Gizli kalmaz

Meğer ne kadar haklıymış Savcı Sayan.
O anı hatırlıyorsunuz, değil mi? Baykal “istifa ediyorum” deyince Sayan, yaşlı gözlerle “yapmayın” diye bağırmıştı.
Demek istediği şuydu:
- Oyuna gelmeyin.
Ne kadar haklıymış.
* * *
Baykal’ın evinin önünde toplanan kalabalıkları da hatırlıyorsunuz, değil mi?
Günlerce bağırdılar. Aç, susuz ve uykusuz nöbet tutup, genel başkanlarına sahip çıktılar.
[[HAFTAYA]]
Ona demek istedikleri şuydu:
- Oyuna gelmeyin.
Ne kadar haklıymışlar.
* * *
Böylece Baykal, bir kere değil, iki kere oyuna geldi. Ve incelikten anlamayan insanlara meydanı bıraktı gitti. Sonra? Üçüncü kere de oyuna geldi. Ve resmen gasb’a uğradı.
Zaten bu alçak tuzağın faillerinin peşine kimse düşmeyince, takke düştü, kel gözüktü.
Başbakan bile kendini tutamadı “bir kasetlik canın varmış” diyerek Baykal’a aslında o da sitem etti. Demek istediği şuydu:
- Oyuna gelmeyecektin.
* * *
Peki oyun nedir?
Neydi oyun?
Kimse merak etmez mi yahu? Nedir bu kaset? Kim çekmiş? Nerede çekmiş? Hangi evmiş o? Kimin eviymiş? Müdavimleri kimlermiş? Ayol sokağın ismi ne? Kaç numara?
Ortada bir cinayet var. Katilin peşine kimse düşmüyor. Devlet yakalasın? Tamam da parti camiasındaki insanları hiç mi ilgilendiren yanı yok? Hrant Ailesi böyle mi yaptı? Her şeyi devlete mi bıraktı? Hayır... Nasıl da gitti cinayetin üstüne? Kutluyorum o aileyi.
* * *
Olayın tekrar gündeme gelmesi Baykal’ı belki üzecektir ama sağlıklı aile yapısıyla birlikte, bu süreçi göğüsleyecekler... Çare yok.
Pis bir konu olsa bile, pislik herifleri bulup çıkarmak için biraz üzülmeye ve yorulmaya değer.
Yok mu koskoca mahallede bir tane komiser Kolombo? İnanın çözmek çok kolay.
Yeter ki Dolmabahçe görüşmesine duyduğunuz merak’ın yüzde biri kadarı olsun yüreğinizde.