Giriş
İster evlilik, ister sevgililik olsun, ilişkiler ancak arada kurulan bir sevgi bağı ile ayakta kalır. Bu bağın ne kadar güçlü olduğu, ilişkinizin kriz dönemlerinde kolayca yıkılıp yıkılmayacağının ölçütüdür. Sevgi bağı, bünyesinde sadakati, sorumluluğu, anlayışı, huzuru ve güveni de barındırır. Bu bağ, öyle kuru kuruya “Seni seviyorum” cümlesiyle oluşmaz. İnsanız ve potansiyel olarak hata yapmaya çok elverişli bir yapımız var. Bizi bu hatalardan koruyacak şey de ilişkimize, sevgilimize, eşimize bağlılığımızdır. Yıllar süren bir çabayla oluşturulmuş bu bağın yok olmasını göze alamayız çoğu zaman. Göze aldığımız an zaten o bağ yoktur aslında. Kişilerin birbirine bağlı olması sağlıklı ilişkinin olmazsa olmasıdır ama sevgilinizi, eşinizi hayatınızın odak noktası haline getirdiyseniz, o olmadan hiçbir şey yapamıyorsanız, kendi kişiliğiniz değil, sadece onun kişiliği önemli hale gelmişse, ortada önemli bir sorun var demektir: Bağımlılık...
* “Bağlı” değil de “bağımlı” olduğunuzu nasıl anlayacaksınız peki? Bunun göstergeleri var elbette.
* “O olmadan ben asla yaşayamam, bir daha kimseyi sevemem” diye düşünüyorsanız...
* Sevgilinizin, eşinizin her sözünü emir olarak kabul ediyorsanız...
* Onun kötü ve kırıcı bir davranışı sonrası ağlama krizlerine girip günler süren ‘kapanma’ dönemleri yaşıyorsanız...
* Yalnız kalmaktan aşırı korkuyor, sevgiliniz olmadan kendinizi işe yaramaz, hiçbir şey yapamaz gibi hissediyorsanız...
* Sürekli “Acaba nerede? Ne yapıyor? Kimle? Beni arayacak mı?” gibi sorular soruyorsanız...
* Araması gecikince ya da beklediğiniz ilgiyi göstermediğinde kendinizi bitmiş, tükenmiş hissediyorsanız...
* Kavga ettiğinizde ve aranızda ayrılık konuşması geçtiğinde sizi bırakmaması için yalvarıyorsanız...
* Onun hatalarını size göstermeye çalışan arkadaşlarınızı ya da aile bireylerini dışlıyorsanız...
* Aranız kötü olduğunda başka her şeye ilginizi kaybediyorsanız...
* Başka her şeyi bırakıp sadece sizinle ilgilenmesi için ısrarcı oluyorsanız...
* Kıskançlık nedeniyle sürekli kavga çıkarıyorsanız...
* Zamanınızın çoğunu onun için harcıyorsanız...
* Onunla daha fazla görüşebilmek için hobilerinizden, sosyal faaliyetlerinizden vazgeçiyorsanız...
* Terk ederse ya da aldatırsa ona ya da kendinize zarar vermek aklınıza geliyorsa...
* Ne olursa olsun, ona “Hayır” diyemiyorsanız... Evet, siz bağımlısınız.
KURTULMAK ZOR AMA İMKANSIZ DEĞİL
Öncelikle kurtulmayı amaç edinmelisiniz. Bu ilişkinin size zarar verdiğini, böyle devam ettiğiniz takdirde ruh ve beden sağlığınızın bozulacağını kabul etmelisiniz. Bunun için ailenizi, yakın arkadaşlarınızı, dostlarınızı alarma geçireceksiniz. Size yardımcı olmalarını sağlayacaksınız. Kendinizi düşünmeye başlamalı, “Hayır” demeyi öğrenmelisiniz. Hayatınızı ona göre planlamayı bırakmalı, kendi yaşam kalitenizi yükseltmelisiniz.
Onun sizi sevmediği gerçeğini de kabul etmelisiniz. Gitmek istiyorsa, buna izin vermeli, dramatik davranışlar göstermemelisiniz. Onun hayatını kontrol etmekten vazgeçmelisiniz. Kontrol önceliğini kendi hayatınıza vermelisiniz. Bağımlı aşıklar, sevgililerinden uzak oldukları zamanlarda da hep ondan konuşulmasını ister. Başka bir konuya konsantre olamazlar. Bunu da bırakmalısınız. Kendinize yeni uğraşlar bulmalı ya da bağımlı olduğunuz dönemde vazgeçtiğiniz eski hobilerinize dönmelisiniz. Onun, sizden başka biriyle birlikte olabileceği fikrine alışmalısınız. Çünkü siz de bağımlılıktan kurtulduğunuzda başkasını seveceksiniz. Sevgilinizin olumsuz yanlarını düşünmelisiniz. Gerçekten size uygun olup olmadığını, anlaşıp anlaşmadığınızı dışarıdan bir gözle test etmelisiniz. Bunun bir süreç olduğunu, bir günde bağımlılıktan kurtulamayacağınızı ama çaba gösterirseniz yeniden sağlıklı ilişkiler kurabileceğinizi unutmamalısınız.
