Filiz Özkol Hikayemde saklısın
HABERİ PAYLAŞ

Hikayemde saklısın

"Benim hayatım bir roman..."

Bir dönem hepimiz bunu söylemişizdir. Yaşamın zor dönemeçlerinde, dibe çöktüğümüz anlar vardır. Bir daha hatırlamak istemeyiz. Karşımıza bir biçimde çıktığı zaman yakındığımız tuhaf buruk günlerimizi düşünürüz.

Anlatılan her olayı zamanlama farkıyla bir başka biçimde hepimiz yaşıyoruz. Eksiği ve fazlasıyla birbirimizin benzeri hikayelerin kahramanlarıyız.

Sizce hayatın kaç senaryosu vardır?

Çoğalttığımız insan manzaraların altında yaşanan olayların altında neden kendimizden bir parça buluruz?

Haberin Devamı

"Empati yeteneğim güçlüdür" diyenlere de nedense pek inanmam.

Beynimizde eğer; karşısındaki kişinin anlattıklarında geçmişten bir kodlama mevcutsa, farkında olmadan o kişinin olayına karşı ilgisiz kalamıyor hatta, onu ne çok anladığımızı kendimize ister istemez itiraf ediyoruz.

Acı, sevinç, öfke, heyecan, korku, sevgi yaradılışımızda mevcut olan duygular. Sadece yaşadığımız olayların arasında görevlerine göre paylaşım yapmışlar.

Biz bu dünyada olayların şekillenmesiyle hayatı öğrenerek gidiyoruz. İnsan insanın hem öğretmeni hem öğrencisi oluyor.

Karşımızdaki kişilerin bağıra çağıra anlattığı hikayeleri gülümseyerek dinlemenin adı herhalde olgunluk dedikleri şey oluyor. Altında "Ben de yaşamıştım ama bak yıkılmadım ayaktayım" duygusunu saklıyor.

Burcu kayınvalidesiyle yaşadığı çekişmelerin altında eşini bir türlü karısına teslim etmeyen bir egemen annenin egosunu bir zamanlar bende kayınvalidemde yaşadığımı nasıl anlatırım diye düşünürken, bir başka olayda yine "işte ben" diyordum.

Nazan eşinin bitmeyen kıskançlıklarını nefes nefese anlatırken; babasının ilk gençlik yıllarında annesine neler çektirdiğini, kapalı perdeler arkasında pencereden sokağa baktığını eminim bilmiyordu.

Elif üvey annesiyle çekişmelerini eşine kabul ettirmeye çalışırken, kocasının bu duygulara hiç de yabancı olmadığını belki de duymak istemiyordu. Kocası da, ilk gençlik yıllarını yurt dışına gidinceye kadar, bir üvey baba ile geçirmişti.

Banu, mutsuzlukla biten iki evliliğinden sonra kaderinin halasına benzediğinden yakınıp duruyordu.

Haberin Devamı

Kerem dayısına benzerliğiyle övünüyor ve onun kadar başarılı iş adamı olacağının sinyallerinin , atalarına uzandığını biliyordu..

Başarılı bir çok insanın yollarının kesiştiği anların farklılıkları bile birbirlerinin çağrıştırıyordu.

Doğum, ölüm benzerlikleri de yaşam sonunun bildiğimiz sonuçlarıdır. Toplama çarpma ve karesini aldığımız her hikayenin bir eşleşmesi vardır.

Birbirimize verdiğimiz ödünç hayatlarda hepimiz varız aslında. En dramatik olaylarla el ele, kol kola horon teperek yaşıyoruz ve birbirimizden rol çalıyoruz.

Etkileyici aşk hikayelerimizde yine birbirimize anlatacak ne çok şeyimiz vardır.

Birbirimizi dinlemekten bıkmıyoruz. Sözde dertleşiyoruz. Konuşuyor konuşuyoruz.

"Onu çok sevmiştim ama şimdi yok. Oysa yıllarımı vermiştim. Kim bilir nerede? Asla affetmeyeceğim. Birlikte gittiğimiz yerler artık önemini kaybetti. Üstelik en güzel zamanlarımı çaldı. Gittiği günü hiç unutmuyorum. Hayatımda şimdi başkası var. Onunla mutluyum ama, hala kırgınım."

Haberin Devamı

Ayla!nın bu hikayesini Belgin dinlerken benzer senaryonun kahramanı olduğunu fark ediyor ve kendi kırık kalbinin parçalarını Ayla ile birleştiriyor ve aşk acısı çekenin tek kendisi olmadığını anlıyordu.

Kahramanlar farklı bile olsa; yaşadıklarımızın içinde bir başkasının hayatı saklı. Yüz yıllardır değişmeyen tek şey üzerinde yaşadığımız gezegenin duygusal tutsaklarıyız. Birbirimizin içine yerleşmiş hikayelerimizi kazıyarak çıkarıyoruz. Sadece kendimizi mutlu etmek adına başkalarının öykülerini dinliyoruz Yalnız olmadığımızı anlıyor, hayata karşı güç kazanıyoruz.

Mutlu bir hafta diliyorum.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder