Sadık Gültekin’le Doğru Tercih Amacını aşan etik dışı bir deney
HABERİ PAYLAŞ

Amacını aşan etik dışı bir deney

Bilimsel araştırmalarda etik sorunu, bazı çalışmaların ardından uzun süre tartışma konusu olur. Böyle bir tartışma, 1939 yılında Amerikalı psikolog Dr. Wendell Johnson ve Dr. Mary Tudor tarafından gerçekleştirilen “Canavar Çalışması” için de geçerlidir. Canavar Çalışması, 1939 yılında 22 yetim çocuk üzerinde yapılan ve etik kuralların hiçe sayıldığı bir araştırmadır.

Olumsuz konuşma terapisine maruz kalan normal çocukların neredeyse tamamında sonradan psikolojik konuşma bozuklukları gözlendi ve bazıları bu sorunu ömürleri boyunca yaşadı.

Haberin Devamı

İşte bu yüzden bu araştırmaya “Canavar Çalışması” deniliyor. Iowa Üniversitesi’nden Dr. Johnson ve Dr. Tudor tarafından gerçekleştirilen bu araştırma, konuşma bozukluğunu konu alıyordu.

Çalışmanın amacı, konuşma sorunlarının doğuştan mı yoksa koşullanma sonucunda mı ortaya çıktığını araştırmaktı. Bu çalışma için yetimhane çocukları tercih edildi ve çocukların onayı alınmadı. Yetimhanenin öğretmenleri ve yöneticileri de araştırmanın amacı konusunda bilgilendirilmedi. Yaklaşık 5 ay süren çalışmada, deneklerin hiçbirine bir araştırmanın parçası oldukları söylenmedi.

Denekler, konuşma terapisi alacaklarını düşünüyorlardı. Araştırmacılar, yaşları 5 ila 15 arasında değişen 22 çocuğu deney ve kontrol grubu olarak iki farklı kategoriye ayırdı.

Çocuklardan 10’unda daha önceden teşhis edilmiş konuşma sorunları vardı. Diğer 12 çocuk ise tamamen rastgele seçilmişti. Her çocuk deney öncesinde IQ ve beceri testinden geçirildi. Bu testlerin sonunda her birinin konuşma becerisi 1 ile 5 puan arasında değerlendirildi. Konuşma bozukluğu olan 10 çocuk beşerli iki gruba ayrıldı.

Grupların biri Grup 1A, diğeri Grup 1B olarak adlandırıldı. Grup 1A’daki çocuklara sürekli olarak konuşma becerilerinin kötü olmadığı, kendilerini günden güne geliştirdikleri gibi olumlu sözler söylendi. Grup 1B’deki çocuklara ise konuşmalarının çok kötü olduğu ve hiç gelişme göstermedikleri söylendi.

Konuşma bozukluğu olmayan 12 çocuk da eşit iki gruba ayrıldı. Bu gruplar da Grup 2A ve Grup 2B olarak adlandırıldı. Aynı süreç, bu iki grup için de tekrarlandı. 2A grubundaki çocuklara konuşma becerilerinin hiç iyi olmadığı, 2B grubundakilere de çok iyi konuşma becerilerine sahip oldukları söylendi.

Haberin Devamı

Deney, araştırmacıları bile hayrete düşürecek kadar hızlı sonuç verdi. Konuşma bozukluğu olan ve sürekli olumlu sözler duyan Grup 1A’daki çocuklar kısa sürede konuşma becerilerini hızla geliştirdi.

Grup 1B’deki çocuklar günden güne daha kötüye gitti. Ancak asıl şaşırtıcı olan, deney öncesinde hiçbir konuşma bozukluğu olmayan Grup 2B’deki çocukların gösterdiği tepkiydi.

Deney süresince konuşma becerileri aşağılanan bu çocuklar, artık konuşmayı reddeder hale gelmişti. İnsanların, özellikle çocuk yaştayken çevreden gördüğü tepkilerden ne kadar güçlü bir şekilde etkilenebileceğini ortaya koyan bu deney; uygulama biçimi nedeniyle tıp dünyasını ayağa kaldırdı.

Deney sona erdiğinde olumsuz konuşma terapisi uygulanan çocuklara sürekli olarak olumlu telkinlerde bulunmaya başlanıldı.

Ancak sonuç değişmedi. Ayrıca bu çocukların hiçbirisinin okul başarısı eski haline dönmedi.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder