Murat Çelik Berlin Filarmoni'de çalan ilk Türk
HABERİ PAYLAŞ

Berlin Filarmoni'de çalan ilk Türk

Lafa gelince hepimiz “Ülkemizin yetiştirdiği kıymetli insanlara hak ettikleri değeri vermiyoruz” türünden cümleler kurarız ya… Hadi buyurun o zaman. Türkiye’nin dünya çapındaki sanatçılarından biri o. Ülkemizin gurur kaynaklarından. Keman virtüözü Ethem Emre Tamer’den söz ediyorum. Kardeşi ve kendisi gibi çok başarılı bir kemancı olan Ebru Tamer ile birlikte üç hafta önce (22 Ocak 2024) Ankara’da nefis bir ‘barok müzik’ konseri veren sanatçının öyle dolu bir CV’si var ki, bu köşeye sığacak gibi değil. O yüzden sadece en önemli başlıkları aktaracağım.

Haberin Devamı

Berlin Filarmonide çalan ilk Türk

PARLAK BiR KARiYER

1980 yılında başladığı Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’ndan 1990’da birincilikle mezun oldu. 1988’de Almanya’da Spohr Akademisi’nde Master Class diploması aldı. 1989 yılında Bilkent Üniversitesi’nde Prof. Suna Kan ile çalıştı. 1990 yılında Almanya’dan aldığı DAAD bursuyla, öğrenimini Berlin Yüksek Müzik Okulu’nda dünyaca ünlü kemancılarla sürdürdü. 1992-96 yılları arasında Berlin’de, Şef V. Ashkenazy yönetimindeki Almanya Senfoni Orkestrası’nda, dünyanın en iyileriyle aynı sahneyi paylaştı. G Emre Tamer, 1995-96 yıllarında bir ‘ilk’e imza attı. Dünyanın en prestijli orkestralarından biri olan Berlin Filarmoni’de çalan ilk Türk sanatçı oldu. Burada Şef Claudio Abbado yönetiminde dünyaca ünlü isimlerle çalıştı. Aynı dönemde (1993-96) Berlin Yüksek Müzik Okulu Keman Bölümü’nü ‘Pekiyi’ dereceyle bitirip mastırını tamamladı. G 1996’dan bu yana Almanya’nın Darmstadt şehrinde yaşıyor. Devlet Orkestrası’nda görev yapıyor ve kendi kurduğu ‘Darmstadt Barok Solistleri’ adlı orkestrayı yönetiyor. Türkiye’nin önde gelen orkestralarında da ‘Barok’ konserler vermeye devam ediyor.

ÇOCUKLUKTAKi HEYECANLA

Ve soru-cevaplar… Ben sordum, Emre Tamer dün, bugün ve yarına dair şunları anlattı:

34 yıldır Almanya’dayım. Başlarda, sanatımı istediğim ölçüde memleketimde yaşayamamayı bir eksiklik olarak görüyordum. Böyle bir özlemim vardı doğrusu. Bu özlemi şimdi yıllardır biriktirdiklerimle gideriyorum. Türkiye’deki etkinliklerim son yıllarda arttı, daha da artmasını hedefliyorum.

Haberin Devamı

Bilgi ve deneyimin sonu yok. Ne kadar çok şey bilirsem, bunları ülkemin müzik hayatında gelecek nesillerle o derece paylaşabilirim diye düşünüyorum. Bunu hayata geçiriyorum şimdilerde.

Dünyanın birçok salonunda çaldım ama Türkiye’de sahne almanın yeri bambaşka. Ben bu topraklarda doğdum. Bu ülke beni besledi. 10 yıl konservatuvarda parasız yatılı eğitim verdi ve bir sanatçı olarak yetiştirdi. Herkes gibi benim de bu ülkeye bir vefa borcum var. 34 yıl önce bir bavul, bir keman Avrupa’ya gelip büyük bir maceraya atıldım ve ülkemi arkamda bıraktım. Ama bağım hiç kopmadı. Şimdi sanatımın meyvelerini ülkemde de topluyorum. Binlerce sanatsever, meslektaşlarım ve genç sanatçılarımızla beraber… Müzik yaşamlarına bir parça dokunabildiğim sayısız manevi öğrencim var. Onlara sanat yolculuklarında eşlik etmek büyük mutluluk.

Bizim jenerasyon hâlâ aynı heyecanla, kontak halindeyiz hep. Çocukluk arkadaşlarım arasında büyük piyanistler Fazıl Say ile Muhiddin Dürrüoğlu var. Türkiye’nin ilk erkek arpçısı Çağatay Akyol var. Bütün projelerimde yıllardır beraber çalıştığım CSO keman sanatçısı, kardeşim Ebru Tamer, değerli dostlarım besteci Can Atilla ve şef Oğuzhan Kavruk gibi birçok isim var. Hep birlikte ülkemize ve sanat dünyasına katkı sağlamak için çalışıyoruz ve çocukluğumuzun heyecanıyla buna devam edeceğiz.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder