak ve hatırlamak arasındaki kelime farkına takıldım. Yıllar sonraki bu karşılaşma günlük yaşamda önemsiz bir ayrıntı olmasına rağmen, yine de takıldım işte. Oysa neler yaşamış, nelerden vazgeçmiştik hayatımız boyunca. Hangi durağın ilk basamaklarında olduğunu unuttuğumuz, gizli terk edişler ve vaz geçişlerin gözyaşları saklıydı. Okul yılları diye başlayan anılarımızın hangisi ne kadar gerçekti. Yoksa üst üste binen bunca geçmiş zamandan sonra hayal ve gerçek arasında bocalamanın filizlenip boy verişi mi idi. ‘’Hala aynı güzelliktesin diyen bir gülümsemeye cevap vermek zorunda kaldım. ‘’sen de hiç değişmemişsin ’’. Hepimiz biliyoruz ki; hiç kimse aynı değildir. Hiç kimse geçmiş kadar güzel değildir. Sadece daha eksilmiş daha eskimişizdir. Derinleşen yüz çizgileri ile beraber yaşam içinize oturmuştur. Dibiniz tutmuş içiniz kararmıştır. Fakat, karşımızdakine aldatıcı “dik kuyruk” hikayemiz vardır hep.
Geçmişle yüzleşmenin en güzel yanıdır. Beklenmedik karşılaşmalar albüm karıştırmaktan daha iyidir. En silik simalar bile anlam kazanır. Arkadaşımla sarılıp öpüştükten sonra neler konuşabileceğimizi düşünüyorduk ikimiz de için için. “Biliyor musun? ‘’ diye başlayan cümlelerin bile önemini kaybettiği bir andı. Geçmişte kalan anıların içinden cımbızla eşelediğimiz ne kadar konu varsa, ayıklamaya başladık. Anılarımız bile aklımızda kalanlarla aynı değildi.
Hepimiz değişiyoruz. Değişmek zorunda bırakıyor yaşam. Esir kuşlar gibiyiz. Kaçamadığımız bir dünyada köşe kapmaca oynadığımız oyunlarının kaçı gerçekten yaşanmıştı. Kurguladığımız gelecek planlarında ne kadarını gerçekleştirebildik. Rahmetli büyük annemin bir sözünü yaşamım boyunca unutmadığımı karşımda oturan arkadaşım bir kez daha anımsattı. ‘’Yaa nasip’’ Evet her şey kısmet meselesiydi.

Haberin Devamı

Arkadaşım sordu;

‘’Hani bir çocuk vardı çok seviyordunuz birbirinizi ne oldu ?’’

Haberin Devamı

‘’ Evlendik ve o öleli yıllar oldu. Peki sen Erol’la evlendin mi?

‘’ Hayır ailem izin vermedi. Okul bittikten sonra ayrıldık. Sonra o başkasıyla evlendi ve ben bir daha hiç kimseyi hayatıma alamadım’’

Yaşamın gerçekleri karşısında ne kadar zayıf kalıyorduk. Enerji ritüelleri kuantum felsefesi diye şimdilerde moda akımlarını düşünmeye başladım. Hiç bir şey ‘’kader ‘’ dediğimiz olguyu değiştiremiyordu. Yine çocukluğumda büyüklerin bir sözü vardı ‘’İnsanın kaderi alnında yazılıymış’’ Yıllarca ayna karşısında, alnımda göremediğim yazıları bulmaya çalışırdım. Oysa yaşadıkça tüm yazılar kendiliğinden ortaya çıkıyor ve siz ister istemez okumaya başlıyorsunuz..

Zamansız zamanın kelebekleri gibiydik. Nereye uçacağımızı bilemiyorduk. Hayatla ilgili mutluluk icatlarımız vardı. Yaşamın kilometre taşları arasına sığdırabildiğimiz kadar yaşam kesitleri. Yüreğimiz kan revan içinde gidiyorduk. Düşe kalka oynadığımız yaşam parkımızda sıraya girip ‘’bitti‘’ düdüğünü bekliyorduk.

Sonuç olarak; bölük pörçük bulmaca parçalarını birleştirmeye çalışırken, kah güldük kah ağladık. Anladık ki, hepimiz kalabalıklar içinde yalnız bir yolcuyduk ve farklı hikayelerin kahramanlarıydık. Evet, gökten üç elma düştü. Biri bize, diğeri size. Üçüncüsünü hala arıyoruz. Bulan varsa haberimiz olsun. Sevgiyle kalın.

Haberin Devamı

Hayat, yaşantı aramak ԁeğil, kendimizi aramaktır. (C. Pavese)

Sıradaki haber yükleniyor...
holder