Bayramlık

Türkiye Haritası’na bakıyorum.
Nereden baksan güzel.
Nereye baksan güzel.
Etrafı denizlerle çevrilmiş, bir cennet diyar.
Ecnebileri kıskandıracak kadar...
Hatta haset’den çatlatacak kadar.
Hani derler ya dış mihraklar falan... Ben bu lafı sevmem ama dış mihrakların tahrik olmaması mümkün değil.
* * *
İstanbul’a bakıyorum.
Bayramda daha güzel. Tam tatil yapılacak yer. Biz bu şehri bir türlü çirkinleştiremiyoruz. Yıksan da güzel, yapsan da güzel.

[[HAFTAYA]]


Betonlaştırsan da güzel, ormanlaştırsan da güzel.
Göç alsan da güzel, göç versen de güzel.
Dün onu çok sevdim.
- Mihrabım diyerek.
* * *
Türkiye Haritası’na tekrar bakıyorum.
Sülün gibi uzanmış memleketim.
Ne estetik ama.
Altında ayrı, üstünde ayrı servet de yatıyor. Petrolden daha değerli... Tarih, anıt, müze, arkeoloji...
Müzik, mimari ve mutfak.
İnsan profili ise dayanışmanın ve yardımlaşmanın tam bir şaheseri.
- Yarın yağmur yağacakmış...
Ne güzel.
Bütün Anadolu yağmur ve toprak kokacak.
* * *
Dönüp tekrar İstanbul’a bakıyorum.
Ona bir tepeden bakmak şart değil.
Aziz İstanbul’a nereden bakarsan bak, nereye bakarsan bak güzel.
Bayram’da daha da güzel.
Dün yine Suadiye âsude, Küçüksu mesire, Haliç dünya’ya nâzire idi.
Bu yazıyı bitirip doğru Abbasağa Parkı’na gideceğim.
Biraz terapi için...