Mehmet Coşkundeniz Son bir söz...
HABERİ PAYLAŞ

Son bir söz...

Ölmeyecek gibi yaşamalıyız elbette ama ölümü unutmadan... Yaşadığımız deprem bunu bir kez daha hatırlattı hepimize. Düşünsenize, bir gün önce mutlulukla sarıldığınız sevdikleriniz, erte gün yok... Bir daha hiç sarılamayacaksınız onlara. Bir daha hiç yüzüne bakamayacaksınız, konuşamayacaksınız, sevdiğinizi söyleyemeyeceksiniz... Bunu derinden yaşamış biriyle konuştum birkaç gün önce. 17 Ağustos 1999 depreminden sağ kurtulmuş ama ailesinin yarısını ve sevdiği adamı yitirmiş bir kadın. “Ah...” dedi, “Fırtınalı bir aşktı bizimkisi, ayrılır ayrılır, barışırdık.”

Haberin Devamı

BU DEFA SON

Yaşadıkları o son günü hiç unutmuyor. “16 Ağustos akşamı buluştuk onunla. Aramız her zamanki gibi limoniydi. Ben 24 yaşın verdiği salak bir umursamazlıkla, ‘Gerçekten bu son, seni bir daha görmek bile istemiyorum’ demiştim. O ise inanamayan gözlerle bakıyordu bana. ‘Yapma, ikimiz de birbirimizi seviyoruz. koparma böyle ipleri’ diye cevap vermişti. Dinlemiyordum ki onu, atarlı, giderli havamla ‘cool’ olduğumu düşünüyordum.” “Son sözün bu mu oldu?” diye sorrum, “Hayır” dedi, “Daha ağır bir şey söyledim. ‘Sen çürük bir adam çıktın. Ben ne günah işledim de Allah seni bana ceza olarak verdi? Senin için çektiğim acıları inşallah sen de bir gün benim için çekersin. Cehennemin dibine kadar yolun var’ dedim.” “Çok ağır değil miydi bu sözler?” “evet bugün baktığımda çok ağır geliyor ama o zaman neredeyse her kavgamızda böyle ağır ağır konuşurdum ben. Nasılsa barışıyoruz ya, umursamazdım. Zaten o gece de aynı şeyi düşünmüştüm. Birkaç gün sonra beni arar, önce bir iki naz ederim, sonra yine barışırız dişye düşünmüştüm. Ama öyle olmadı... Sabaha karşı bütün kent çöktü, ben kurtuldum, o ise ailesiyle birlikte enkaz altında kaldı ve sağ çıkamadı...”

PEKİ YA ŞİMDİ?

24 yıl geçmişti aradan. O konuşmanın her saniyesini hatırlıyordu. “Şimdi olsa yine aynı şeyleri mi söylerdin?” diye sordum. “Elbette hayır” dedi, “Kesin ayrılacak olsaydım bile böyle konuşmazdım. İnsan düşünemiyor ki... Zaten onu kaybettiğimi öğrenince dünya başıma yıkıldı. Ben yıllardır hep bu pişmanlıkla yaşıyorum. Bin kere rüyamda gördüm o geceyi. Bin kere rüyamda düzeltmeye çalıştım. Ama olmadı, olamıyor...”

Haberin Devamı

“Peki yeniden yaşasaydın o geceyi ne derdin ona?” diye tekrar sordum. “Mehmet Bey, ilişkileri bir sınav olarak görürüm ben. Bazen geçeriz, bazen kalırız. ‘Biz bu sınavı geçemedik, umarım diğerlerinde başarılı olursun’ derdim mesela. Ya da ‘Bak bu bizim için bir sınav, ikimiz birlikte çalışırsak ancak geçebiliriz” derdim.” O yanımdan ayrılırken, “Ben böyle bir durumda olsaydım ne derdim?” diye düşünüyordum.

“Seni sevdiğime hiç pişman değilim. Bir daha dünyaya gelsem yine seni severim. Yaşadığımız onca mutluluk için sana teşekkür ederim. Bir de seni hiç unutmayacağım. Sen de beni unutma olur mu?” derdim örneğin. “Sevmek ayrılıklara çare değilmiş. Ama seninle ayrılık bile güzel” derdim ya da... Birazcık sitem edecek olsaydım, “Keşke gerçekten tanımayı deneseydin beni, hayatının en güzel yıllarını kaybettin” derdim örneğin. Beddua edecek olsam, “İnşallah kendin gibi birini seversin” derdim sadece.

Haberin Devamı

ERTESİ GÜN YOK

Ayrılmanın da yaşadığımız sevdaya dahil olduğunu düşünürüm ben. Ayrılırken kullandığımız sözcükler, aşkımızın karakterini gösterir her zaman. O anki öfkemizi bileylemek için kullandığımız cümleler, yıllar sonra hayatımızın en büyük pişmanlığı olarak dönebilir bize. Unutmayalım ki mutluluk dediğimiz şey ‘an’lardan oluşur. Bir mutlu an, bir an daha bonra bir an daha... Mutlu anlar ne kadar çoksa o kadar mutlu bir hayat yaşıyoruz demektir. Yarım kalan hikayelerimiz olacak elbette, mutsuz anlarımız da...

Onları da bu bütünün bir parçası olarak görmekten başka yapacak bir şey yok. Sevdiklerimizi yitirdikten sonra yaşadığımız pişmanlığın da bir anlamı yok bana göre. İnsan söylediği sözden pişman olduysa, onu hemen düzeltmenin bir yolunu bulmalı. Ertesi günü beklemeden... ‘Ertesi gün’ diye bir şey yok hayatta, bu depremler olmadığını görmemizi bir kez daha sağladı. Sarılacaksan şimdi, sevdiğini söyleyeceksen şimdi, barışacaksan şimdi... Yıllar sonra “Keşke ona son bir söz söylebilseydim” dememek için...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder