Rükzan Sağır 80 yaşındaki Martin Scorsese’den bir başyapıt: ‘İhanete rağmen sevgi dolu kalabilmek’
HABERİ PAYLAŞ

80 yaşındaki Martin Scorsese’den bir başyapıt: ‘İhanete rağmen sevgi dolu kalabilmek’

Öncelikle bir ‘Oh’ çekmek istiyorum. Sinema zevkinin yeniden inşa edilmesine, sinemanın gerçek dışı süper kahraman hikayeleri ve eski filmlerin devamlarından oluşan kısır döngüden çıkmasına, Oppenheimer’dan sonra bir filmle daha sanatsal haz yaşayabilmeye şükürler olsun. Oscarlı efsane yönetmen Martin Scorsese’nin ‘Dolunay Katilleri’ filmi. Tam 3 saat 26 dakika. Her saniyesine değen bir başyapıt. Oppenheimer gibi o da özgün hikaye değil. Kitaptan uyarlama. Başrollerde Leonardo DiCaprio, Robert De Niro ve Lily Gladstone var. DiCaprio, bebek yüzlü şerefsiz ‘Ernest Burkhart’ rolüne çok yakışmış. Hikayenin anti kahramanı ise şerefsiz amca ‘William Hale’ rolündeki De Niro. Askerden dönen Burkhart, fiziksel ve zihinsel efor gerektiren hiçbir işe uygun olmayan bir serseri. Zengin amcasına gidip şoförlük işi alıyor. Burkhart’ın yakışıklılığını kasaba halkının mirasına konmak için kullanmak isteyen amca, hain planını devreye sokuyor.

Haberin Devamı

80 yaşındaki Martin Scorsese’den bir başyapıt: ‘İhanete rağmen sevgi dolu kalabilmek’

ŞOV DEĞİL DUYGU FABRİKASI

Amca Hale, petrol zengini Kızılderililerden oluşan Osage halkının parasını almak için kasabada bir suç örgütü kuruyor. Yeğenini Kızılderili zengin Mollie ile evlendiriyor. Sonra gücünü ve nüfuzunu kullanıp Mollie’nin ailesini bir bir öldürtüyor. Şeker hastası Mollie’yi de insülin iğneleri diye kandırarak kocasına zehirletiyor. Kasabadaki cinayetler büyük güvenlik sorunu olunca devreye FBI giriyor ve amca-yeğen enseleniyor. Gerçeğe dayanan bu korkunç hikayeyi hem şık hem de kolay anlaşılır şekilde sunmak da Scorsese ustalığının işi. Scorsese şov yapmıyor. Aksine, sanatındaki tüm hünerlerini samimiyetle seferber ediyor, her kamera hareketiyle bir duygu uyandırıyor. Hikayenin, hem gösteriş, haz, kültürel saygı uyandırarak hem de sürükleyiciliği elden bırakmayarak çözülmesini sağlıyor. ‘Kral’ lakabıyla bilinen William Hale karakterinin iyi giyimli, güven uyandıran, cömert hayırsever kimliği altındaki uğursuz niyetini bile film boyunca keyifle takip ettiriyor.

80 yaşındaki Martin Scorsese’den bir başyapıt: ‘İhanete rağmen sevgi dolu kalabilmek’

YAŞLI KURT KURGULARI

Yaşlı kurtların hain planlarından oluşan kurguları seviyorum. Squid Game’de de böyle olmuştu. Çünkü bilgi ve tecrübenin nasıl kullanılabileceğini görmek her zaman zihin açıcı oluyor. Ayrıca film bana zaman zaman Al Pacino ve Keanu Reeves’in baba-oğulu oynadığı ‘Şeytanın Avukatı’ tadı da verdi. En keyif veren karakter ise Gladstone’un oynadığı Mollie oldu. Gladstone, yormayan şahane oyunculuğuyla Oscar’a yürür. Özel hayatında hep çıtırlarla takılarak ‘anne travmasını’ bir türlü aşamayan DiCaprio’yu ‘Don’t Look Up’tan sonra yine yaşına uygun bir kadınla izlemek eğlenceli. Film, Amerikalıların Kızılderililerden sadece topraklarını ve servetlerini değil, kültürleri ve hikayelerini de nasıl yağmaladığını ortaya koyması açısından da önemli bir tarihi eser niteliğinde. Bittiğinde üzerine düşüneceğiniz “Hiçbir şey sandığım gibi olmayabilir” dedirten yalanlar ağıyla baş başa kalıyorsunuz ve bu garip bir şekilde iyi geliyor. Filmin bende bıraktığı etkiyi Scorsese’nin sözleriyle açıklamam gerekirse: “Tüm durumun özü, sevgi. Sevgiyle birlikte gelen güven. Ve ardından bu olağanüstü ihanet. Ve yine de sevgi dolu olabilmek. Buyur, buradan yak.”

Haberin Devamı

80 yaşındaki Martin Scorsese’den bir başyapıt: ‘İhanete rağmen sevgi dolu kalabilmek’

Haberin Devamı

RAUF TAMER’IN ARDINDAN...

Gazetemizin başyazarı Rauf Tamer’i hep zarafeti, beyefendiliği ve profesyonelliğiyle hatırlayacağım. Mesleki olarak, sadece duruşuyla biz gençlere birçok anlamda yol gösterici ve ilham verici oldu. Her gün üretmenin gerektirdiği disiplin, dikkatli takip, farklı bakış açısı sunmak gibi özellikleriyle okura olan müthiş saygının kodlarını bir nişan gibi taşıyordu yazılarına. POSTA’yı halk gazetesi yapan, onun gibi, meselelerin özünü yalın bir dille verme refleksidir. Duayenimiz böyle olunca biz de her yeni gün en karmaşık konuları bile en sade, en anlaşılır şekilde verme telaşını tekrar tekrar yaşayarak işleriz haberlerimizi. Anısına saygıyla…

Sıradaki haber yükleniyor...
holder