Sadık Gültekin’le Doğru Tercih Eğitimin önemi...
HABERİ PAYLAŞ

1933 yılında Nazi yönetiminin gücü yavaştan kendini hissettirmeye başlar. İnsanlar görüşlerinden ve kimliklerinden ötürü işlerinden olur, toplama kamplarına gönderilir. Akademi de bu durumdan payını alır. Akademisyenler, Nazi baskısından kurtulmak için çeşitli arayışlara girerler. Başka ülkelerde iş bulmak için bir organizasyon kurulur. Bu organizasyon İsviçre’de faaliyet gösterir.

***

O yıllarda Atatürk üniversite devrimi ile ilgilenmektedir. İsviçre’deki organizasyon yetkililerinden Philip Schwartz, Atatürk’ün böyle bir arayışta olduğunu öğrenince Türkiye’ye gelir. Atatürk, "Alanında en iyi olanları istiyorum" der. Bir zaman sonra Schwartz, elinde bir liste ile gelir. Listede, diş hekimliğinde mesleğinin en iyisi olan Prof. Alfred Kantorowicz’in isminin üzerinin çizilmiş olduğunu görür. Nedenini sorduğunda, “Efendim, Reich Hükümeti bu adamı bize teslim etmez. Kendisi sosyal demokrat olduğundan, Lichtenburg kampında tutukludur. Bu yüzden listenin ikinci sırasında bulunan kişiyi size öneriyorum” yanıtını alır. Atatürk itiraz eder, Almanya’ya mektup yazılır, ancak bir yanıt alınamaz.

Haberin Devamı

***

Schwartz, Atatürk’ü vazgeçirmek için yolları aşındırır. Atatürk, Reich Hükümeti'ne bir nota çekilmesini söyler. Notada şu uyarı vardır: “İki ay mektubumuza yanıt verilmemesi, Türkiye Cumhuriyeti'ne kasıtlı bir hakaret midir?” 48 saat sonra Kantorowicz serbest bırakılır. İstanbul’a gelir, Türkiye’de diş hekimliğinin kurucusu olur.

***

İran Şahı’nın diş sorunu olduğu öğrenilir. Atatürk, İran Şahı’na "Majeste, dünyanın en iyi diş hekimi bizim memlekette, arzu ederseniz sizi misafir etmekten memnuniyet duyarız" mesajını gönderir. Şah, Türkiye’ye gelir. Dolmabahçe Sarayı’nda onun için özel bir muayenehane kurulur. Protez diş yapılır. Şah, çok memnun kalır. Çağdaşlaşma yolunda hızla ilerleyen Türkiye, dünyaya ‘en iyiler bende!’ mesajını verir.

BAZI ŞEYLER OLMASA DA OLUR, AMA EĞİTİM OLMAZSA OLMAZ!

Zübeyde Hanım, Darüşşafaka’nın önde gelen destekçilerinden birisidir. Zübeyde Hanım, 28 Kasım 1921’de, anne ya da babası hayatta olmayan, maddi durumu yetersiz çocuklar için Darüşşafaka’ya 20 bin kuruş bağışlar, ancak bunun karşılığında iki isteği vardır: İlki, her Kadir Gecesi'nde, aile üyeleri için hatim indirilmesi, ikincisi ise Darüşşafaka'da öğrencilere her zaman mevsim meyveleri yeme imkanı sunulması! Darüşşafaka'nın bir geleneği haline gelen bu durum ile öğrenciler, okul koridorlarında sunulan meyvelerden dilediklerince yiyebiliyor. Darüşşafaka’yı ziyaret edenler, okulun hemen her yerinde bulunan meyve sepetlerini görünce oldukça şaşırır!

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder