Mehmet Coşkundeniz Aşk beyinle yaşanır kalple hissedilir
HABERİ PAYLAŞ

Aşk beyinle yaşanır kalple hissedilir

Haberin Devamı

Aşkın tamamen beyinsel bir faaliyet olduğunu, kalbin de bu faaliyet nedeniyle harekete geçtiği bilimsel bir gerçek. Çok sayıda hormonun fazla ya da az salgılanmasıyla başlayan aşk beyinde öyle değişimler yaratıyor ki; kişi, aşığının yanında başkalaşıyor, adeta bir metamorfoz geçiriyor. Örneğin aşkın gözünün kör olması durumu... Fizyoloji uzmanı Doç. Dr. Sinan Canan bu durumu şöyle anlatıyor:

*[[HAFTAYA]]

“Aşık bir beyinde, akılcı ve eleştirel düşünmeyle ilgili ön beyin bölgeleri büyük oranda devreden çıkmakta. Bu bölgelerin baskılanması, aşık bir insanda bize çok tanıdık gelen bir kaç olayın açıklanmasını da kolaylaştırıyor aslında: Aşık olan insan, hepimizin gayet iyi bildiği gibi, maşukunun kusurlarını görmeme, iyilik ve güzelliklerini ise alabildiğine abartma eğilimindedir. Kritik düşünme yetisi zihnini çoktan terk etmiş olduğu için, aslında gayet normal bir insan olan maşukunun her hareketinde bir hikmet aramaya, her halinden güzellikler devşirmeye başlar. Aşık zihin, böylece adeta maşukunu güzellemeye adanmış bir çalışma sistemine döner. Ayrıca, sakar aşık kalıbını bilirsiniz; aşık olan kişi, özellikle aşık olduğu insanla karşılaştığında kimi zaman eli ayağı birbirine dolanır, normalde yapmayacağı bir sürü saçma hareketi ardı ardına sergilemeye başlar. İşte bu ‘hareket koordinasyonsuzluğu’ da muhtemelen, bazı aşıklarda, beynin ön kısmındaki baskılamanın çok geniş olması nedeniyle, vücut hareketlerini planlayan frontal bölgeleri de etkisi altına almasından kaynaklanıyor olabilir. Aşık bir beynin mantıklı düşünme bölgelerinin baskılanmasıyla ilgili ilginç bir bulgu daha var: Aşık insanlardaki bu akıl tutulması, sadece aşık olunan kişi söz konusu olduğunda geçerli. Aşık kişiler, meslekleri veya hayatın diğer alanlarıyla ilgili kararlar alırken akılcılıklarından pek bir şey kaybetmiyor. Yani aşık insanın aklını başından sadece maşuku alabiliyor!”

*

Bir de aşk sırasında sergilediğimiz gereksiz bir cesur olma durumu var. Doç. Dr. Sinan Canan buna da şöyle bir açıklama getiriyor: “Beyinde faaliyetlerinin baskılandığını bildiğimiz bir başka bölge de ‘amigdala’ adlı bir bölgedir. Amigdala, özellikle korku, öfke ve fobiler gibi şiddetli duyguların hafızalarını depolayan ve bu duygularla ilişkili davranış kalıplarını yöneten en önemli bölgelerden birisidir. Aşık beyinde amigdala bölgesinin faaliyetinin baskılanması, özellikle korku duygusunun azalmasını, kişinin normalde girmeyeceği risklere görmesini sağlar. Bu sayede “gözüpek aşık” modeli, aşkın bir yan etkisi olarak, beyinde kendiliğinden ortaya çıkıverir.”

*

Gördüğünüz gibi bilim, aşkı inceliyor, çeşitli veriler ortaya koyuyor. Bu veriler de “Aşk yok” diyenlerin suratında bir tokat gibi patlıyor. İnsanın kendisini beyini çalıştığı sürece uzak tutması mümkün değil. Öyleyse yapılması gereken şu: Kendini aşka teslim etmek... Mutlu olmak için başka bir yol bilen varsa ya şimdi söylesin ya da sonsuza kadar sussun...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder