Özsel Tortop İflah olmaz bir iştahlının günlüğü
HABERİ PAYLAŞ

İflah olmaz bir iştahlının günlüğü

Haberin Devamı

“Diyete ve spora başladığı günün akşamı ‘tatlı yiyelim mi’ sorusuna ‘evet’ diyen arkadaş candır”

Geçenlerde gece yarısına doğru yazdığım bu tweet’imi okuyanlar “can” arkadaşın kim olduğunu sorup durdu…

Kim olacak?

Spor kulübünde iki saat beraber ter attıktan sonra çıkışta “İskender yemeye gidelim mi?” diyen, yediğimiz her yemeğin sonunda “Doydun mu” sorusuna, “Tabii ki doymadım, sen doydun mu?” yanıtı veren, tatlısız bir hayatı düşünemeyen benim gibi hipoglisemi hastası can arkadaşım Hande…

Bu aralar çok azimli Hande…

Alışveriş yapmayı bile unuttu diyebilirim!

Her sabah diyete başlıyor, deli gibi spor yapıyor, akşamına bozuyor…

Dedim ki; hazır yaz yaklaşırken, diyet ve spor mevsimine girmişken bugün köşemi ona bırakayım…

Buyurun yaza kadar 36 beden olmayı hayal eden arkadaşım Hande’nin itiraflarını, pişmanlıklarını ve kendine verdiği sözleri okuyun…

Bakalım tanıdık gelecek mi?

Benim şeker hep inişte!
Sanıyorum karnımda üç beyazı çok seven bir kedi var…

Yoksa panter mi?

Yok yok, kesin bir ayı yavrusu var...

Ne bulsam yemek istiyorum…

Özellikle de ‘yediklerime dikkat edeceğim’ dediğim günlerde...

Diyete başlayıp bırakmam, sabahla akşam yemeği arasında ışık hızında olup bitiyor...

Kanıma ne giriyor, gözüm neden dönüyor çözemedim...

Ama bildiğim bir şey var; son 10 senedir 5 kilo fazlam var…

Bu başkalarına dediğim tabii, aslında 10 kilo!...

Yemekten vazgeçip şu sağlıklı yaşam olayını beceremedim gitti...

Sonra da ‘Ben niye kilo veremiyorum’ diye söyleniyorum...

Sabahları azimliyim…

Form tutacağım deyip tam 1 saat pilates yapıyorum ama öğlen yemeğe çıktığım arkadaşım salata yerken, ben mideye penne arabiata indiriyorum…

Dahası var, o afiyetle mideye indirdiğim, garsona "bol parmesanlı olsun ama" dediğim makarnanın üstüne bir de ‘ayyyy şekerim düştü galiba’ deyip kızarmış dondurma yiyorum…

Utan Hande utan; o kadar yemeğin üstüne bir de alkollü latte içersen, karşındaki arkadaşın için “O niye zayıf Allah’ım, yapı meselesi işte” deme...

Nerede kaldı senin azmin?

Yalan oldu pilates, off!

“Bu sefer olacak”la başlayan cümlelerden, “Azimli ol, birden kilo vereceksin”lerden, “Herkes nasıl yapıyor”lardan, “Allah'tan yüzün güzel kurtarıyorsunlar”dan sıkıldım...

Ben yapamıyorum…

Olmadı, olmayacak galiba...

Yemeden duramıyorum...

Azimliyim ya, bu yaza incecik gireceğim…

3 hafta önce spora başladım...

Sabah spor, öğlen ekmek arası!

Eee akşam dizi izlerken ağzım boş durur mu hiç?

Benim şeker hep inişte…

Çekirdek, cips, meyve indiriyorum yine mideye…

Ertesi gün sonra spor salonunda aynada kendime bakıyorum, züğürt avuntusu işte ne olacak; vücudumu beğeniyorum...

“Aaa hatlarım iyi be, popom da biraz kalktı mı ne” derken Rus hoca bir giriyor içeri...

Oluyoruz aynada Laurel ile Hardy...

O an katil olasım geliyor…

Şeytan diyor; ye yarını, kendini hocaya eşitle...

Halbuki kadının ne suçu var?

Sen Agop’un kazı gibi ye, sonra “36 beden olacağım” de…

Yok yookk…

Bu sefer fena taktım kafaya…

Haziran 1' e kadar şans verdim kendime...

Artık ben de restoranda başlangıçlarla doyup, ana yemeğe geçmeyen kadınlardan olacağım...

Aksi halde gittiğim davet ya da yemeklerde, bakarken sinir olduğum zayıf kadınlardan birinin kafasını klozete sokmam an meselesi...

Feci hırs yaptım…

Ezik miyim ben, neden yapamayayım ki?

Bütün gün diyet yapıp akşam Hürrem’i izlerken çekirdek yemeyeceğime, sporda hoca “Sen yap, ben geliyorum” dediğinde yere oturup hocanın ayak sesini duyunca devam etmekten vazgeçeceğime (sanki hocaya yapıyorum pilatesi), “Yediklerime dikkat ediyorum aslında, az da yiyorum ama, yok ben kilo veremiyorum” yalanının arkasına sığınmayacağıma (bildiğin öküz gibi yiyorum çünkü), “O son tatlıyı yemeseydim, bugün rejim tam olacaktı” cümlesini kullanmayacağıma söz veriyorum ...

Gerçekten söz veriyorum…

1 Haziran’da sorun Özsel’e…

Bu sefer kesin 36 beden gireceğim yaza…

En azından bu sefer olsun Allah’ım, yoksa rezil olacağım...

Neyse çok uzattım, pilates dersine geç kaldım…

Unutmadan aklımdayken söyleyeyim; imkânınız olursa mutlaka Beyrut’a gidin, Lübnan mutfağı enfes…

Sıradaki haber yükleniyor...
holder