Giriş
TAİK Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, ev sahipliğini yaptığı konferansın açılışında bu geleneği, 37 sene evvel Ronald Reagan ile Turgut Özal’ın beraberce başlattığını hatırlattı. ATC / TAİK (Amerikan-Türk Konseyi / Türk-Amerikan İş Konseyi) 37’nci Yıllık Konferansı, ABD’nin başkenti Washington’da dün başladı.
ABD Başkanı’na ait Trump İnternational Hotel’de gerçekleşen konferansın ilk gününde kürsüye çıkan isimlerden biri Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’dı.
Akar, diğer katılımcılar gibi İngilizce yaptığı konuşmada, iki ülke arasında çözüm bekleyen konularda Türkiye’nin bildik tezlerini yineledi ve şu net mesajı verdi:
- İki ülke ilişkilerindeki sorunların çözümü için, biz Türkiye olarak, elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz.
Dostumuz, müttefikimiz ABD’den de aynı anlayış ve tavrı bekliyoruz. Rusya’dan S-400 alımı, F-35 projesi ve Patriotlar da Akar’ın konuşmasındaki başlıklar arasındaydı.
KUZEYDOĞU SURİYE, 5 - 3 - 6
Başlıktaki bu şifre görünümlü ifadeyi, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, konferansın açılışında yaptığı konuşmada kullandı. ABD Ankara eski Büyükelçisi Jeffrey bu üç rakamın ifade ettiklerini şu şekilde sıraladı.
● 5… Suriye topraklarında 5 yabancı ülke ordusunun askerleri var. Rusya, İran, Türkiye, ABD ve İsrail.
● 3… Suriye’de 3 hedefimiz var. 3 sorunu çözme hedefimiz. DAEŞ’i yok etmek, Anayasal politik sürecin tesisi ve silahlı gruplar ile yabancı orduların Suriye topraklarından tamamen çıkması.
● Ve 6… Suriye’de Esad rejiminden beklentilerin altında toplandığı başlıklar. Özel Temsilci Jeffrey, Türkiye’nin Suriye’de bugüne kadar yaptıklarını, “Ankara çok büyük bir rol oynuyor ve oynamaya da devam edecek” sözleriyle övdü.
Türkiye için Suriye’yi nitelerken, Türkçe olarak, “Baş belası” ifadesini kullandı. Ve “Bu önemli jeo-stratejik konuda tam işbirliğine devam edeceğiz” dedi.
James Jeffrey’nin konuşmasında dikkat çekici olan ise “ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesi” konusunun gündemde olmayışıydı.
TRUMP OTEL’İN LATİN PERSONELİ
Göçmen karşıtı tavrı… Meksika ile ülkesi arasına ‘duvar’ inşa etmek için acil durum bile ilan edişi… ABD Başkanı Donald Trump’ın, özellikle Latin Amerika’dan gelen göçmenlere bakışını dünya biliyor. Meksikalıları istemiyor.
Porto Rikoluları, Bolivyalıları, El Salvador ve/veya diğer Latin Amerikalıları ABD’de istemiyor Trump. En azından mevcutlara yenilerinin, daha fazlasının eklenmesini. Ve fakat… Şöyle bir baktım…
Konakladığımız Trump İnternational Hotel’deki garsonların, komilerin, kat görevlilerinin büyük bölümü o ülkelerden gelmiş çalışanlar. Meksikalı komiyle Porto Rikolu garson, müşterilerle İngilizce, aralarındaysa İspanyolca konuşuyor mesela kahvaltı servisinde.
Sordum… Trump sık sık geliyormuş oteline. Daha geçen hafta lobide kahve içmiş mesela… Kahve servisini yapan garson, hangi Güney Amerika ülkesindendi acaba?
Arada, otelin içinde yer alan David Burke imzalı BLT Prime Restoran’da yemek yiyormuş Donald Trump. Yemek servisini yapanlar hangi ülkelerden acaba?
OTELDE HER ŞEY ‘TRUMP’ MARKA
Kahvaltı masasındaki tereyağından, odalarda, mini bardaki çikolatalara kadar, otelde her şey ‘Trump’ marka. Trump marka çikolataların ‘külçe altın’ şeklinde olması da ayrı tabii...
